MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Davacının doğrudan iflas talebi üzerine yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde müdahil ... vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin borca batık hale geldiğini, mahkemeden iflas kararı alınması yönünde ortaklar kurulu kararı aldıklarını ileri sürerek, TTK’nın 546. maddesi yollaması ile aynı Yasa’nın 324. maddesi uyarınca müvekkilinin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davaya müdahale eden ... vekili, davacının aktiflerinin muvazaalı bir şekilde devredildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre, davacı şirketin borca batık olduğu gerekçesiyle, İİK'nın 179. maddesi gereğince iflasına karar verilmiştir. Kararı, müdahil ... vekili temyiz etmiştir. TTK’nın 324/2. maddesi, “…Şirketin aktifleri, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediği takdirde idare meclisi durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur. Mahkeme bu takdirde şirketin iflasına hükmeder. …” hükmünü içermektedir. Davacı şirket ortaklar kurulunun aldığı karar doğrultusunda, davacı şirketin iflasına karar verilmesi istemiyle bu dava açılmıştır. Yargıtay 19. HD.'nin 15.12.2005 tarih ve 10416 E, 12557 K sayılı ilamında da açıklandığı üzere; İİK'nın 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Borca batıklığın tespiti için TTK'nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. Mahkemece davacı şirketin borca batık durumda olduğu kabul edilmişse de bu konudaki inceleme yeterli değildir. Zira TTK'nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerini belirlemek ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder.Mahkemece rapora hükme esas alınan bilirkişi dava dosyası üzerinde inceleme yapmış olup, şirket öz varlığı tespit edildikten sonra, şirket öz varlığının borçları karşılamayacağı görüşüne yer verilmiştir. Bu durumda, mahkemece, raporu düzenleyen bilirkişiden veya yeni bir bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden davacı şirketin borç miktarı, giderleri, üçüncü şahıslardan olan alacakları ve mevcut malvarlığı yönüyle mahallinde inceleme yaptırılarak, davacı şirketin aktif ve pasifini tereddüde yer vermeyecek şekilde belirleyen; gerekçeli ve denetime elverişli bir ek rapor veya yeni bir rapor alındıktan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, şirketin öz varlığının tespiti ile yetinip, borca batık olduğu yönünde görüş bildiren bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, bilirkişi raporunun imzasız olduğu hususunun da gözden kaçırılması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, müdahil ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu müdahil yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.