Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3768 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3404 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Vek. Av. ... Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili hakkında davalı ... tarafından.... 3 adet borç senedine dayanılarak icra takibi yapıldığını, takibe konu senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığını ileri sürerek, borcun tamamından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı borçlunun kurumun ortağı olduğunu, kullandığı kredileri ödememesi nedeni ile hakkında takip yapıldığını, icra takibindeki ödeme emrinin kendisine tebliğ edilmesine rağmen itirazda bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; takibe konu senetlerdeki imzanın davacıya ait olmadığının bilirkişi raporunda tespit edildiği, davacının borçlu olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2) HMK'nın 266. maddesi uyarınca, mahkeme çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Somut uyuşmazlıkta davacı borç senetlerindeki imzalarını inkâr etmiş, bunun üzerine 28.03.2014 günlü .... alınan raporda borç senetlerindeki imzaların davacıya ait olmasının mümkün olduğu belirtilmesine rağmen itiraz üzerine ..... ....bölümünden alınan 05.06.2014 tarihli raporda imzaların davacının elinin ürünü olmadığı belirtilmiştir. Hal böyle iken mahkemece, konunun teknik ve özel bilgiyi gerektirdiği kabul edilerek çözümün bilirkişi incelemesine başvurulmasına rağmen alınan raporlar arasındaki çelişki giderilmeden soyut olarak 05.06.2014 tarihli raporun tercih edilmesi suretiyle hükme varılmıştır. Mahkemece HMK'nın 266. maddesi uyarınca alınan raporlar arasındaki çelişki giderilerek karar verilmesi gerekirken, mevcut çelişkili raporlar arasında neden tercih yapıldığı da açıklanmaksızın alınan son rapora göre sonuca varılması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. .../...S.2SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.