Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 362 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5550 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasında görülen asıl ve birleşen menfi tespit ve tazminat davalarının sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 10.07.2012 gün ve 2514 Esas, 4771 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:- KARAR -Asıl davada davacı vekili, davalı kooperatifin 2006 yılında alınan genel kurul kararı gereğince müvekkili aleyhine icra takibi yaptığını, takibe itiraz edilmediğini ve kesinleştiğini, genel kurul kararının iptali için dava açtığını ve takipteki borçtan sorumlu olmadığını, birleşen davada ise, teslim edilen konutun davalı kooperatif ve yönetim kurulu üyeleri tarafından haberi olmadan, önce davalı ...’a devredildiğini, Burhan’nın da davalı ...'a sattığını ve bu kişi tarafından 140.000,00 TL kredi çekilerek konut üzerinde ipotek tesis edildiğini, bu nedenle konutun değeri olan 100.000,00 TL'nin tahsili için davalılar aleyhine icra takibi yaptığını ve buna itiraz edildiğini, konutta halen kendisinin oturduğunu ve itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, asıl davada borçlu olmadığının tespitine; birleşen davada itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalı kooperatif temsilcisi, davaların reddini istemiş; diğer davalılar ise davaya yanıt vermemiştir.Mahkemece, davacının borcu bulunmadığından asıl davanın kabulüne, davacıya tahsis edilen konutunun satılması nedeniyle konut bedeli olan 82.833,83 TL’den ... dışındaki davalıların sorumlu olduğu gerekçesiyle, birleşen davanın kısmen kabulü ile anılan meblağ üzerinden takibin devamına; davalı ... yönünden açılan davanın ise açılmamış sayılmasına dair verilen karar, asıl davada davalı kooperatif ile birleşen davada davalılar vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 10.07.2012 tarih, 2514 E, 4771 K. sayılı ilamıyla, mükerrer ödeme yapılıp yapılmadığı yönünden araştırma yapılması gerektiği belirtilerek asıl ve birleşen dava bakımından, konut tazminatına ilişkin davada kooperatif yönetim kurulu üyelerine husumet yöneltmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle de birleşen dava bakımından bozulmuştur. Bu kez, asıl ve birleşen davada davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. 1)Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallere uymayan asıl davaya ilişkin tüm, birleşen davaya ilişkin ise, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.2)Kendisine daire verilmemesi sebebiyle kooperatif ve kooperatif yöneticilerinden tazminat isteyen ortak, kooperatiften tazminat alma olanağının bulunmaması halinde yöneticilerden tazminat talep edebilir. Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi yollaması ile TTK'nın 336. maddesi uyarınca, genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlerden dolayı şahsen sorumlu değildir. Aynı maddede beş bent halinde sayılan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent gereğince, gerek Kanun'un gerekse anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasden ya da ihmal sonucu olarak yapmayan yönetim kurulu üyelerine ortak, gerçekleşen zararın tazmini için doğrudan dava açabilir. Kooperatif ortağının, öncelikle kooperatiften konut ya da konut karşılığı tazminat alma olanağı kalmadığının sabit olması halinde, bundan sonra kooperatif yöneticilerine karşı dava açılabilir. Kooperatife karşı böyle bir talep hakkı bulunduğu sürece ortağın zararı henüz gerçekleşmiş olmayacağından, yöneticilere karşı henüz dava açma hakkının doğmayacağı gözetilerek davanın erken açıldığı gerekçesiyle reddi gerekir. Mahkemece, birleşen davada davalı yöneticilerin, asıl davada davalı kooperatif ile birlikte tazminattan sorumlu tutulmalarının doğru olmadığı, ancak birleşen davada davalı yöneticiler hakkındaki davanın erken açıldığı gerekçesiyle reddi gerektiği belirtilerek bozma yapılması gerekirken, Dairemizin 10.07.2012 tarih ve 2514 E, 4771 K. sayılı ilamının 2. sayfasının 2. bendinin 4. paragrafındaki gerekçelerle bozulması, koşulları oluştuğunda davacının davalı yöneticilere dava açma olanağının kaldırılması ve davacının sadece kooperatif tüzel kişiliğine dava hakkı olduğu anlamına geldiğinden doğru olmamış, birleşen dava bakımından karar düzeltme itirazının kabulü ile kararın değişik gerekçe ile bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin, asıl davaya ilişkin tüm, birleşen davaya ilişkin diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile kararın değişik gerekçe ile BOZULMASINA, aşağıda yazılı karar düzeltme harcının temyiz edenden alınmasına, asıl davaya yönelik 218,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.