Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4276 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 909 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 08/05/2012NUMARASI : 2011/818-2012/220Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müflis davalı şirket İ.. T.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, davalı müflis şirketin müvekkili banka ile birleşen ..bank,... Bankası , T..akbank , ... Bank ve... Bank ile imzalamış olduğu Genel Kredi Sözleşmeleri nedeni ile Gümrük Müdürlüklerine verilmiş olan teminat mektuplarının iflas tarihi olan 20.07.2010 tarihindeki gecikme zammı ve faizi ile birlikte güncel tutarından kaynaklı 73.577,39 TL gayrinakti riski ile toplam 91 adet kullanılmayıp bankaya iade edilmemiş çek yaprağından kaynaklanan her bir çek yaprağı başına 500,00 TL'den 45.500,00 TL çek yaprağı riskinin bulunduğunu, talep tarihi itibariyle ödenmemiş olan faiz ve masraflar hariç toplam 192.654,78 TL alacağın kaydı için iflas masasına başvurulduğunu, iflas idaresince talebin sadece gümrük teminat mektuplarının mektup metninde yazılı tutarı olan 13.377,68 TL'lik kısmının kabul edildiğini, 179.227,10 TL'nin ise reddedildiğini, iflas idaresinin red gerekçelerinin haksız olduğunu, hukukumuzda ileri tarihli çek keşide edilme imkânının bulunduğunu, Çek Kanunu' nun ilgili hükümleri gereğince müvekkili bankanın riski ve sorumluluğunun devam etmekte olduğunu, diğer taraftan muhatabı Gümrük Müdürlükleri olan teminat mektupları bakımından Gümrük Mevzuatına göre garanti edilen tutarın mektup metninde yazılı olan tutar olmayıp tazmin tarihi itibariyle gecikme zammı ve faizi ile birlikte güncel tazmin değerinin esas alınması gerektiğini, talebe konu gümrük teminat mektuplarının güncel tazmin değerinin iflas tarihine göre hesaplandığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla müflis şirketin iflas idaresinin 15.09.2011 tarihli kararı ile reddedilen açık çek yaprakları ve gümrük teminat mektuplarının gecikme zammı ve faizinden kaynaklanan toplam 179.227,10 TL gayrinakti alacağın şarta bağlı alacak olarak müflis şirketin iflas masasına kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; müflis şirket ve davacı banka ile birleşen bankalar arasında yapılan Genel Kredi Sözleşmeleri hükümlerine istinaden verilen teminat mektuplarından 12 adedinin mer'i bulunduğu, tazmin risklerinin mevcut olduğu, teminat mektuplarının muhatabı Gümrük Müdürlüğü olduğundan gümrük mevzuatına göre gümrük teminat mektupları ile garanti edilen tutarın mektup metninde yazılı olan tutar olmayıp, söz konusu tutarın tazmin tarihi İtibariyle gecikme zammı ve faiziyle birlikte güncel tazmin değeri olduğu, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından bu mahiyetteki gümrük teminat mektuplarının tazmin değerinin nasıl hesaplanacağına ilişkin internet adresinde link oluşturulduğu, bilirkişi raporunda ayrıntılı tabloda belirtildiği üzere 20.07.2010 iflas tarihi itibariyle müflis şirketin 12 adet teminat mektubundan oluşan güncel tazmin değeri anapara ve gecikme faizi olmak üzere toplam 82.677,29 TL teminat ve kefalet mektupları riski bulunduğu, yine Genel Kredi sözleşmelerine istinaden....Bank A.Ş tarafından müflise verilen 66 adet kullanılmayıp bankaya iade edilmemiş çek yaprağı, ...rbank A.Ş tarafından müflise verilen 25 adet kullanılmayıp bankaya iade edilmemiş çek yaprağı olmak üzere toplam 91 adet çek yaprağı riskinin bulunduğu, iflas tarihi itibariyle bankanın Çek Yasası uyarınca her bir çek yaprağı için sorumlu olduğu miktarın 500,00 TL olduğu nazara alındığında 91 adet çek yaprağı için 45.500,00 TL tutarında riskin mevcut bulunduğu, bu durumda toplam riskin iflas tarihi itibariyle 128.177,29 TL olacağı, bu miktardan iflas idaresince kabul edilen 13.377,68 TL tenzil edildiğinde 114.799,61 TL daha davacı alacağının İİK'nın 197. maddesi uyarınca iflas masasına şarta bağlı alacak olarak kayıt ve kabulünün gerektiği,davacı bankanın mer'i teminat mektupları ile iade edilmeyen çek yapraklarından dolayı henüz gerçekleşmemekle birlikte, tazmin riskinin bulunduğu, riskin gerçekleşmesi koşuluyla