MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı ... ve .... vekilince duruşmasız diğer davalılar ... vekili ve ..., ... ve ... tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ... ve yöneticileri vekili Av. ... ile davacı vekili Av. ...'nin gelmiş başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Davacı vekili, davalı kooperatifin ortağı olan müvekkiline tahsis edilen dairenin kooperatifin borcu nedeniyle, kooperatifin inşaatlarını yapan davalı şirket tarafından satıldığını, diğer ortaklara tapularının verilmesine rağmen, borcu olmayan müvekkiline tapuları vermeyen yönetim kurulu üyeleri ile dairenin müvekkiline ait olduğunu bildiği halde satışını isteyen davalı şirketin yöneticisinin de zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, satılan daire ve mahrum kalınan kira nedeniyle 140.000,00-TL'nin davalılardan tahsiline veya davalılar adına kayıtlı olan bir dairenin müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı yönetim kurulu üyeleri, ..., ... ve ..., kooperatif yöneticisi olduklarını, davacının dairesinin kooperatifin borcu nedeniyle satıldığını, taşınmazın tapu kaydının devir alınmamasında kusurları bulunmadığını, yönetim yetkisinin genel kurul kararlarına göre kullandıklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.Davalı kooperatif vekili, kooperatif borcu nedeniyle daireleri satılan ortakların durumunun genel kurulda tartışıldığını, yüklenici tarafından açılan davanın kesinleşmesinden sonra durumlarının yeniden görüşüleceğini, daire bedelinden ödenmeyen aidat ve fer'ilerin mahsubu gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı şirket ve ... vekili, davalı şirket ile kooperatif arasındaki eser sözleşmesi uyarınca, eser sahibinin borcunu ödememesi üzerine açılan davada alınan ilamın icrası ile kooperatife ait dairelerin satıldığını, davacı ile hukuki ilişkilerinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin üyesi olan davacıya tahsis ve teslim edilen ancak tapu kaydı kooperatif adına olan taşınmazın kooperatif borcu nedeniyle, davalı şirket tarafından mahkeme ilamı üzerine başlatılan takipte satılması nedeniyle oluşan zarardan davalıların sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve 136.500,00 TL' nin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalıların vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.1- Davalı yüklenici şirket ile yüklenici şirketin temsilcisi ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde; davacı yan, davalı kooperatifin ortağı olup, ortağı olduğu kooperatif ile yüklenici şirket arasında eser sözleşmesi bulunmaktadır. Anılan sözleşme uyarınca, hak edişinin ödenmediğini iddia eden yüklenicinin açtığı dava sonucu, mahkemece alacağın tahsiline karar verilmiştir. Yüklenici tarafından ilamın icrası üzerine, aralarında davacıya da tahsis edilen konutun bulunduğu kooperatif adına tapuda kayıtlı olan bir kısım taşınmazların satışı suretiyle alacak tahsil edilmiş ise de icraya konu mahkeme hükmü Yargıtayca inceleme eksikliği yönünden bozulmuştur. Buraya kadar yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, davacı ile davalı yüklenici ve yüklenicinin temsilcisi arasında hukuki ilişki bulunmadığı gibi, mahkeme ilamının infazı yoluyla kooperatif adına tapuda tescilli olan taşınmazların satılarak ilamın infazı karşısında yüklenici şirket ile temsilcisine yönelik davanın reddi gerekirken gerekçesi gösterilmeksizin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.2- Davalı yönetim kurulu üyelerinin temyiz itirazları yönünden; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 62/3. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludur. Anılan yasanın 98. maddesi hükmüne göre ise, özel yasada açıklık bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanunu'nun anonim şirketlere ilişkin hükümleri uygulanır. Dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK' nun 309 ve 336. maddelerinde yönetim kurulu üyelerinin şirket veya üçüncü kişilere verdikleri zararlar nedeniyle sorumluluk halleri düzenlendiği gibi, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK nun 553. maddesinde de bu sorumluluğun esasları düzenlenmiştir. Ne varki, mahkeme yönetim kurulu üyelerinin hangi kusurları nedeniyle kooperatif ile birlikte sorumlu tutulduklarına ilişkin gerekçe oluşturulmamıştır. Bu