MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki muvazaa nedenine dayalı iptal davasının yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı borçlu ...'ın evliliklerinin mahkeme kararıyla iptal edilmesi üzerine, kararda hüküm altına alınan yargılama giderleri ve tazminatın tahsili için ..... sayılı dosya ile icra takibine başlandığını, takibin kesinleşmesi üzerine, dava dışı borçlunun maaşına haciz konulması için K... borçlunun çalışmakta olduğu....Kurumu'na yazılan yazıya verilen cevapta, borçlunun maaşının üzerinde 2011 yılı Nisan ayından itibaren davalının alacaklı olduğu ... sayılı dosyasının haczinin bulunduğunun ve müvekkilinin haczinin ikinci sıraya alındığının bildirildiğini, cevabi yazının sıra cetveli hükmünde olduğunu, birinci sırada yer alan davalının alacağının muvaazalı olduğunu ileri sürerek, davanın kabulü ile borçlunun maaşı üzerinde 1. sırada bulunan davalının haczinin kaldırılarak yerine müvekkilinin haczinin konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, dava dışı borçlunun kredi kartı taksitlerini ve kullandığı kredilerin taksitlerini ödeyememesi üzerine kendisinden 2011 yılında borç para aldığını, bunun üzerine takip konusu bononun düzenlendiğini ve alacağın gerçek olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ve dava dışı borçlu ..... sayılı kararı ile boşanmalarına karar verildiği, boşanma kararının 05.02.2014 tarihinde kesinleştiği, ...... sayılı dosyası ile, davacı tarafından, dava dışı borçlu ... aleyhine, anılan boşanma kararına istinaden 10.03.2014 tarihinde ilamlı icra takibi yapıldığı, icra emrinin 18.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği ve 28.04.2014 tarihinde borçlunun maaşına haciz konulması için borçlunun çalıştığı ..... İnfaz Kurumu'na haciz müzekkeresi yazıldığı, .... sayılı dosyası ile davalı tarafından, dava dışı borçlu aleyhine, 03.01.2011 tanzim, 01.04.2011 vade tarihli bonoya istinaden, 06.02.2014 tarihinde icra takibi yapıldığı, borçlunun ödeme emrini icra müdürlüğünde 07.02.2014 tarihinde tebliğ aldığı, icra takibinin 12.02.2014 tarihi itibariyle kesinleştiği, takibin 12.02.2014'te kesinleşmesine rağmen, davalının, borçlunun maaşına haciz konulması için 24.03.2014 tarihinde talepte bulunduğu, bu tarihte maaş haczi müzekkeresi yazıldığı .../...S.2ve borçlunun maaşına haciz konulduğu, ancak davalı alacaklı tarafından icra dosyasında maaş haczi dışında başkaca bir işlem yapılmadığı, buna göre, davalı ile dava dışı borçlu ... arasındaki borç ilişkisinin dayanağı olan bononun vadesinin 01.04.2011 olmasına rağmen, davalı tarafça dava dışı borçlu aleyhine, bu bonoya dayanılarak, davacı ile dava dışı borçlu arasındaki boşanma davasının kesinleştiği tarih olan 05.02.2014 tarihinden hemen bir gün sonra icra takibi yapıldığı, borçlunun ödeme emrini 07.02.2014 tarihinde icra müdürlüğünde tebliğ aldığı, takibin 12.02.2014 tarihinde kesinleşmesine rağmen davalının, borçlunun maaşına haciz konulması için müzekkere yazılmasını talep etmediği ve beklediği, davacı tarafından dava dışı borçlu ...'a karşı başlatılan icra takibi nedeniyle borçluya 18.03.2014 tarihinde tebliğ yapılması üzerine, davacının başlattığı takip kesinleşmeden, 24.03.2014 tarihi itibariyle borçlunun maaşına haciz konulması için talepte bulunduğu, davalının bu tutumunun, dava dışı borçluyla anlaşarak, davacının, dava dışı borçludan olan alacağını tahsil etmesini engellemek amacıyla muvazaalı icra takibi yaptığını gösterdiği ve alacağının muzaalı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne ve ..... sayılı icra dosyasından borçlunun maaşına konulan birinci sıradaki haczin iptali ile .....dosyasından konulan haczin birinci sıraya alınmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı temyiz etmiştir.1- Dava, muvazaa nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Bir davada dava ehliyeti olmayanlar, yasal temsilcileri eliyle temsil edilirler (HMK. m.52). Bu sebeple, küçük veya kısıtlı olan kişinin, kendisi dava açamaz; kanuni temsilcisi olan velisi, vasisi veya kayyımının onun adına dava açması ve bu tür kişinin davalı olarak gösterildiği bir davada, usul işlemlerini onun adına yasal temsilcisi yapması gerekir. Eğer, dava açıldıktan sonra taraflardan biri vesayet altına alınır veya kendisine yasal danışman (kanuni müşavir) atanması söz konusu olursa, bu durumda hakim, yasal temsilci atanmasına kadar yargılamayı erteleyebilir (HMK. m.56/1; m.165). HMK'nın 56/1. maddesi, “Taraflardan birinin vesayet altına alınması veya kendisine yasal danışman atanması