Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3960 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2991 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki asıl ve karşı tapu iptali ve tescil davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı vekili ve katılma yoluyla asıl davada davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacı vekili, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine göre yüklenici olan müvekkilinin sözleşmedeki şartlara uygun olarak arsa sahibi davalılara dairelerini teslim ettiğini, davalıların sözleşmede belirtilen beş daireden dördünü müvekkiline tapuda devrettiklerini, zemin kat 1 nolu daireyi ise kredi çekerek almak istediklerini, bu nedenle üzerlerinde kalmasını beyan etmeleri üzerine şifahen fiyatta anlaşıldığını, ancak müvekkilinin sürekli oyalanması sonucunda davaların kötüniyetli olduğunu anlaşıldığını, davalılara 13.04.2011 tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini, davalıların söz konusu dairenin 2005 yılı bedelini ödemek istediklerini ileri sürerek, 1 nolu dairenin davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, olmadığı takdirde rayiç bedelinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Asıl davada davalılar vekili, davacının inşaatı sözleşmeye aykırı yaptığını, yapı kullanım ruhsatını almadığını, müvekkillerinin daha fazla mağdur olmamak için henüz tamamlanmamış daireleri teslim aldığını, sözleşmeye göre 3. katta yapılacak dubleks dairelerin müvekkillerine ait olacağını, ancak bu dairelerin normal daire olarak yapıldığını, daireleri sözleşmede belirtilen süre içinde teslim etmediğini, eksikliklerin halen devam ettiğini, binanın çevre düzenlemesi ve merdivenler gibi ortak yerlerini müvekkillerinin tamamladığını, bu nedenle söz konusu daireyi devretmediklerini, daha önce devredilen dairelerin avans niteliğinde olup yolsuz tescil hükmünde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davada ise; sözleşmeye aykırı yapılan inşaat nedeniyle müvekkillerinin zarara uğradığını, yapı ruhsatının alınmadığını, bina ve çevre düzenlemesinin eksik yapıldığını, iki adet dubleks daire yerine normal daire verildiğini, müvekkillerinin alacağı tazminatın dava konusu daire bedelinden mahsup edilmesi ve bakiye tazminatın müvekkillerine ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla talebini 85.440,00 TL'ye artırmıştır. Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesiyle bodrum kat + zemin kat + 3 normal katlı betonarme binanın inşasının kararlaştırıldığı, davacı yüklenicinin mimari proje ve tadilat projesi hazırlattığı, yapının belediyece tasdikli tadilat imar projesine uygun olarak inşa edildiği, inşaatın bir ay bir gün gecikme ile bitirildiği, davalıların ihtirazi kayıtsız daireleri teslim aldıkları, eksik işlerin akdin feshini gerektirecek oranda olmadığı, davacının yükleniciye düşecek bağımsız bölümlerin tapu devrini, eksik işler bedelini ve arsa sahiplerinin sözleşmeye aykırı daire tesliminden doğan zararlarını karşılamak koşuluyla isteyebileceği, davalı arsa sahiplerinin de eksik iş bedelleriyle, sözleşmede dubleks olarak yapılması kararlaştırılan daireler yerine, normal daireler verilmesi sebebiyle doğan zararlarını talep edebilecekleri, arsanın imar durumundaki inşaat şartlarına göre sözleşmeye uygun olarak 3. kattaki dairelerin dubleks yapılabilecek iken yapılmadığı, her bir normal daire ile dubleks daire arasındaki farkın 37.500,00 TL olduğu, iki dairede bu zararın 75.000,00 TL olduğu, 10.440,00 TL de eksik iş bedelinin mevcut olduğu, davacının böylece 85.440,00 TL’yi depo etmekle 1 numaralı dairenin tapusunu devir alma hakkını kazanacağı, bu bedeli depo etmesi için önce süre, daha sonra sonuçları ihtar edilerek kesin süre verildiği, depo kararının yerine getirilmediği gerekçesiyle, asıl davada davacının tapu iptal ve tescil isteminin usul yönünden reddine, karşı davada ise; davacıların 85.440,00 TL alacağı olduğu, karşı dava ile hüküm altına alınan bedelin aynı zamanda davacıya düşen ve devir edilmeyen 1 numaralı dairenin devir karşılığı ise de davacı adına tescile karar verilemediği, zira tescil için 85.440,00 TL’nin hüküm altına alınmasının yeterli olmayıp, bizzat ödenmesi gerektiği, davacı yüklenici bu bedeli ödeyince davalılar aleyhine açacağı bir davada herhangi bir koşul olmaksızın adına tescili sağlayacağı gerekçesiyle, karşı davanın kabulü ile 85.440,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, asıl davada davacı vekili ve katılma yoluyla asıl davada davalılar vekili temyiz etmiştir.Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili tarafından temyiz dilekçesi verilmek suretiyle hem asıl dava, hem karşı davada verilen hüküm temyiz edilmiş ise de, Dairemizin 15.10.2014 tarihli kararı ile, karşı dava yönünden temyiz başvuru ve temyiz karar harcının yatırılması için karşı davada davalı vekiline HUMK'nın 434/3. maddesi uyarınca muhtıra çıkarılması, anılan harçların yatırılması halinde buna ilişkin belgenin eklenmesi, sonucuna göre gerektiğinde aynı madde uyarınca mahkemece bir karar verilmesi için dosya geri çevrilmiş olup, geri çevirme kararı üzerine Mahkemece muhtıra tebliğine rağmen kesin sürede anılan harçlar yatırılmadığından karşı davanın davalı vekili tarafından temyiz edilmemiş sayılmasına dair 11.12.2014 tarihli verilen ek kararı anılan davalıya tebliğ edilmesine rağmen, temyiz edilmemiş olduğu anlaşılmakla; asıl dava yönünden taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 81. (TBK'nın 97.) maddesi uyarınca, kural olarak (sözleşmede aksine bir hüküm yok ise) karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde bir tarafın diğer tarafın edimini yerine getirmesini isteyebilmesi için önce kendi edimini ifa etmesi gerektiği gözetilmelidir. Mahkemece karşı davada hüküm altına alınan 85.440,00 TL eksik ve ayıplı işler bedeline ilişkin hüküm, karşı davada davalı yüklenicinin karşı davayı temyiz etmemiş sayılmasına dair verilen 11.12.2014 tarihli ek kararın temyiz edilmemesi üzerine kesinleşmiştir. Karşı davada hüküm altına alınan miktarın ödenmesi halinde, yüklenici tarafından işin sözleşme koşullarına uygun olarak teslimi olgusu gerçekleşecektir. Bu durumda mahkemece, yüklenicinin tapu iptali ve tescil isteme hakkının, ödemeyi yaptığı tarihte doğacağı gözetilerek, karşı davada hüküm altına alınan miktarın ödenmesi koşuluyla tapu iptali ve tescile hükmedilmesi, asıl davada davalı arsa sahiplerinin dava tarihi itibariyle tapuda devir yapmamakta, diğer anlatımla davaya karşı çıkmakta haklı olduğu hususunun yargılama gideri ve vekalet ücretinin takdirinde dikkate alınması gerekirken, tapu iptali ve tescil için karşı davada hükmedilen miktarın bizzat ödenmesi gerektiği hususu isabetli olarak tespit edildiği halde usul ekonomisi gözardı edilerek tescilin, bedelin ödenmesi halinde ayrı bir dava açılmasına ertelenmesi doğru olmamıştır.3-Bozma nedenine göre, asıl davada davalılar vekilinin yargılama giderlerine ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada taraflar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.