itibarla, davalı yönetim kurulu üyelerinin durumları anılan yasa maddeleri uyarınca değerlendirilerek oluşan davacı zararlarından dolayı sorumluluklarının bulup bulunmadığının somut olayın özelliklerine göre tartışılarak bir karar verilmesi gerekirken hiç bir gerekçe gösterilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir. 3- Davalı kooperatif vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde ise, davacı vekili dava dilekçesindeki isteminde, kooperatifin borcu nedeniyle, kendisine tahsis edilen taşınmazının satılarak zarara uğradığını belirterek tazminat isteminde bulunmuştur. Kooperatif tarafından, davacıya tahsis edilen konuta benzer bir konutun verilebileceği de savunulmamıştır. Öte yandan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının aidat borcunun bulunduğunun savunulmaması nedeniyle tahsis edilen dairenin rayiç değerinin hüküm altına alınması gerektiğini belirtilmiş, mahkemece de bu doğrultuda karar verilmiştir. Ancak, davalı kooperatif vekilinin 23.05.2012 tarihli cevap dilekçesi ve sonraki beyanlarında, davacı ortağın ödenmemiş aidat borcunun bulunduğunu ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacıya verilmesi gereken tazminatın, kooperatifin defter, genel kurul kararları ve kayıtları ile davacının ödeme belgelerinin konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla incelenerek bir sonuca varılmalıdır. Bir yapı kooperatifinin ana amacı ortakların akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeleri karşılığında anasözleşmeye uygun, konut ya da işyeri teslim etmektir. Çeşitli nedenlerle konut ya da işyeri tahsisi imkansızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Normal ödemesini yapıp konut sahibi olan üyelerle eşit miktarda ödemesi bulunduğu tespit edilen, diğer anlatımla eksik ödemesi bulunmadığı belirlenen, ancak kendisine konut tahsis ve teslimi yapılamayan ortağın ödemesi eksik olmayan diğer üyelere verilen emsal bir konutun dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebileceğinin, hiç ödemesi yok ise konut karşılığı tazminat isteminin reddi gerektiğinin kabulü gerekir. Eksik ödemesi olan bir üyenin konut karşılığı tazminat alacağının hesaplanma şekli dairemizin yerleşik uygulamalarında aşağıdaki gibi formüle edilmiştir:a-Önce ortaklara tahsis edilen konutun dava değeri itibariyle rayiç değeri hesaplanmalıdır.b-Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar ( toptan eşya fiyat endeksi " TEFE" artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak güncel değeri bulunmalıdır.c-Bundan sonra yukarıda (a) maddesinde bulunan değerden (b) maddesinde bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettikleri ortaya çıkarılmalıdır. d-Bunu takiben eksik ödeme yapan davacı ortağın ödentileri (b) maddesindeki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı güncelleştirilmelidir. e- Bu hesaplamalardan sonra normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın yukarıda (b) maddesinde bulunan ödemelerinin güncel değerinin karşılığı yine yukarıda (c) maddesinde bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre davacının (d) maddesinde eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yararlanması gerektiği orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak (d) maddesinde bulunan miktar (c) maddesinde bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan rakamın (b) maddesinde bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktarın (d) maddesinde bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar davacı ortağın davalı kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar tutarıdır. O halde mahkemece, davalı kooperatifin iddialarının anlatılan şekilde, oluşturulacak bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla irdelenerek davacının tazminat istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıdaki bentlerda açıklanan nedenlerle davalıların vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı şirket ve ... yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar ..., ... ve ... yararına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı kooperatif yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı S.S. Hayırlı Dostlar Konut Yapı Kooperatifi yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...ne verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.