MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının aidat, kat farkı, tapu bedeli ve yakıt giderlerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2.636,26 TL yönünden takibin devamına, 2.943,74 TL yönünden takibin iptaline, inkar tazminatının reddine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2009/3582 E, 2010/9690 K sayılı ilamıyla, davalı tarafından ödenen ve ödemesi gereken miktarların tespiti amacıyla, kooperatif defter ve kayıtları ile ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması halinde ilgili belgeler de incelenmek suretiyle oluşacak kanaate göre sonuca gidilmesi gerektiği, kabule göre de, davacı alacaklı tarafça, yıllık % 32 oranında talep edilen faiz oranına, davalı tarafından itiraz edilmesine karşın, mahkemece gerekçe gösterilmeksizin, icra takibinin talep edilen faiz oranı ile devamına karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, bozma sonrasında, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile takibin 2.636,26 TL yönünden yıllık yasal faiz ile devamına, 3.193,74 TL yönünden reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirilmemelidir ( 6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi) Diğer anlatımla, mahkemenin açıkça uyma kararı vermesi ya da eylemli uyma anlamına gelecek şekilde kararında değişiklik yapıp; yeni bir delile dayanarak ve bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.Öte yandan, mahkemece direnme kararı verilmesi halinde, bu karar ile lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak gerçekleşeceğinden hüküm fıkrasının direnilen ilk karara uygun oluşturulması zorunludur. Mahkeme bozma ilamına kısmen direndiği yönünde bir karar oluşturmamışsa tümüyle ilk kararı gibi hüküm oluşturmak durumundadır. Eğer kısmi direnme varsa bu hususun açıklıkla belirtilmesi ve kısmen direnilen kararın hüküm fıkrasının da bu kısmi direnmeye uygun oluşturulması gerekir.Somut olayda, davanın açıldığı ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nce eksik incelemeye dayalı olarak bozulması üzerine, bozmaya uyma ya da direnme kararı verilmeden dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve mahkemenin görevsizliğine karar verildiği anlaşılmıştır.Bozma kararına uyulup uyulmama konusunda görevli mahkemece karar verilir. Görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği, görevli Sulh Hukuk Mahkemesi'nce Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamına uyulup uyulmamasına yönelik HUMK'nın 429/son maddesi uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır. Ne var ki, faiz oranı yönünden davalı yararına yapılan bozmaya mahkemece eylemli olarak uyulmuş, faiz yönünden gerekçe gösterilmesine ilişkin bozma gereği yerine getirilerek, diğer anlatımla gerekçesi gösterilerek davalı yararına yasal işleyecek oranda faize hükmedilmiştir.Mahkemece, eylemli olarak faiz yönünden bozma ilamına uyulduğuna ve bozma ilamının diğer kısımlarına yönelik açıkça direnme kararı verilmediğine ve bozma öncesi alınan bilirkişi raporuna tekrar itibar edilse de; reddedilen miktar, harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden ilk hükümden farklı yeni bir hüküm verilmekle, diğer anlatımla ilk karar gibi hüküm oluşturulmamakla bozma ilamına eylemli olarak da direnilmediği de anlaşıldığına göre, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamının tüm gereklerinin yerine getirilmesi, diğer anlatımla ödenen miktarlara ilişkin olarak da bilirkişi incelemesi yapılmasına yönelik davalı yararına da yapılan bozmanın gereğinin de yerine getirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı bozma ilamında belirtilen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.