Taraflar arasındaki asıl ve birleşen sıra cetveline itiraz davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı .... A.Ş. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacı vekilince görevsiz .... İcra Hukuk Mahkemesi'ne sunulan dava dilekçesi ile, borçluya ait ..... plakalı aracın satışından sonra satış bedelinin paylaşımı için düzenlenen 06.04.2005 tarihli sıra cetvelinde, kendisine pay ayrılan davalılardan Z.. A..'ın alacağının muvazaalı olduğunu, ....A.Ş.'nin de belirtilen miktar kadar alacağının bulunmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir.Asıl davada davalılar, davaya cevap vermemiştir.Görevsiz .... Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin reddine dair verilen karar, şikayetçi vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay.... Dairesi'nin .... tarih ve .... E., .... K. sayılı ilamı ile; davacı alacaklının, davalı Z.. A..'ın alacağının muvazaalı olduğunu, .... alacağının ise belirtilen miktar kadar olmadığını ileri sürerek sıra cetveline itiraz ettiği, İİK'nın 142/1. maddesine göre sıra cetvelinde alacaklının alacağının esas veya miktarına itiraz edilmesi halinde genel mahkemelerin görevli olduğu, icra mahkemesince görev yönü düşünülmeden işin esasına girilerek karar verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.Bozma ilamından sonra açılarak birleşen davada davacı vekili, 06.04.2005 tarihli sıra cetveli düzenlenirken rehin hakkı nedeniyle kendisine satış bedelinden pay ayrılan davalı ...nın alacağının fazla hesaplandığını, ayrıca bu davalının borçluyu temerrüde düşürüp geçerli bir takip talebinde bulunmadığını, bu nedenle davalının geçerli bir alacağı dahi bulunmadığını ileri sürerek, davalının alacağının bulunmadığının tespitine, davalıya fazla ödenen 7.394,15 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine ve satış bedelinin tümünün 1. sırada haciz sahibi olan müvekkiline ödenmesi yönünde işlem yapılmak üzere sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, müvekkili bankanın alacağının rehinli alacak olduğunu ve öncelikli olduğunu, alacağın miktarının doğru hesaplandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.İcra Mahkemesince bozma kararına uyularak görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği Mahkemece, asıl davada, davalılara sıra cetvelinde pay ayrılmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı; birleşen davada, davanın yedi günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin ....tarih ve .... E., .... K. sayılı ilamı ile, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile davacı alacaklının sıra cetvelinde yer alan .... A.Ş’nin belirtilen miktar kadar alacağı bulunmadığını ileri sürerek sıra cetveline itiraz ettiği, gerek dava dilekçesi kapsamından, gerekse Yargıtay .... Dairesi'nin ... tarih ve .... E., ....K. sayılı bozma ilamından, davacının....ı hakkında da bir talebi olduğunun anlaşıldığı, aynı davada....'na tebligat yapılmak suretiyle yargılamaya devam edilmesi mümkün iken, ayrı açılan ve birleştirilen dava ile bu bankanın taraf gösterilmesinin sonuca etkili olmadığı, mahkemece,.... hakkında süresi içinde dava açıldığı kabul edilerek esas hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Mahkmece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davalı.....'nın satılan mahcuz mal üzerindeki rehinli alacağının 18.067,50 TL olduğu, buna göre, 23.092,17 TL ödeme yapılan davalı bankaya 5.024,67 TL fazladan ödeme yapıldığı, davacının haczinin birinci sırada olmasından dolayı fazladan yapılan bu tahsilatın sıra hükümleri nazara alınarak davacıya ödenmesi gerektiği belirtilerek, asıl davada, davanın reddine ilişkin önceki hüküm fıkrasının Yargıtay bozma ilamı dışında kalıp kesinleşmesi nedeniyle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına; birleşen davada, davanın kısmen kabulü ile davalı .....nın fazladan tahsil ettiği 5.024,67 TL'nin davacı tarafa ödenmesi yönünde işlem tesis edilmek üzere derece kararının iptaline dair verilen kararın, bu kez birleşen davada davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin....tarih ve .... E., .....K. sayılı ilamıyla, mahkemece son bozma ilamına uyulmasından sonra, bilirkişi kurulundan, davalı alacağının hesaplanması için rapor alınmadığı, davalının son bozma öncesi alınan rapora itirazı üzerine, bilirkişi kurulunca davalının itirazı kısmen değerlendirilerek davalı ....A.