MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 18/07/2013NUMARASI : 2013/547-2013/228Davacı tarafından açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Müdahiller T.. A.., T.. A.. ve S... Finansal Kiralama A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacılar vekili müvekkillerinin grup şirketleri olduğunu ve taahhütlerini birlikte ifa ettiklerini, karşılıklı kefaletlerinin bulunduğunu; 2011-2012 kış sezonundaki hava muhalefeti nedeniyle gelir elde edemediklerini ancak sabit giderlerin şirketleri zor duruma soktuğunu, şirketlerin banka kredisi kullanmak zorunda kaldıklarını ve borca batık hale geldiklerini; davacı E... Ltd. Şti. için sermaye artışına gidileceğini ve her iki şirket için de üretim maliyetlerinin düşürülmesi, yönetimin profesyonelleştirilmesi, giderlerin azaltılması, ortakların kâr payı almaması, ortaklara ve üçüncü kişilere ait taşınmazların satışı ile fon yaratılması suretiyle borca batıklıktan kurtulabileceklerini ileri sürerek, her iki şirketin iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece iddia, müdahil beyanları, kayyım ve bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketlerin borca batık durumda oldukları, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu ve buna göre borca batıklıktan kurtulmalarının mümkün olduğu, şirketlerin mevcut iş hacmi itibariyle iflasının ertelenmesinin alacaklıların durumunu kötüleştirmeyeceği, aksine erteleme sonucunda alacaklıların alacaklarına kavuşma ihtimalinin daha da artacağı gerekçesiyle davacı şirketlerin iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir. Kararı, müdahiller T.. A.., T.. A.. ve S... Finansal Kiralama A.Ş. vekilleri temyiz etmiştir. İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerekir (İİK.m.179). Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tesbiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır (HMK.m.266). Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tesbit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir. Finansal Kiralama Kanunu’na göre kiralanan malın mülkiyeti yasal şartların gerçekleşmesi, sözleşmede hüküm bulunması ve tüm kira bedellerinin ödenmesi suretiyle kiracıya geçebilir. Rayiç değerlerin tesbiti sırasında ödenen kiranın, toplam kiralama bedeline oranlanması suretiyle bulunan oran kadar mülkiyetin de davacıya geçtiği yönündeki tesbit yasanın bu ilkesine aykırıdır. Oranlama suretiyle hesaplanan bu tutarların aktife eklenmesi suretiyle hatalı tesbit edilen borca batıklık çerçevesinde değerlendirme yapılmış olması doğru değildir. Kötü geçtiği ve borca batıklığın dayandırıldığı sezon dışı dönemin hemen arkasından, kaynağı bulunmayan yatırım mallarının finansal kiralama suretiyle alınmış olması, projenin inandırıcılığını olumsuz etkilemektedir. E.. Karadeniz İnş. Hafr. Nakl. Akaryakıt San. Tic. Ltd. Şti. için 1.500.000,00 TL sermaye arttırımı planlanmış iken, borca batıklığı 108.535,00 TL olarak belirlenen G... Emlak İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti'nin projesinde bu tutarın azaltılmasını hedefleyen bir sermaye arttırımının öngörülmemiş olması projenin ciddi ve inandırıcı olmadığını göstermektedir. Öte yandan davacı şirketlerin finansal rasyolarının ortalamalara göre çok zayıf olduğu ve tedbirle geçirilen süreç içinde dahi zarar ettiği tartışmasızdır. Maliyetin çok yüksek olması halinde faaliyete devam edilmesi, kârın çok düşük seviyede kalması ve hedeflerin yakalanamaması riskini ortaya çıkartabileceği gibi zarara da yol açabilmektedir. Bu hususlar iyileştirme projesinde belirtilmediği gibi, kayyım ve bilirkişi raporlarında işlerin maliyeti, kâr beklentisi ve gerçekleşme ihtimali üzerinde durulmamış; maliyet ve kâr oranı ilişkisi incelenmemiştir. Diğer taraftan davacıların duran varlıklarının azalış göstermesinin nedenleri de kayyım raporlarında doyurucu biçimde açıklanmamıştır. İhtiyati tedbir kararına gelince; Yargıtay’ın yerleşik uygulaması maddi hukuktan doğan hakların kullanımının tedbir suretiyle durdurulamayacağı yönündedir. Finansal kiralama sözleşmesi ile sözleşme konusu malların hukuki mülkiyeti müdahil şirketlere ait olup, özellikle sözleşmenin feshedilmiş ve malın iadesi hususunda mahkemece karar verilmiş olması hallerinde, yukarıda gösterilen ilke çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir. Bu durumda, mahkemece davacı şirketin borca batıklık durumunun tereddüde yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi ve projenin, belirlenen bu yeni durum karşısında ciddi ve inandırıcı olup olmadığı ve süreç içindeki uygulamaların projede gösterilen iyileştirme unsurlarına uygun bulunup bulunmadığı hususunda somut verilere dayalı, teknik, denetime elverişli ve detaylı bir inceleme için, dosyanın oluşturulacak uzman bir heyete tevdii ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, müdahiller vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde Siemens Finansal Kiralama A.Ş. ve T.. A..'ye iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.