MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiDavacı tarafından açılan iflas (iflasın açılması) davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili şirketin gıda toptan pazarlamacılığı ana faaliyeti ile iştigal ettiğini, cari hesap düzeyinde müşterilerine pazarladığı ürünlerin bedelini tahsil edemediğini, nakit sıkıntısına girdiğini, şirketin aciz duruma düştüğünü, davacı şirket adına 5 adet araç bulunduğunu, gayrimenkul malının bulunmadığını, mevcut hali ile borcunun, malvarlığını aştığını ileri sürerek, müvekkili şirketin İİK'nın 178. maddesi gereğince aciz nedeniyle doğrudan iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre; İİK'nın 178. madde çerçevesinde hem gerçek hem de tüzel kişilerin kendilerinin iflasını isteyebilecekleri, davacı şirketin aciz halinde olduğu, aktif ve pasif durumunun iflasını gerektirecek halde bulunduğu, şirketin öz sermayesinin -28.939,95 TL olduğu, İİK'nın 178. maddesine göre iflas koşullarının oluştuğu anlaşılmış ise de; mahkemece verilen kesin süreye rağmen 10.000,00 TL iflas avansının yatırılmadığı, nitekim İİK'nın 160. maddesine göre iflas isteyen borçlunun, ilk alacaklar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, İİK'nın 178. madde hükümlerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir. İİK'nın 178. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Borca batıklık, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. İflas talebi üzerine mahkeme bilirkişi incelemesi yaparak iflas talebinin yerinde olup olmadığını belirler. Borca batıklığın tespiti için borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. Mahkemece davacı şirketin borca batık durumda olmadığı kabul edilmişse de bu konudaki inceleme yeterli değildir. Zira, şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Her ne kadar, somut olayda rayiç tespiti için keşif yapılmak üzere gidildiğinde şirket adresinin boş olduğu görülmüş ve tespit yapılamamışsa da; uzman bilirkişi aracılığıyla tespit edilebilen niteliklerine göre kayıtlardaki malvarlığının (örn; araçlar, model ve yaş gibi diğer özelliklerine göre) rayiç tespitinin yapılması mümkündür. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Öte yandan, dava dosyasında mevcut davacı vekilinin vekaletnamesinde iflas isteme yetkisi bulunmadığından, bu eksiklik giderilmeksizin yargılamaya devam edilerek karar verilmesi de doğru olmamıştır.2- Her ne kadar davacı tarafça, verilen kesin süreye rağmen talep edilen avans yatırılmamış ise de, iflasın açıklanan nedenlerle kamu düzenini ilgilendirdiği gerçeği karşısında HMK'nın 325. maddesi uyarınca işlem yapılarak, gerekli masrafların bu şekilde karşılanması ve anılan araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı şirket temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.