Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3962 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 143 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Uşak 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/10/2013NUMARASI : 2012/491-2013/380Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili,müvekkili banka şubesinden kredi çekerek borçlanan B. G. borcu ödememesi üzerine başlattıkları takipte borçlunun malı bulunmaması sebebiyle maaşına haciz yazılması suretiyle tahsili yolu seçilmişse de daha önce maaşa hacizler konulması sebebiyle tahsilinin henüz mümkün olmadığını, maaş haczi tarihinden bu yana halen sıra gelmemiş olması sebebiyle taraflarınca yapılan araştırmalar ve duyumlar sonucu 1. sıradaki haczin muvazaalı olduğunu öğrendiklerini, 1. sıradaki alacağa ilişkin yapılan takibin 21.12.2010 tarihinde başlatılmış olup ödeme emri tebliğinin 30.12.2010 tarihinde borçluya icra dairesince elden yapıldığını, ödeme emrinin tebliğinin olağan yoldan yapılmayıp borçlunun icra dairesine giderek elden almasının dahi takibin bir an önce kesinleşmesi amacını taşıması sebebiyle muvazaa iddialarını doğruladığını, borçlu B. G. ödeme emrini aldıktan sonra lehine olan sürelerden de feragat ettiğini, aynı gün borçlunun maaşına haciz konulduğunu, bahse konu işlemlerin aynı gün yapılmasının borçlunun maaşına gelecek diğer hacizlerden önce davranılarak ödemeden kaçmak istendiğini gösterdiğini, sıra cetveli düzenlenmemiş olsa da kanunen haciz tarihine göre sıra belirlendiğini ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin kararına göre maaş hacizine ilişkin işlemlerin sıra cetveli yerine geçtiğini, muvazaalı takibe dayalı olarak düzenlenen sıra cetvelinin hukuka uygun bulunmadığını ileri sürerek, muvazaalı alacağın sıradan çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, alacaklarının gerçek olduğunu, borçlunun aile düzeninin bozulmaması için evine haciz getirilmemesi, maaşına haciz konulmasını istemesi üzerine borçlunun maaşına haciz konulduğunu, müvekkilinin alacağının büyük bölümünün tamamlandığını, yaklaşık 2 aylık kesinti sonrasında borcun sona ereceğini ve davanın konusuz kalacağını, müvekkilinin 2010 yılında takibe girmiş olup, davacı bankanın 2011 yılında takibe girdiğinden henüz doğmamış bir borç için müvekkili ile borçlunun muvazaalı olarak işlem yaptığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı S.. A.. tarafından yapılan takip sonucu borçlu B. G. maaşına 1. sırada haciz konulduğu, davacı banka tarafından borçlu B.G. hakkında bankaya olan borçları nedeniyle 04.04.2011 tarihinde takip yapıldığı ve maaş haczinde 2. sırada yer aldığı, alacaklı S.. A.. tarafından yapılan takibin daha önce yapıldığı, takibin davacı bankanın borca ilişkin kat ihtarlarından önce olduğu, davalının takip dosyasına konu borcun alacaklı ile borçlu B.G. arasında danışıklı işleme dayandığı hususunun ispat edilemediği, takibin borçlu tarafından kesinleştirilmiş olmasının tek başına muvazaayı gösterir bir durum olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dosya kapsamına göre, borçlunun maaşının üzerine konulan muhtelif hacizler, borçlunun görev yaptığı Uşak Emniyet Müdürlüğü'nce sıraya konulmuş olup, davacı tarafça Uşak Emniyet Müdürlüğü'nce yapılan bu sıralamada 1. sırada yer verilen davalının alacağının muvazaalı olduğu iddiasıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. İİK'nın 140/1. maddesinde İcra Müdürlüğünce hangi hallerde haciz sıra cetveli düzenleneceği belirtilmiştir. Maddeye göre haciz sıra cetvelinin düzenlenebilmesi için satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi gerekir. Bu madde uyarınca düzenlenen bir sıra cetvelinde, hacizlere ilişkin takip dosyası (takip tarihi, haciz tarihi, alacak miktarı gibi) bilgilerine, ipotek veya hapis hakları varsa bu hakların tesis edildiği tarihlere ve dayanak bilgilerine yer verilmesi gerekir. Somut olayda, icra dosyasına intikal etmiş bir para bulunmamaktadır. İİK'nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunlar İcra Müdürlüğü'nce sıraya konur ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez. Açıklanan bu durum karşısında İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine Uşak Emniyet Müdürlüğü'nce bu madde hükmü uyarınca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez. Dairemizin 14.01.2014 tarih ve 2013/7887 E, 2014/82 K. sayılı ilamı bu yöndedir.Bu durumda mahkemenin Uşak Emniyet Müdürlüğü'nce yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarıca İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek, aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarındaki ilkelere göre uyuşmazlığın çözümlenmesi doğru olmamıştır. Zira, 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HMK'nın 24/1, 25, 26,30 ve 33. (HUMK'nın 74,75 ve 76.) maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. Bu durumda mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 19. (818 sayılı BK'nın 18 ) maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile bu madde kapsamındaki genel ilkelere ve ispat usulüne uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, davanın tavsifinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir.2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.