talebi mahkemece uygun bulunur ya da mahkemece gerekli görülürse, bu konuda kesin bir karar verilinceye kadar yargılama ertelenebilir.” hükmünü içermektedir. Bu düzenlemenin yapılmasının nedeni, anılan kişilerin yargılamadaki haklarının korunmasıdır.HMK'nın 114/1-d maddesi uyarınca, tarafların dava ehliyetine (HMK. m. 51) sahip olmaları dava şartlarından olup; mahkemece bu husus, HMK'nın 115/1 maddesi gereği re'sen araştırılmalıdır. Görülmekte olan bir dava sırasında, taraflardan birinin vesayet altına alınması gerektiği iddia edilirse veya hakim tarafından kendiliğinden bu kanıya varılırsa, mahkeme hakiminin kendisi bu konuda vasi tayini yoluna gidemez. Mahkemenin yapması gereken iş, vesayet altına alınmayı gerektirip gerekmediğinin takdiri için sulh hukuk mahkemesine yazı yazması ve bekletici sorun (HMK. m. 165) yaparak, sonucunu beklemesidir. TMK'nın "Vesayet Makamından İzin Başlıklı" 462/8. maddesi ile, acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması işlemlerinin vesayet makamının iznine tabi olduğu hüküm altına alınmış olup anılan hüküm gereğince, kısıtlının temsilcisi tarafından, kısıtlı adına dava açılabilmesi ve davaya devam edilebilmesi için vesayet makamının vasiye dava açma yetkisi (izni) vermiş olması gerekir. (HMK. m. 54).../...S.3Somut olayda, davacının vesayet altında olduğu, vesayet altında olduğu sırada vasisi ...'nın kısıtlı davacı adına avukata verdiği vekâletname ile davacı vekilince dava açıldığı, ancak vasinin husumete izin kararının dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davacı vasisi tarafından kısıtlı davacı adına dava açılabilmesi için TMK'nın 462/8. maddesi gereği, vesayet makamından husumete izin kararı alınması gerektiğinden, davacı vasisi ...'ya, davalı aleyhine işbu sıra cetveline itiraz davasını açabilmesi için TMK'nın 462/8. maddesi uyarınca husumete izin verilip verilmediğinin vasiden sorularak, varsa bu kararı sunmak üzere kesin süre verilmesi, husumete izin kararı sunulduğu zaman uyuşmazlığın esasının incelenmesi; verilen kesin süre içinde sunulmaması halinde ise, davanın her aşamasında, HMK'nın 114/1-d-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği hususu gözetilmeyerek, davacı vasisinin takip yetkisi araştırılmaksızın yazılı şekilde, hüküm kurulması doğru olmamıştır. Gerekçeli karar başlığında 26.09.2014 olan dava tarihinin, 04.07.2014 olarak yazılmış olması da hatalı olmuştur.2-Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. 3-Kabule göre; dosya kapsamından, borçlunun maaşının 1/4'ü üzerine konulan muhtelif hacizler, borçlunun görev yaptığı ....'nca sıraya konulmuş olup, davacı tarafça ....'nca yapılan bu sıralamada 1. sırada yer verilen davalı ...'un alacağının muvazaalı olduğu iddiasıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dairemizin 02.10.2014 tarih ve ..... sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere;İİK'nın 140/1. maddesinde.... hangi hallerde haciz sıra cetveli düzenleneceği belirtilmiştir. Maddeye göre haciz sıra cetvelinin düzenlenebilmesi için satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi gerekir. Bu madde uyarınca düzenlenen bir sıra cetvelinde, hacizlere ilişkin takip dosyası (takip tarihi, haciz tarihi, alacak miktarı gibi) bilgilerine, ipotek veya hapis hakları varsa bu hakların tesis edildiği tarihlere ve dayanak bilgilerine yer verilmesi gerekir. Somut olayda, icra dosyasına intikal etmiş bir para bulunmamaktadır. İİK'nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunlar ....e sıraya konur ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez. Açıklanan bu durum karşısında .... yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine ....Kurumu'nca bu madde hükmü uyarınca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez. Bu durumda mahkemenin ....'nca yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarıca İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında olduğu gibi ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın bu ilkelere göre çözümlenmesi doğru olmamıştır. .../...S.404.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HMK'nın 24/1, 25, 26, 31 ve 33. (HUMK'nın 74, 75 ve 76.) maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. Bu durumda mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 19. (818 sayılı BK'nın m. 18) maddesinde düzenlenmiş genel muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, davanın tavsifinde yanılgıya düşülerek ve ispat yükü davalı alacaklıya yüklenerek yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.