MAHKEMESİ : Gaziantep 5. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/09/2013NUMARASI : 2013/376-2013/517Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacılar vekili, davalının başlattığı icra takibinin dayanağı olan bononun, gerçek bir borç ilişkisi için olmayıp, sırf müvekkillerinin ilama dayalı alacaklarının tahsilini engellemek maksadıyla düzenlenmiş olmasına rağmen, bedeli paylaşıma konu taşınmazın satışı sonrası düzenlenen sıra cetvelinde davalıya 1. sırada pay ayrıldığını ileri sürerek, sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın iptali ile bu payın müvekkillerinin alacaklı olduğu icra dosyasına ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin takip borçlusundan taşınmaz satın aldığını ve bedelini ödediğini, ancak taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir kararı bulunması nedeniyle tapuda devrin gerçekleştirilemediğini, bunun üzerine taşınmaz için ödenen bedelin teminatını teşkil etmek üzere söz konusu bononun tanzim edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 08.03.2013 tarih ve 366 E,1395 K. sayılı ilamıyla, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün alacağına itiraz edilen alacaklıya düştüğü, alacaklının alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyid eden usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığı, senetlerin ancak tarafları ve onların cüz'i ve külli haleflerine karşı ileri sürüleceğinden, davacı üçüncü kişi bakımdan bir ispat vasıtası olamayacağı, öte yandan alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafatı bulunmadığı sürece tanık dinlenemeyeceği ve tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulamayacağı, somut olayda, ispat yükü kendisinde olan davalının, alacağının gerçek bir borç ilişkisine dayandığını yukarıda açıklandığı şekliyle ispat edememiş olması ve özellikle davacı takibinin dayanağı olan ilamın dava tarihinin 31.06.2006 tarihi olması, davalının takibine dayanak teşkil eden bononun ise 20.03.2008 tarihinde düzenlenmiş olmasına göre, davalının takibine dayanak olarak gösterdiği bononun muvazaalı olarak düzenlendiğinin kabulü gerektiği,mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle reddinin doğru olmadığı belirtilerek, bozulmuştur.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, sıra cetveline konu davalının takibine dayanak olarak gösterdiği bononun muvazaalı olarak düzenlendiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Gaziantep 3.İcra Müdürlüğü'nün 2009/5171 Esas sayılı dosyasındaki 20.09.2011 tarihli sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın iptali ile, bu paya ilişkin miktarın davacının alacaklı olduğu Gaziantep 8. İcra Müdürlüğü'nün 2010/9243 Esas sayılı dosyasına gönderilerek ödenmesine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.2-Sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi (İİK. m.17/I) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir.Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında ise, kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır. Mahkemece eda hükmü kurulmuş ise de hüküm fıkrasının 1. bendinde, "davalıya ayrılan payın iptali ile, bu paya ilişkin miktarın davacının alacaklı olduğu Gaziantep 8.İcra Müdürlüğü'nün 2010/9243 Esas sayılı dosyasına gönderilerek ödenmesine" ibareleri anılan hükme uymadığı gibi infazda tereddüt uyandıracak nitelikte ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın "HÜKÜM" bölümünün 1. bendindeki " 20.09.2011 tarihli sıra cetvelinde" ibaresinden sonra gelen kısmın hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine, "davalıya ayrılan payın hüküm fıkrasının 3. bendinde hükmedilen vekalet ücreti ile 4. bendinde yer alan yargılama giderleri de dahil olmak üzere davacının alacaklı olduğu Gaziantep 8. İcra Müdürlüğü'nün 2010/9243 E. sayılı dosyasına tahsisine, artan kısım bulunması halinde davalıya verilmesine" ibaresinin yazılması sureti ile hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.