Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 374 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5855 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ... gelmiş diğer taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili ile davalı arsa sahibi arasında 13.10.2004 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin eki olarak 26.01.2010 tarihinde protokol imzalandığını, bu protokole göre, eksik işlerin tamamlanması için gerekli meblağın taşeron ile davalının ortak hesabına yatırıldığını, davalının ise devretmesi gereken 3 adet bağımsız bölümün tapusunu devretmediğini, asıl sözleşme ile kararlaştırılan kira bedelinin ek protokol ile 150.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, kira bedelinin ödenmesi için ise davalının 5 adet dairenin tapusunu devredeceğinin kararlaştırıldığını, kira bedeline ilişkin olarak davalıya 150.000,00 TL bedelli teminat bonosunun düzenlenerek verildiğini, davalının 01.06.2010 tarihli ihtarname ile ek protokolü feshettiğini ileri sürerek, 150.000,00 TL bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, eksik işler tamamlanmadığından daire teslim mükellefiyetinin doğmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının eksik işler nedeniyle gerekli 180.000,00 TL’yi taşeron ile davalının ortak hesabına gönderdiği, davaya konu 150.000,00 TL bedelli bononun kira bedelinin garantisi olarak düzenlendiği, ek protokol gereğince davalının davacıya devretmesi gerekli daire tapularını devretmediği, bu nedenle de kira bedelinin ödenmesi koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile koşulları oluşmadığından tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, teminat olarak düzenlenen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı yüklenici kooperatif, davalı arsa sahibi ve dava dışı taşeronun da imzalarını taşıyan 26.01.2010 tarihli protokol incelendiğinde, hem eksik işlerin teminatı olarak 180.000,00 TL bedelli bono, hem de arsa sahibi davalının kira alacağına ilişkin olarak 150.000,00 TL bedelli teminat bonolarının düzenlenmesinin karalaştırıldığı sabit olup, dava ise, kira alacağına ilişkin 150.000,00 TL bedelli teminat bonosuna ilişkindir.Yapılan yargılama sonucunda, eksik işler için kararlaştırılan 180.000,00 TL’nın, anılan protokol çerçevesinde davalı arsa sahibi ile protokolde ismi bulunan taşeronun ortak hesabına yatırıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, protokolde eksik işler ve kira alacağına ilişkin ayrı hüküm ve ayrı teminat bonoları düzenlenmesi kararlaştırılmıştır.Bu durumda, mahkemece, 26.01.2010 tarihli protokolün kira alacağına ilişkin bölümü üzerinde durularak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.