talep edilebilir hale gelecek olan bu alacak kalemleri bakımından İİK'nın 197. maddesi uyarınca kayıt talebinin haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 114.799,61 TL davacı alacağının davalı müflis şirket iflas masasına şarta bağlı alacak olarak kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Kararı, müflis davalı şirket iflas idare memuru temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, müflis davalı şirket iflas idare memurunun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.2- Müflis davalı şirket iflas idare memuru çek yapraklarına ilişkin temyiz itirazlarına gelince,Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir.Çek bir ödeme vasıtasıdır; Yasa koyucu çeki para gibi bir ödeme vasıtası olarak düşündüğü için dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın "Vade" başlıklı 707/1. maddesinde "Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir." hükmünü getirmiştir. Vade kaydının geçersiz olmasına karşılık Türk Ticaret Kanunu, çeke ileri bir tarihin keşide tarihi olarak konulmasını geçerli saymıştır. TTK'nın 707/2. maddesine göre keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir. Fıkradan açıkça anlaşıldığı gibi, keşide (ihdas) tarihi olarak ileri bir tarih konabilecek; ancak bu ileri tarih çekin hemen ibraz edilerek ödenmesini engellemeyecektir. Çeke ihdas tarihi olarak ileri bir tarihin konmasında amaç, TTK'nın 708. maddesinde yer alan ibraz süresini uzatmaktan ibarettir. Bu maddeye göre ibraz süresi ile ilgili müddetler çekte keşide günü olarak gösterilen tarihten itibaren işler. Örneğin 10 günlük ibraz süresi, 15 gün sonraki keşide tarihi taşıyan bir çekte 25 güne çıkmış olmaktadır. Bir ödeme vasıtası olarak düşünülmesine rağmen, bu dönemde de uygulamada çeke bir bononun fonksiyonunun gördürüldüğü, yaygın şekilde çekin ileriki tarihli olarak düzenlendiği görülmektedir. 20.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 3/8. maddesi "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanunu'nun 707. maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çek ile ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır." hükmünü içermektedir. Bu düzenlemenin dayandırıldığı gerekçede, “ileri düzenleme tarihli çek”in üzerinde yer alan tarihten önce, bankaya ibraz edilmesi ve karşılığının kısmen veya tamamen bulunmaması hâlinde, söz konusu çekle ilgili olarak "karşılıksızdır" işleminin ve hukukî takip yapılmasının önüne geçilmesinin amaçlandığı belirtilmiş; ileri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak kambiyo senetlerine özgü hukukî takip yoluna başvurulabilmesi için üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve bu Kanun hükümlerine göre "karşılıksızdır" işlemine tabi tutulmasının zorunlu olduğu ifade edilmiştir. Kanunkoyucu bu düzenleme ile yetinmemiş, 5941 sayılı Kanun'un geçici 1/5 maddesinde “31.12.2011 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” şeklinde bir geçiş hükmüne de yer vermiştir.Söz konusu düzenlemeye göre; 31.12.2011 tarihinden sonra ileri düzenleme tarihli bir çek, üzerinde yazılı bulunan keşide tarihinden önceki bir tarihte karşılığı tahsil edilmek amacıyla bankaya ibraz edildiğinde, şayet hesapta para bulunuyorsa, ibraz eden hamile çekin karşılığı ödenecektir. Buna karşılık, hesapta para mevcut değilse, bu çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmayacak ve hukukî takibe geçilemeyecektir. Zira hukukî takip yoluna gidilebilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve "karşılıksızdır" işlemine tabi tutulması şartı aranmaktadır.01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 795/1. maddesi "Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir." hükmünü, aynı maddenin 2. fıkrası ise "Düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir." hükmünü içermektedir. Anılan son düzenleme ve 5941 sayılı Çek Kanunu'nun 3/8. maddesi ileri düzenleme tarihli çeke imkân vermiş ve fakat Çek Kanunu'nun 31.01.2012 tarih ve 6273 sayılı Kanun ile değişik geçici 3/5. maddesi ile 31.12.2017 tarihine kadar keşide tarihinden önce bankaya ibrazın geçersiz olduğu şeklinde