Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3645 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 50 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 25/03/2010NUMARASI : 2009/68-2010/146Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili ile 2 parselde kayıtlı taşınmazın maliki davalılar arasında akdedilen 14.05.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde inşaat süresinin, 6 ay içerisinde alınacak ruhsat tarihinden itibaren 12 ay olduğunu, ruhsatın alınabilmesi için taşınmazın müvekkili şirkete tesliminin ve etüt yaptırılmasının gerektiğini, taşınmazın içinde bir ev bulunduğunu, bu nedenle etüt izni alınamadığını, müvekkili firmaya taşınmazın teslim edilmemesi üzerine çekilen 24.10.2008 tarihli ihtarnameyle taşınmazın teslimi yapılmadan 6 aylık ruhsat alma süresinin başlamayacağının ve bir imkansızlık varsa bu durumun bildirilmesinin istendiğini, ihtarnameye cevap verilmediğini ve üçüncü bir firmayla imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak, arsa üzerinde inşaat yapılmaya başlandığını, 05.05.2009 tarihli ihtarnameyle sözleşmenin davalılarca feshedilmiş sayılacağını bildirerek, masraf ve zarar talep ettiklerini, sözleşmenin fiili olarak davalılar tarafından feshedilerek ifasının imkânsız hale getirildiğini, anlaşma yapılırken müvekkiline ait çeklerle dava dışı A.. Y.. ve A.. A..'a 15.000,00 TL komisyon ve masraf karşılığı ödeme yapıldığını, ayrıca avans niteliğinde yapılan masraflar olduğunu ileri sürerek, masraflar ve yoksun kalınan kâra ilişkin şimdilik 30.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar, sözleşmeye göre 6 ay içerisinde inşaat ruhsatının alınması gerektiğini, sözleşme tarihinden sonra evi boşalttıklarını, sözleşmede evin ne suretle yıkılacağına dair hüküm bulunmadığını, bu tür durumlarda evin yüklenici tarafından yıkılacağını, sözleşme süresinin bitimine bir kaç gün kala sözleşmeyi feshederek başka bir yüklenici ile anlaştıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; arsada davalılara ait bir ev bulunduğu, davacının, sözleşmenin düzenlendiği tarihte bu hususu bilecek durumda olduğu, sözleşmede evin yıkımı ve boşaltılması konusunda bir düzenleme yoksa da kendisine ruhsat alması için 6 aylık süre tanınan davacının basiretli tacir gibi davranarak davalı arsa sahiplerine en kısa sürede ihtarname çıkararak temerrüde düşürmesinin gerektiği, davacının sözleşme tarihi olan 14.05.2008 tarihinden itibaren ruhsat alma süresi olarak tanınan 6 ay süre eklendiğinde 14.11.2008 tarihi itibariyle inşaat ruhsatını alması gerektiği, sürenin bitmesine çok az bir zaman kala 24.10.2008 tarihinde çekilen ihtarnamenin davalılara 06.11.2008 ve 20.11.2008 tarihlerinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihinde ruhsat alma süresinin dolmuş olduğu, sözleşmede belirtilen 6 aylık süre içerisinde davacı tarafça inşaat ruhsatı alınmadığı, inşaat ruhsatının alınması için basiretli tacir gibi davranılarak gerekli girişimlerde bulunulmadığı, sözleşmenin feshinde davalı arsa sahiplerinin herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacı yüklenicinin temerrüde düşmesi nedeniyle davalı arsa sahipleri tarafından sözleşmenin feshinin haklı olduğu, davalı arsa sahiplerinin sözleşmeyi feshettikten sonra başka bir yüklenici ile 03.12.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, sözleşmenin feshinde davacı tam kusurlu olduğundan davacı tarafın dava dilekçesinde yaptığını ileri sürdüğü masraflar ve kâr mahrumiyetini maddi tazminat talebi adı altında talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2) Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin haksız feshine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, masraflara ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiği uyuşmazlık dışıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi halinde taraflar, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 108/1. maddesi uyarınca karşılıklı ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilirler. Davacı tarafça, 14.05.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılırken, davacı şirkete ait çeklerle dava dışı A.. Y.. ve A.. A..'a komisyon ve masraf karşılığı toplam 15.000,00 TL ödeme yapıldığı iddia edilerek, tazmini istenmiş ve kanıt olarak, çek örnekleri ile aynı tarihli taşınmaz satım akdi sunulmuş ve mahkemece bu konuda lehdarlar tanık olarak dinlenmiş ise de, davacının yaptığını ileri sürdüğü masrafların davalı arsa sahiplerinin yararına olup olmadığı, gereksiz bir harcama olup olmadığı, bu komisyon ve masrafların, daha sonra başka yükleniciler ile yapılan sözleşme hazırlığında ve inşaatın başlamasında işe yarayıp yaramadığı, diğer anlatımla bu masraflar yönünden arsa sahiplerinin sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği tartışılmamıştır.Öte yandan, 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde: "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda mahkemece, davacı tarafın çek karşılığı ödemelerinin BK'nın 61/son maddesine göre nedensiz iktisap hükümlerine göre istenebilecek kapsamda olup olmadığının, HMK'nın 297/2. maddesine uygun olarak, gerekçede tarafların beyan ve delilleri kapsamında usulünce değerlendirilip, tartışılması gerekirken, bu konuda gerekçe gösterilmeksizin, genel ifadelerle tazminat talebi adı altında yapılan masrafların istenemeyeceği gerekçesiyle bu istemin de reddi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.