MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde asıl davada davalı-karşı davada davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, dosya içerisinde tebligat için mürafaa pulu bulunmadığından duruşma isteminin red edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı ve karşı davalı arsa sahipleri vekili, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin düzenlenmesinden sonra 4 yıl 4 ay geçmesine rağmen davalı yüklenicinin arsa üzerinde edimlerini yerine getirmediğinden davalıya 08.12.2011 tarihinde noterden fesih ihtarnamesi gönderdiklerini , ekonomik beklentilerinden mahrum kaldıklarını belirterek, taraflar arasında akdedilen taşınmaz mal satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine karar verilmesini istemiştir. Davalı ve karşı davacı yüklenici ise, inşaatın yapılabilmesi için imar planlarında değişiklik yapılması gerektiğinden bu işlemleri takip ettiklerini, imar planı değişikliğinin kesinleştiğini, ancak davalılardan ...'nin 08.12.2011 tarihli noter ihtarı ile fesih ihbarında bulunduğunu, arsanın inşaata müsait olduğu zaman ile dava arasında kısa bir zaman bulunduğunu, kendisinin de masraf yaptığını ve elde edeceği kârdan mahrum kaldığını belirterek, asıl davanın reddine, karşı davasında ise şimdilik 20.000,00 TL maddi tazminatın davacılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller, aldırılan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacıların taleplerinde haklı oldukları gerekçesiyle, davacıların davasının kabulüne, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.Kararı asıl davada davalı-karşı davada davacı yüklenici vekili temyiz etmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 294. maddesi gereğince hükmün yargılamanın sona erdiği duruşmada verileceği ve tefhim olunacağı, hükmün tefhiminin hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı, zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerektiği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun'un 297. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiş, 298. maddesinde ise hükmün hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılacağı, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, kısa karar ile gerekçeli kararın çelişki içermemesi ve birbirine uygun olması zorunludur. Kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki uyumluluk doğrudan kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakim tarafından doğrudan doğruya gözetilmesi gerekir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 10.04.1992 tarih, 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı kararında ve yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/19-106 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerekir. Bununla amaçlanan, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmaması, hukuki güvenliğin sağlanmasıdır. İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilerek, çelişkinin varlığının tespit edilmesi halinde, başkaca hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiği belirtilmiştir. Temyize konu .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/317 esas ve 2014/67 karar sayılı kararında kısa kararda “Davanın kabulüne, taraflar arasında yapılan .... noterliği'nin 04.02.2008 tarih, .... no'lu taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine,” karar verildiği halde, daha sonra yazılan gerekçeli kararda buna ilaveten “Karşı davanın reddine” cümlesi de ilave edilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu durum, yukarıda açıklandığı üzere; kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, kararın öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir. Bozma nedenine göre, davalı ve karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre, davalı karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.