getirilen düzenleme ile ileri düzenleme tarihli çekin ibrazına bu tarihten önce izin verilmemiştir.5941 sayılı Çek Kanunu'nun 3/8. maddesine göre, ileri tarihli çeklerde TTK 707. maddesi uyarınca keşide tarihinden önce de çek ibrazında karşılığı varsa ibraz tarihi de belirtilerek tam veya kısmi karşılık ödenecektir. Keşide tarihinden önce çekin kısmen karşılığı varsa hamil dilerse kısmi karşılığı alacak; o takdirde çekin aslını bankaya bırakacak; fotokopisi kendisine verilecek; almak istemez ise, çekin aslı hamile verilecek; fotokopisi bankada kalacaktır. Kısmen ya da tamamen karşılıksız çıkan çekin daha sonra ödenmesi için keşide tarihinde veya daha sonra yasal ibraz süresi içinde -10 gün veya 1 ay- mutlaka ikinci defa ibrazı ve gerekli işlemlerinin yapılması gerekecektir.Bankanın yasal ödeme yükümlülüğü karşılıksız ya da kısmen karşılıklı çekin, keşide tarihinden sonra bankaya yeniden ibrazı ve karşılıksız ya da kısmi karşılıksız işlemi yapılması halinde doğacaktır.5941 sayılı Kanun'un 3. maddesi uyarınca, muhatap bankanın ibraz edilen her çek yaprağı için ibraz eden hamile karşılığının tamamen ya da kısmen bulunması halinde, hükümde belirtilen miktarını ödemekle yükümlüdür. Bu husus hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Anılan Kanun'un 3/son maddesinde "(Ek fıkra: 31/01/2012-6273 S.K/2. md.) Çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi halinde, muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer." hükmüne; geçici 3/4. maddede ise, "Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, muhatap bankanın 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu 30/6/2018 tarihinde sonra erer." hükmüne yer verilmiştir. 5941 sayılı Çek Kanunu'na göre, karşılıksız işlemi muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır (md.3/2). Ancak bankanın keşideciye rücu edebilmesi için çekin tamamen veya kısmen karşılıksız olduğunun çek üzerinden yer alması gerekir (md.3/4). Çekin arkasına karşılıksız yazılmasını talep etmeyen hamile, herhangi bir işlem yapılmadan çek iade edileceğinden, bankadan yasal yükümlülüğünü yerine getirmesi de istenemeyecektir.5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdî kredi” kavramına bir tanım getirilmemiş olmakla birlikte, banka tarafından verilen teminat mektupları, kefaletler, aval, ciro, kabul ve benzeri işlemler gayri nakdî kredi olarak kabul edilmiştir (m. 48/1 ) Doktrinde "gayri nakdî kredi" bankanın para ödemeyip, olumsuz bir durumun (riskin) gerçekleşmesi hâlinde ortaya çıkacak zararın sorumluluğunu yüklendiği, ödemeyi, korkulan olayın vukuunda yaptığı kredi türüdür. Kanundaki sayma sınırlı olmadığından, mahiyeti itibariyle gayri nakdî kredi sözleşmesinin özelliklerini gösteren her türlü işlem gayri nakdî kredi kapsamında değerlendirilecektir. Gayri nakdî kredilerin en önemli özelliği, müşteri ile sözleşeni arasındaki ilişki (temel ilişki), banka ile müşteri arasındaki ilişki (karşılık ilişkisi) ve banka ile temel ilişkideki müşterinin karşı âkidi olan kişi arasındaki ilişki (teminat ilişkisi) olmak üzere üçlü bir ilişki içermeleridir. Hukukumuzda atipik bir görünüm sergileyen gayri nakdî kredi sözleşmesi, sözleşme olması hasebiyle BK’ya, ticarî bir sözleşme olması nedeniyle TTK’ya ve bankaların yürüttüğü bir işlem olması nedeniyle de Bankalar Kanunu'na tabidir. İşte normal koşullarda bankanın sözleşme yapmak suretiyle tanıdığı bu garanti, varsayımsal sözleşme esasından hareketle 5491 sayılı Kanun'un 3/3. maddesi kapsamında ödenecek miktarlarda “kanunî bir zorunluluk” şeklini almıştır. Madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, muhatabın tek taraflı olarak bu sözleşmeden dönmesi (fesih) mümkün olmadığından, şartları gerçekleşmişse kanunî garanti miktarını hamile ödemek yükümlülüğü altındadır. (Çetin Arslan-Murat Kayançiçek, 5941 sayılı Çek Kanunu Şerhi, Ankara, 2010 s.261)Banka ile hesap sahibi keşideci arasında bir gayri nakdi kredi ilişkisinin kabul edilmesi, bankanın keşideci için çek hamiline bir garanti verdiği şeklinde anlaşılacaktır. Nitekim 3167 sayılı Çek Yasasında uygulamada, karşılıksız bir çek nedeniyle yasal yükümlülüğünü yerine getirirken çek arkasına "iş bu çek karşılıksızdır. Banka yasal garantisi nedeniyle ... TL ödemiştir." şerhi düşülmekteydi.