Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4054 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4221 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, sözleşmenin feshi davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davacı yüklenicinin kat irtifakı kurduğunu ve inşaatı tamamladığını, ancak davalının sözleşme gereğince vermesi gereken satış yetki içeren vekaletnameyi vermediğini ileri sürerek, 2 ve 5 numaralı bağımsız bölümlerin satış yetkisinin verilmesini, mümkün değilse aynı bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini; birleşen davada davacı arsa sahibi vekili, davalı yüklenicinin inşaatı süresinde tamamlamadığını ileri sürerek, sözleşmenin feshini talep ve dava etmiştirMahkemece, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yüklenicinin inşaatı % 85 seviyeye getirdiği, bu seviyede sözleşmenin feshinin talep edilmesinin haklı olmadığı, sözleşmede kat irtifakı kurulması halinde satış yetkisinin verileceğinin kararlaştırıldığı, eksik işler bedelini davacının ödemesi gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne ve davacıya davalı tarafından satış yetkisi verilmesine ve eksik işler bedeli ödendiğinde 1,2,4 ve 5 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2) Davacı yüklenici, asıl davada 2 ve 5 numaralı bağımsız bölümlerin satış yetkisinin verilmesini veya adına tescilini istemiş; arsa sahibince açılan birleşen davada ise, sözleşmenin geriye etkili şekilde feshi talep edilmiştir. Mahkemece yapılan incelemede sözleşme konusu inşaata 27.04.2010 tarihinde yapı ruhsatı alındığı ve halen işin %85 fiziki aşamada bulunduğu saptanmıştır. Ne var ki, sözleşmede işin süresi kararlaştırılmadığından yüklenicinin teslimde temerrüde düşüp düşmediği konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Sözleşmede yapılacak inşaata ilişkin bir sürenin kararlaştırılmamış olması yüklenicinin dilediği tarihte bitirip arsa sahibine teslim edebileceği şeklinde yorumlanamaz. Aksi görüşün kabulü hakkın kötüye kullanılması yasağı kapsamında değerlendirilir.(TMK. md.2)Şu halde, mahkemece öncelikle sözleşme konusu inşaatın sözleşme kapsamı, yapı ruhsatı ve eki projelere göre teslimi gereken tarihin bilirkişi marifetiyle tespit ettirilip buna göre asıl ve birleşen davalar hakkında bir hükme varılması gerekmektedir.Bunun yanında, asıl davada yüklenici vekilince 2 ve 5 numaralı bağımsız bölümlerin satış yetkisi veya tescili talep edilmesine rağmen mahkemece HMK.'nın 26. maddesine aykırı şekilde talebin aşılarak 1 ve 4 numaralı bağımsız bölümler için de satış yetkisine karar verilmesi doğru olmamıştır.Keza, taraflar arasındaki sözleşmede kat irtifakı kurulduktan sonra satış yetkisi içeren vekaletnamenin yükleniciye verileceği kararlaştırılmış ise de, vekaletnamenin sözleşmeye uygun şekilde kullanılması gerektiği açıktır. Nitekim, yargılama sırasında yapılan keşif sonucu inşaatın halen eksik olduğu saptandığı gibi, yüklenicinin, taahhüdü altında olmasına rağmen yapı kullanma izin belgesini de almadığı anlaşılmaktadır. Kendi edimini yerine getirmeyen tarafın bulunulan aşama itibariyle karşı taraftan ediminin tümünü yerine getirmesini istemesi mümkün değildir.(TBK. md. 97; BK. md. 81). Hal böyle olmakla talep dışına çıkılmış olması bir yana, mevcut açıklamalar karşısında birlikte ifa suretiyle tüm bölümlerin yüklenici adına tesciline karar verilmesi de yerinde olmamıştır.Kabule göre de, asıl dava yönünden yukarıdaki hususlara ilaveten, hem satış yetkisinin hem de tescile karar verilmesi infazda tereddüt yaratır nitelikte olup, hüküm, HMK.'nın 297. maddesine aykırı olmuştur.Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.