MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Vek. Av. ...Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife üye olmamasına rağmen, sahte imza ile kooperatif üyesi yapılarak ve imzası taklit edilerek kooperatiften kredi alındığını, bu nedenle.... sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi yapıldığını, takibin, müvekkilinin takipten haberdar olmamasından dolayı kesinleştiğini, müvekkilinin maaşına ve banka hesaplarına haciz konulması nedeniyle mağdur olduğunu, konuya ilişkin ....ı'na şikayette bulunulduğunu, müvekkilinin imzası taklit edilerek düzenlenen borç senetlerinin, 2703 sayılı ve 1.000,00 TL bedelli, 2602 sayılı ve 1.260,00 TL bedelli, 2776 sayılı ve 1.250,00 TL bedelli, 6691 sayılı ve 2.000,00 TL bedelli olmak üzere dört adet senet olduğunu, bu senetlerin sırasıyla .... sayılı dosyalarından icra takibine konulduğunu, müvekkilinin davalı kooperatife borcu bulunmadığını ileri sürerek, ..... sayılı icra takibinin teminatsız olarak, mümkün değilse teminat karşılığında durdurulmasına, hacizlerin kaldırılmasına, dört adet senetten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin, ilgili diğer takip dosyalarından da borçlu olmadığının tespitine, sahte imza ile yapılan kooperatif üyelik kaydının silinmesine, takip miktarlarının %40'ından aşağı olmamak üzere tespit edilecek tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, duruşmada davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı kooperatif tarafından davacı aleyhine..... sayılı dosyaları ile 2703, 2776, 2602 ve 2574 numaralı borç senetlerine dayanılarak ilamsız icra takibi yapıldığı, takibine dayanak teşkil eden borç senetlerinin imzalarının davacı tarafından inkâr edildiği, ..... tarafından yapılan imza incelemesi sonunda senetlerdeki imzaların davacının el ürünü olmadığının tespit edildiği, davacının iddiasını ispat ettiği, davalının aksini ispat edemediği, buna göre davalı tarafından kötüniyetli takip yapıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacının, ..... sayılı icra dosyalarına dayanak olan 2574 numaralı, 1000,00 TL, 2602 numaralı, 1.260,00 TL, 2776 numaralı, 1.250.00 TL ve 2703 numaralı 1.000,00 TL bedelli kooperatif senetlerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine %40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. .../... S.21-Davacı vekilinin, davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları yönünden ; a- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.b- Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı tarafça, dava dilekçesinde ..... sayılı dosyasının teminatlı ya da teminatsız olarak durdurulmasına karar verilmesi istenmiş olup, mahkemece, dört numaralı tensip ara kararı ile "tedbir hususunun duruşmada değerlendirilmesine" karar verilmesine rağmen, daha sonraki duruşmalarda davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmamıştır. Öte yandan, HMK'nın 329/1. maddesi " Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur." hükmünü içermekte olup, davacı vekilince 12.04.2012 havale tarihli dilekçesinde HMK'nın 329/1. maddesi uyarınca, müvekkili ile avukat arasında kararlaştırılan vekâlet ücretini ödemeye mahkum edilmesi talep edilmiş ve istenen vekâlet ücreti tutarı açıklanmıştır. Bu durumda mahkemece, davacı vekilinin HMK'nın 329/1. maddesinin uygulanmasına yönelik talebi hususunda olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması doğru olmamıştır. Diğer yandan, gerekçeli karar başlığında davalı kooperatifin "2519 Sayılı ..." olan unvanının eksik yazılmış olması, HMK'nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olmuş, 29.07.2011 olan dava tarihinin 06.07.2012 olarak yazılmış olması da hatalı olmuştur. 2-Davacı vekilinin, davacının üyelik kaydının silinmesi istemi yönünden;a-Davacı vekilince, davacının imzası taklit edilmek suretiyle üyelik kaydı oluşturulduğu ileri sürülerek, üyelik kaydının silinmesi istenmiştir. Dava tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK’nın 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan kanunun 8. maddesinde sulh hukuk mahkemesinde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hâkimlerini görevlendirdiği dava ve işlere de Sulh Hukuk Mahkemesince bakılacağı öngörülmüştür. Buna göre, bir davanın sulh hukuk mahkemesinde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir. Mahkemece, bu istem yönünden de herhangi bir tartışma ve değerlendirme yapılmamıştır. Ne var ki, üye olup olmadığı çekişmeli olan davacının hukuki durumun belirlenmesine yönelik bu dava, malvarlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceğinden, görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, kooperatif ortağı olunup olunmadığının belirlenmesine bağlı bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, somut olayda, davayı yürütme görevinin asıl görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiğinin kabulü ile, mahkemece bu istem yönünden davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesi ve HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu istem yönünden olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemiş olması da doğru görülmemiştir. .../... S.3b- Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (1-b) ve (2-a)numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.