Çek Kanunu'nun 3/2. maddesi gereğince "Karşılıksızdır" işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılması, bankanın Çek Kanunu'nun 3/3. maddesindeki ödeme yükümlülüğünün keşideci aleyhine bir garanti değil, çek hamili lehine Yasadan kaynaklanan Doğrudan ödeme yükümlülüğü olduğunu göstermektedir. (Seza Reisoğlu, Çek Hukuku, Ankara, 2011 s.258)Bu zorunlu gayri nakdi kredi sözleşmesi için bankanın çek defteri vermeden, istediği teminatı talep edebileceği kuşkusuzdur. Eğer hesap sahibi bankanın kredi müşterisi ise, bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçları için daha önce verdiği ipotekler, ticari işletme rehinleri, menkul rehni, mevduat ve alacaklar üzerindeki rehinler, bankanın aldığı kefaletler bu kredinin de teminatını oluşturacaktır.Bankanın, azami yasal yükümlülüğü için bunu karşılayacak miktarda paranın, hesap sahibi tarafından bloke edilmesini istemesi de mümkün ve yasaldır. Yasal yükümlülüğün 600,00 TL olması halinde, banka verdiği 25 yapraklık çek defterinde, hesap sahibine 16.525,00 TL'lik bir gayri nakdi kredi açmaktadır. Bloke olarak alınan paranın teminat oluşturması için çek hesabı dışında bir hesapta tutulması ve hesap sahibinin bu para üzerinde bankaya rehin hakkı tanıması gerekecektir. Çek yaprakları ödendikçe veya iade edildikçe hesap sahibi o miktarda bloke parasını geri alabilecektir.Bankacılık Kanunu açısından bankanın yasal garantisi nedeniyle çek defteri verdiği müşterilerine açtığı gayri nakdi kredi ile akdi garantileri -teminat mektubu, aval, kabul kredisi vs.- nedeniyle açtığı gayri nakdi krediler arasında bir fark yoktur. Öte yandan TTK'nın 712. (6102 sayılı TTK'nın 800/1) maddesine göre, çekin tedavüle çıkarılmasından sonra keşidecinin ölümü veya medeni haklarını kullanma ehliyetini kaybetmesi yahut iflası çekin muteberliğine halel getirmez.Çek tedavüle konulduktan-lehtara veya hamile verildikten- sonra, keşidecinin durumunda meydana gelen değişikliklerin çekin geçerliliğini etkilememesi doğaldır. Burada aranan tek şart çekin tedavüle çıkarılmasıdır. Hamile yazılı çekin lehtarın veya hamilin elinde bulunması, emre yazılı çekte lehtarın cirosu ve çekin teslimi tedavüle çıkarıldığının kanıtıdır. Çek ileriki tarihli olarak düzenlenebileceğinden (TTK md.707), çekin kcşidecinin ölümünden, ehliyetini kaybetmesinden veya iflasından sonraki bir keşide tarihini taşıması tek başına -aksi ispat edilmediği sürece- geçerliliğini etkilemeyecektir. (Seza Reisoğlu, Çek Hukuku, Ankara, 2011 s.167)Netice itibariyle bankanın kanunî garanti miktarını hamile ödemesi zorunluluğu tüm bu şartların (çeki ibraz edenin meşru hamil olması, herhangi bir ödeme engelinin bulunmaması, bankaca basılmış veya bastırılmış geçerli bir çekin bulunması, çekin bankaya süresinde ibraz edilmesi ve karşılığının mevcut olmaması) birlikte gerçekleşmesine bağlıdır. Koşulların birlikte gerçekleşmemesi, muhataba çek bedelinin karşılığı yanında kanunî garanti miktarını da ödememe hakkı verecek ve hatta duruma göre ödememe görevini yükleyecektir. (Çetin Arslan-Murat Kayançiçek, 5941 sayılı Çek Kanunu Şerhi, Ankara, 2010 s.265)Mahkemece, kayıt kabul talep edenin, çek yaprağı başına Yasa gereği yaptığı ödemeleri yukarıda açıklanan şekilde bir teminattan karşılanacağı veya Yasa gereği yapılacak ödemelerin çek hesap sahibinden talep edilmeyeceği yönünde taraflar arasında yapılmış bir sözleşme olup olmadığı hususları araştırılarak, sonuca ulaşılması gerektiği şüphesizdir. Bu durumda, mahkemece, müflis ile davacı banka arasındaki sözleşme hükümleri incelenerek, bankanın çek yaprağı başına sorumluluğu ile ilgili müşterisine rücu edemeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunması halinde talebin bu kısmının reddine, aksi halde, şimdiki gibi İİK'nın 197/1. maddesi gereğince şarta bağlı olarak kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, müflis davalı şirket iflas idare memurunun diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.