MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 23/01/2013NUMARASI : 2011/373-2013/7Taraflar arasındaki kayıt-kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-K A R A R-Davacı vekili, müflis şirketin müvekkili bankadan kullandığı ve kefil olduğu krediler nedeniyle bankaya olan borcunun iflas masasına kayıt ve kabulü için yapılan başvurunun kısmen reddedildiğini ileri sürerek, 12.568.681,26 TL nakit alacağı, 997,66 TL iki adet teminat mektubu bedeli ile 670.252,00 USD döviz taahhüt açığının masaya kayıt ve kabulünü talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak üzere iflas tarihi itibariyle nakdi kredi kefaletinden dolayı 9.461.953,35.TL 'nin 4.150.000,00. TL 'sinin rüçhanlı alacak olmak üzere masaya kayıt ve kabulüne, 670.252,00.USD ihracat taahhüdü açığının fiili ödeme tarihindeki efektik satış kurundan Türk Lirası karşılığının ve iki adet mer'i teminat mektubunun güncel bedeli 997,66.TL'nin ise şarta bağlı alacaklar olarak anılan iflas masasına kayıt ve kabullerine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2- Davacı ile davalı arasında düzenlenen 15.12.2000 günlü sözleşme ile, davalı, dava dışı borçlunun daha önce muaccel hale gelen borcuna kefil olmuştur. Sözleşme ile, müşterek borçlu ve müteselsil borçlu olunan miktarın, asıl borçlunun temerrüde düşerek borcun 19.10.1998 tarihinde muaccel hale geldiği belirlenmiştir. Davacı, keşide ettiği 20.08.2002 tarihli ihtarda ise, davalının, protokol gereği ödemesi gereken borcu ödememesi nedeniyle 31.12.2001 tarihinde temerrüde düştüğü belirtilerek hesaplanan miktarın ödenmesi istemiştir. Ancak, ihtarda uygulanan faiz oranları belirtilmediği gibi, bilirkişi raporunda da ihtara konu borcun hangi faiz oranları uygulanarak belirlendiği konusunda açıklama yapılmamıştır. Mahkeme ise, temerrüt tarihini, 20.08.2002 tarihli ihtarın tebliğ tarihine ihtarda verilen 3 günlük öneli ekleyip, 27.08.2002 olarak kabul ederek, bu tarihe kadar %250 oranındaki akdi faiz, bu tarihten sonra ise % 375 oranındaki temerrüt faizi uygulanarak bulunan miktarı hüküm altına almıştır. Ancak, taraflar arasındaki sözleşmede muacceliyet tarihinin 16.10.1998 olarak kararlaştırılması karşısında, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle davacı tarafından keşide edilen ihtarda istenilen faiz oranlarının belirlenerek ihtarda %250 oranında akdi faizin istenilmiş olması halinde mahkeme kabulünün yerinde olduğu, temerrüt faizi istenilmiş olması halinde ise temerrüt tarihinin sözleşmeye uygun 16.10.1998 olarak kabulü ile temerrüt tarihinden sonra %375 oranındaki temerrüt faiz üzerinden hesaplama yapılarak, davacı ile asıl borçlu arasında daha önce görülerek kesinleşen kayıt kabul davasındaki miktarlar da dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.