Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3510 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3929 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki kayıt kabul davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, davalının müvekkiline olan borcunu ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalının haksız olarak itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının takibe itirazının iptalini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davalı şirketin iflasına karar verildiğinden dava, kayıt kabul davasına dönüşmüştür.Davalı vekili, davalı hakkında açılan iflas erteleme davasında verilen tedbir kararlarına istinaden davalı aleyhine yapılan icra takiplerinin durduğunu, takibe konu borcun aslına itirazları olmadığını, ancak talep edilen faizinin fahiş olduğunu ve takipten önce temerrüde düşürülmeyen davalıdan faiz istenmesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; takibe dayanak olan fatura bedelini 15 gün içerisinde ödemeyerek temerrüde düşen davalının iflas tarihine kadar işlemiş 16.643,78 TL faiz borcu yönünden davanın kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 02.03.2011 tarih ve 2010/14918 Esas, 2011/2769 Karar sayılı ilamı ile; davacının temyiz itirazlarının reddi ile, bilirkişi raporuna göre taraflar arasındaki hukuki ilişkinin kurulduğu tarihte ve daha sonraki döneme ilişkin faiz oranlarını gösterir iki ayrı düzenlemeden bahsedildiğine göre bu hususun değerlendirme dışı bırakılmasının doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamı ve benimsenen ek bilirkişi raporuna göre; davacının 6183 sayılı yasaya tabi olarak kurulduğu gerekçesiyle, 13.303,05 TL'nin müflis davalının iflas masasına kayıt ve kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 04.05.2012 tarih ve 2012/1341 Esas, 2012/3357 Karar sayılı ilamıyla, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin atıfta bulunduğu belgelendirme talimatlarının 23/6. maddesine göre davacının alacağının 25.03.2004 tarihinde muaccel olduğu hususu gözardı edilerek, temerrüt tarihi ile takip tarihi arasındaki dönem için işlemiş faize hükmedilmemiş olmasının doğru görülmediği belirtilerek bozulmuştur.Bu kez davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Dairemizin 30.04.2013 tarih ve 2012/5260 Esas, 2013/2795 Karar sayılı ilamıyla, bozma kararına uyulmakla, kararın lehine bozulduğu taraf için usulü kazanılmış hak doğacağı, mahkemece, uyulmasına karar verilen Yargıtay 19. Hukuk Dairesi ilamının gereklerinin yerine getirilmediği, bozma ilamında, davacı tarafından 09.10.2008 tarihinde ibraz edilen TSE belgelendirme talimatında faiz oranına ilişkin hüküm bulunmamasına rağmen sonradan ibraz edilen belgelendirme talimatında faiz oranının yazılı olmasının nedenleri tartışılarak, temerrüt faizi uygulanıp uygulanmayacağı ve uygulanacaksa oranının belirlenmesi gerektiği belirtilerek ilk kararın bozulduğu, mahkemece, faiz uygulanması gerektiği sonucuna varılmış ise de nedenlerinin kararda gösterilmediği, bu durumda, davacı tarafça ibraz edilen ve sözleşmenin atıfta bulunduğu TSE Belgelendirme Talimatlarından hangisinin sözleşme tarihinde yürürlükte olduğu, davacı yanca ibraz edilen belgeler arasında neden farklılık bulunduğu, davacı tarafça bozma sonrası mahkemeye ibraz edilen ve sözleşme tarihinde yürürlükte olduğu bildirilen talimat ile yukarıda anılan talimat arasındaki uygulanacak temerrüt faizi oranına ilişkin farklılıkların nedenleri, sözleşme tarihinde yürürlükte olduğu belirtilen talimatın bu tarihten önce yayınlanmak veya başka bir suretle resmiyet kazanıp kazanmadığı üzerinde durularak öncelikle faiz uygulanıp uygulanmayacağı ve uygulanacaksa oranın tespitinin gerektiği, sözleşmenin atıfta bulunduğu belgelendirme talimatına