Ş'ye fazla ödendiği tespit edilen miktarın, asıl rapora göre daha az olarak hesaplandığı, mahkemece, işin çözümünde teknik veya özel bilginin gerekliliği sonucuna varılması ve davalı vekilinin itirazı üzerine gerek görülüp bilirkişi ek raporu alınması yoluna gidildikten sonra, ek rapora neden itibar edilmediği tartışılıp değerlendirilmeden ve gerekçesi açıklanmadan, ek raporla çelişen ilk rapor benimsenerek, bu raporun hükme dayanak yapılmasının doğru olmadığı, bu nedenle, konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan, belirtilen bilgiler ışığında, davalının rehin sözleşmesi kapsamı dışında, borçlunun başka bir araç için kullandığı kredinin iki taksidinin de kredi sözleşmesinin 19. maddesi uyarınca borç miktarı tespitinde dikkate alınması gerektiğine yönelik itirazını da karşılayan, asıl ve ek rapor arasındaki çelişkiyi gideren açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli yeni bir rapor alınıp oluşacak uygun sonuca göre bir hüküm kurulması gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, asıl davada davalılar Z.. A.. ve .... A.Ş hakkında verilen davanın reddine ilişkin kararın bozma ilamı dışında kalıp kesinleşmesi sebebiyle asıl davada yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına; birleşen davada, davanın kısmen kabulü ile derece kararının satıştan elde edilen paradan ....'nın rehinli alacağına nazaran fazladan tahsil ettiği 2.945,00 TL'nin, davacının haczinin birinci sırada olduğu ve fazladan yapılan tahsilatın hacizde sıra hükümleri nazara alınarak ve fazladan tahsil edilen paranın davacı tarafa ödenmesi yönünde işlem tesis edilmek üzere iptaline karar verilmiştir. Kararı, birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Birleşen dava, sıra cetvelinde davalı alacağının miktarına ilişkindir. Sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne (İİK'nın 17. madde hükmüne kıyasen) talimat vermesi gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir.Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında ise, davanın kabulü halinde kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi, sıranın değiştirilmesine ya da iptaline ya da sıra cetvelinin iptaline karar verilmemesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır.Bu durumda mahkemece, anılan ilkeye uygun olarak şikayet olunana ödeme yapılmış olduğu da gözetilerek, eda hükmü kurulması gerekirken, sıra cetveline şikayette kurulacak hüküm şekline uygun olacak şekilde derece kararının iptaline karar verilmesi doğru olmamış, gerekçeli karar başlığında asıl dava tarihi 21.04.2005 olmasına rağmen 22.05.2007 olarak yazılması ve birleşen dava tarihine yer verilmemesi hatalı olmuş ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesi kısmen değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlık yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması, gerekçeli karar başlığında asıl ve birleşen dava tarihinin düzeltilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün gerekçesi kısmen değiştirilerek ve HÜKÜM fıkrasının 1. bendi çıkarılarak yerine 1. bent olarak, "Davanın kısmen kabulü ile.... Müdürlüğü'nün .... E. sayılı dosyasından davalı....ı'nın rehinli alacağı nedeniyle fazla ödendiği anlaşılan 2.945,00 TL ile hüküm fıkrasının 7. bendindeki yargılama giderleri ve 9. bendindeki vekâlet ücreti ile birlikte davacıya tahsis ve tahsiline" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, gerekçeli karar başlığında asıl dava tarihinin 21.04.2005 olarak düzeltilmesine, birleşen dava tarihi olarak 10.11.2008 yazılmasına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.