Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 349 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 5966 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalı - yüklenici ... ile dava dışı arsa sahipleri... ve... arasında ...İli, ... İlçesi,... Mahallesi, ... Sokağı, ... Pafta,... Ada (...+... parsellerin birleşmesiyle oluşan) ... Parselde kayıtlı arsa üzerinde inşa edilecek bina için, "kat karşılığı inşaat sözleşmesi" imzalandığını, daha sonra davalı tarafından, anılan arsa üzerinde yükselen binada, yükleniciye (kendisine) düşecek 5 ve 8 no'lu bağımsız bölümlerin, müvekkili davacı ...'a satıldığını, ancak (Eski ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi) ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2006/171 E., 2010/746 K. sayılı ilamıyla arsa sahipleri ve yüklenici arasında akdedilen ve yukarıda anılan ... 5. Noterliği'nin 13 Mayıs 2004, 25151 sayılı "Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi'nin feshedildiğini, söz konusu davanın davalılarından biri olan müvekkilinin, davalıdan almış olduğu... Mahallesi, ... Ada, ... parselde kayıtlı zemin kat 5 ve aynı parselde kayıtlı 1. Normal kat 8 bağımsız bölüm numaralı taşınmazlarının tapu kayıtlarının iptal edildiğini ve tapuların arsa sahibine geri gittiğini ileri sürerek, müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararın faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı, cevapta bulunmamıştır.Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı yükleniciden dava konusu taşınmaz üzerindeki 5 ve 8 no'lu bağımsız bölümleri satın aldığı, ancak tapu kayıtlarının iptal edilerek arsa sahiplerine iade edildiğinden bahisle ödediği satış bedellerinin faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiği, satışa konu olan bağımsız bölüm sayısının birden fazla olduğu, davacının 6502 sayılı Kanun'un 3/K ve L maddeleri gereğince tüketici sıfatına haiz olmadığı, dava konusu işlemin tüketici işlemi olmadığı, davalının ticari ve mesleki faaliyetine ilişkin olarak sözleşmenin düzenlendiği, tasarruf yapmak ve geleceğini garanti altına almak amacıyla yapılan işlemin tüketici işlemi sayılmayacağı, davacının kullanım amacı dışında tasarruf etme ve gelir amacıyla birden fazla daireye hak kazanmak üzere söz konusu sözleşmeyi imzaladığı, bu nedenle davacının tüketici sıfatına haiz olmadığı, dava konusu işlemin tüketici işlemi olmadığı gerekçesiyle, 6502 sayılı Kanun'un 3/K, L 73 ve geçici 1. maddeleri ile HMK'nın 1 ve 114/c maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilmiştir.Kararı, davacı vekili ve davalı temyiz etmiştir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Yasa'nın 3/l-L bendi uyarınca tüketici işlemi kapsamına eser sözleşmeleri de alınmıştır. Somut olayda olduğu gibi bağımsız bölüm alacak olan davacının yatırım ve tasarruf amacıyla hareket ettiğinden söz edilemeyeceği, amacının salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme olduğu, bu nedenle anılan Yasa'nın 3/k maddesindeki "tüketici" tanımına uyduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece, somut uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa kapsamında olduğu gözetilip, uyuşmazlığın esasına girilerek, tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevi kapsamında kaldığının kabulü doğru olmamıştır.Açıklanan nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.