göre faiz kararlaştırıldığının anlaşılması halinde ise, davacının alacağının 25.03.2004 tarihinde muaccel olduğu hususu gözetilerek, temerrüt tarihi ile takip tarihi arasındaki dönem için işlemiş faize hükmedilmesi gerektiği belirtilerek karar düzeltme itirazının kabulü ile hükmün açıklanan değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; dosyada tarihsiz ancak davacı tarafından 09.10.2008 tarihinde ibraz edilen belgelendirme talimatı ile, 15.11.2004 tarihli belgelendirme talimatı mevcut olup, çekişmenin gecikme faizi yönünden 2004 tarihli belgelendirme talimatında yer alan 23.6 maddenin, diğer belgelendirme talimatında bulunmadığına ve somut olaya uygulanacak belgelendirme talimatının tespitine ilişkin olduğu, sözleşme tarihinde ve alacağın muaccel olduğu tarihte, tarihsiz ancak 09.10.2008 tarihinde ibraz edilen TSE Belgelendirme Talimatının yürürlükte olduğu kabul edilse dahi mevcut belgelendirme talimatının 41. maddesinde, '' ...Talimatın 16 Kasım 1987 tarihinde yürürlüğe gireceği... Bu talimatın yürürlüğe girmesiyle daha önce uygulamada bulunan ... Talimatların yürürlükten kaldırıldığı'' hüküm altına alınmış olup, aynı talimatın 40. maddesinde, ''Enstitü bu talimatı her zaman değiştirmek hakkına sahiptir, ancak değişiklikten önceki kazanılmış haklar sözleşmenin bitimi tarihine kadar geçerlidir. Uzatmalar yeni talimat ve sözleşme hükümlerine uyularak yapılır...'' hükmünün yer aldığı, yanlar arasındaki 04.07.2002 tarihli sözleşmenin 1 yıl süreli olarak bağıtlandığı ve sözleşmenin 3. maddesinde, "...tarafların feshe dair bir talepleri olmadığı takdirde sözleşmenin her defasında 1 yıl daha kendiliğinden uzatılmış sayılacağı" da hüküm altına alınmış olup o halde TSE Belgelendirme Talimatının 40. maddesindeki uzatmaların, yeni talimat ve sözleşme hükümlerine uyularak yapılacağı hükmü uyarınca yanlar arasında uzatılmış sözleşmede bu kez dosyaya ibraz edilen 15.11.2004 tarihli TSE Belgelendirme Talimatının uygulanmasının gerekli ve zorunlu olduğu, bu talimatın 41. maddesi uyarınca, talimatın Yönetim Kurulu'nun .... sayılı kararıyla 16.11.1987 tarihinde yürürlüğe girdiği ve 23.6. maddenin 18.02.1997 tarih ve XIII/11-193 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla talimata eklendiğinin anlaşıldığı, 15.11.2004 tarihli Belgelendirme Talimatının 23.6. maddesinde ise, ''... Gecikme faizi borcun muaccel olduğu tarihten itibaren hesaplanır. Faiz nispeti alacaklarını 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre tahsil eden kurumlar için tespit edilen ve aynı Kanun'un 51. maddesine göre kararname ile belirlenen faiz nispetidir.'' hükmünün düzenlenmiş olduğu, bu durumda belgelendirme talimatlarının her iki yan vekilinin duruşmada zaptına geçen beyanlarına göre sözleşme yapılan taraflara ayrıca ve açıkça tebliğ edilme zorunluluğunun bulunmadığı, sözleşmelerde belgelendirme talimatına uyulmasının zorunlu tutulduğu, somut olayda tartışılan tarihsiz ve 16.11.1987 tarihinde yürürlüğe giren belgelendirme talimatının 23.6 maddesinin 18.02.1997 tarih ve XIII/11-193 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla eklendiği talimatın 40. maddesi uyarınca Enstitünün talimatı her zaman değiştirmek yetkisine sahip olduğu, artık somut olayda faize ilişkin 23.6 maddenin uygulanması gerektiği, belgelendirme talimatının atıf yaptığı 6183 sayılı Yasa uyarınca kurumlar için tespit edilen ve 51. maddeye göre kararname ile belirlenen faiz nispetleri doğrultusunda temerrüt tarihi 25.03.2004 tarihi ile takip tarihi 07.10.2004 tarihleri arasında uygulanması gereken %48 faiz oranının nazara alınarak davacının iflas tarihi itibariyle 17.548,27 TL faiz alacağının bulunduğunun belirlendiği gerekçesiyle, bu alacağın iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.