Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3931 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6424 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ....Asliye Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan ticari iş nedeniyle müvekkilince verilen hizmetin karşılığı olarak 20.06.2013 tarih ve 23947, 23948, 01.07.2013 tarih ve 24056, 24057, 02.07.2013 tarih ve 24091, 01.08.2013 tarih ve 24236, 24237 sayılı faturaların düzenlendiğini, davalı şirket tarafından söz konusu faturaların ödenmemesi üzerine 16.269,68 TL asıl alacak ve 952,91 TL işlemiş faiz olmak üzere 17.212,59 TL'nin tahsili için ... İcra Müdürlüğü'nün...sayılı icra dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı tarafından icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 oranında icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, faturalara konu hizmetin ifa edilmediğini, malların teslim edilmediğini, bu nedenle faturaların gerçeği yansıtmadığını, ayrıca müvekkiline tebliğ edilmediğini, tebliğ edildiği varsayılsa dahi bunun malın teslimini ve hizmetin ifa edildiğini göstermeyeceğini, ifa ve teslime ilişkin davacı tarafça delil sunulamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; dava ve icra takibine dayanak yapılan faturalardaki malların teslim edildiği, hizmetin verildiği hususlarının ispat yükünün davacıya ait olduğu, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmasının tek başına malın teslimini ve hizmetin verildiğini kanıtlamadığını, davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemiş olmasının tek başına davacı iddialarını ispatlamadığı, HMK'nın 222/5. maddesi uyarınca karşı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınmasının diğer tarafın iddialarının ispatlandığı sonucunu doğurabilmesi için karşı tarafın ticari defterlerindeki kayıtların kabul edildiği belirtilmesine rağmen karşı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması gerektiği, somut olayda, davacı tarafın, davalı defterlerindeki kayıtları kabul ettiğine dair bir kabulünün bulunmadığı, bu nedenle, davacı tarafın sunduğu ticari defter ve belgelerle, faturalardaki malların teslimi ve hizmetin verildiği hususlarının ispatlanamadığı, davacı tarafın gerek dava dilekçesinde gerekse 20.02.2014 tarihli delil listesinde yemin deliline dayanmadığı, sadece “her türlü yasal delil” ibaresi bulunduğu, bu ibarenin yemin delilini kapsadığını kabul etme imkânı da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Dava, yedi adet faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava, 20.01.2014 tarihinde açılmış olup, HMK'nın "ticari defterlerin ibrazı ve delil olması" başlıklı 222. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Zira, 6103 sayılı Kanun'un 13. maddesi, 6335 sayılı Kanun'un 47. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 6102 sayılı TTK'nın 4/2. maddesinde, ticari davalarda da deliller ile bunların sunulmasının 1086 sayılı HUMK hükümlerine tabi alacağına ilişkin hükümde yer alan atıf, HMK'nın 447/2. maddesi uyarınca HMK'na yapılmış sayılır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.03.2012 tarih ve 2011/11-862 Esas, 2012/51 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 1086 sayılı HUMK’nın 326. maddesine göre (6100 sayılı HMK'nın m. 219) her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, diğer anlatımla, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da, uyuşmazlığa 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 83/2. maddesindeki (6100 sayılı HMK'nın m. 222/5.) özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HUMK'nın 330 ve ardından gelen maddelerindeki (HMK'nın m. 220.) konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir. HUMK'nın 332. maddesi (HMK'nın m. 220.), bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki; HUMK'nın 332. maddesindeki (HMK'nın m. 220.) bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Diğer anlatımla, belirtilen bu durumda ticari defterler de, HUMK'nın 330 ve sonraki maddeleri (HMK'nın m. 220.) anlamında “vesika” niteliğindedir. Öte yandan, ticari defterlerin ispat kuvvetini düzenleyen 6762 sayılı TTK'nın 82. maddesindeki (HMK'nın m. 222.) hüküm, “I -Kati delil” şeklindeki kenar başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde ve aynı Kanun’un 1474. maddesi uyarınca kenar başlıklarının metne dahil bulunduğu da gözetildiğinde; ticari işlerden dolayı tacirler arasında çıkan uyuşmazlıklarda ticari defterlerin (maddede gösterilen koşulların mevcut olması kaydıyla), kesin delil niteliğinde bulunduğunu öngörmektedir. 6762 sayılı TTK'nın 69. vd. maddeleri (6102 sayılı TTK'nın m. 64.) uyarınca da defterlerini yöntemince tasdik ettirmeyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz. Ancak kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhinde delil sayılır (HMK m. 222/4)Öte yandan, davacı vekilince delil listesi ekinde, iş sağlığı ve güvenliği kurulu ve risk değerlendirme ekibi listesi örneği sunulmuştur. Mahkemece, bu belge eklenerek davalı şirkete "aksi takdirde iki adet belgedeki imzanın ve hizmetin, hizmet konusu işin yapıldığının kabul edildiği hususu ihtar olunur." şerhi ile çıkarılan isticvap davetiyesinin davalı şirket yetkilisi olduğu belirtilen... imzasına tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, davalı vekiline, müvekkilinin ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmesi, aksi halde HMK'nın 220 ve 222/5. maddeleri uyarınca işlem yapılacağı hususu hatırlatılmak suretiyle kesin süre verilmesi, ibraz edilmesi halinde bu defter ve belgeler üzerinde de inceleme yapılması; ihtarlı tebligata rağmen ibraz edilmemesi durumunda HMK'nın 220 ve 222/5 maddeleri uyarınca işlem yapılması, isticvap davetiyesinin tebliğ edildiği şahsın şirket yetkilisi olup olmadığının araştırılması, şirket yetkilisi ise HMK'nın 171/1. maddesi uyarınca hizmetin verildiğinin kabul edildiğinin gözetilmesi, şirket yetkilisi değil ise isticvap davetiyesinin davalı şirkete Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri uyarınca usulüne uygun olarak tebliği ve sonucuna göre bir işlem yapılması gerekirken, henüz yemin deliline sıra gelmemesine rağmen, yemin delilinin tartışılması ve yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.