Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 342 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2905 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ile tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 06.10.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde müvekkili yükleniciye isabet eden 6 adet bağımsız bölümün kademeli devrinin öngörüldüğünü, inşaatın sözleşmede kararlaştırılan süreden önce bitirildiğini, ancak davalıların tapu devirlerini yapmadıklarını, buna bağlı olarak müvekkilinin maddi yetersizlikler nedeniyle genel iskânı alamadığını, davalıların Eylül 2009 tarihinde kendilerine düşen daireleri teslim aldıklarını, tapu devirlerinin zamanında yapılmaması nedeniyle müvekkilinin maddi zarara uğradığını ileri sürerek, 1, 2, 3, 4, 5, ve 6 no'lu bağımsız bölümlerin davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tescilini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL maddi zararın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, müvekkillerinin kendilerine düşen bağımsız bölümleri Eylül 2009 tarihinde teslim aldıklarını, 5 no'lu bağımsız bölüm hariç diğer bağımsız bölümlerin tapularını devretmeye hazır olduklarını dava açılmadan önce davacıya bildirdiklerini, yine diğer bağımsız bölümler ile ilgili her türlü tasarrufta bulunmak üzere davacıya yetki verildiğini, binadaki eksik ve ayıplı işler ile kira bedeli alacakları için bir başka mahkemede dava açtıklarını, 5 no'lu bağımsız bölümün de bu alacaklarının teminatı olarak tutulmak istendiğini, davacının hakkı olmasına rağmen bunca yıl tapu devri için herhangi bir ihtar göndermediğini, kendisine düşen bağımsız bölümleri de Aralık 2009 tarihinden beri kullandığını ve kiraya verdiğini, tapuların devredilmemesi nedeniyle herhangi bir zararı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalı arsa sahipleri tarafından davacı yüklenici aleyhine .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/67 E. sayılı dosyasında eksik ve ayıplı işler ile kira bedeli alacaklarının tahsili amacıyla açılan dava sonucunda 94.000,00 TL kira kaybı ve 14.500,00 TL eksik ve ayıplı iş bedelinin yükleniciden tahsiline karar verildiği, anılan kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde kademeli devir öngörüldüğü ve son dairenin tapu devrinin genel iskân alınması koşuluna bağlı bulunduğu, genel iskânın binadaki eksik ve ayıplı işler nedeniyle alınamadığının .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/67 E sayılı dosyasında yapılan yargılamada tespit edildiği, davalı arsa sahiplerinin 1, 2, 3, 4 ve 6 no'lu bağımsız bölümlerin tapu devrini yapmaya hazır olduklarını bildirdikleri, 5 no'lu dairenin ise genel iskân alınması ve .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/67 E. dosyasında hükme bağlanan alacağın tahsili imkânının sağlanması amacıyla davalı arsa sahiplerinde bırakılması gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile 1,2,3,4, ve 6 no'lu bağımsız bölümlerin tapu kaydının iptali ile davacı şirket adına tesciline, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dosya arasında bulunan .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 16.10.2012 tarih ve 2011/67 E, 2012/435 K. sayılı ilamında, tespit edilen eksik ve ayıplı işlerin iskân belgesi alınmasına engel olmadığının belirtilmesi karşısında, mahkemenin, genel iskânın binadaki eksik ve ayıplı işler nedeniyle alınamadığı yolundaki gerekçesi dosya kapsamına uygun olmamış ise de, sonuca etkisi bulunmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Bu açıklamalara, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Davacı vekilinin tazminat istemine ilişkin temyiz itirazları yönünden;a)Anayasa'nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. HMK'nın 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK'nın 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Açıklanmaya çalışıldığı üzere, mahkemece, tarafların tüm delillerinin açıkça değerlendirilerek davanın hangi gerekçeyle reddedildiğinin karara yansıtılması gerekirken, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen Hukuk Devleti ilkesini, HMK'nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlâl edecektir.YHGK'nın 07.12.2011 tarih 15-708 E, 737 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere; gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re'sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usûl Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK'na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (A.g.e., s. 472).Somut olayda, davacı vekili, dava konusu edilen bağımsız bölümlerin ilk olarak 06.10.2007 tarihinde, ikinci olarak 18.09.2009 tarihinde tapu devirlerinin verilmemesi nedeniyle kazanç kaybına uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL'nin tahsilini istemiş olup, mahkemece bu istem ile ilgili herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadığı gibi, hükmün gerekçesinde de bu hususta tartışma ve değerlendirme yapılmadığı halde, bu istemi de içeren şekilde fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, davacı vekilinin tazminat istemi yönünden, inceleme ve araştırma yapılarak denetime elverişli gerekçe içerir şekilde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.b-Bozma nedenine göre davacı vekilinin tazminat istemine ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.3-Davalılar vekilinin, temyiz itirazlarına gelince;Davalılar vekilince, Antalya 11. Noterliği'nin 18.11.2011 tarih 29272 yevmiye no'lu ihtarı ile, bir adet dubleks hariç diğer bağımsız bölümlerin tapularını devretmeye hazır olduklarını davacı tarafa bildirdikleri, .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/67 E. sayılı davasında yargılama aşamasında, bu ihtarnameyi ekleyerek sundukları 24.11.2011 havale tarihli beyan dilekçelerinde de aynı hususu belirttikleri, yine .... Noterliği'nce düzenlenen 09.12.2011 tarih 36407 yevmiye no'lu vekaletname ile tapularını devretmeye hazır oldukları bağımsız bölümlerin satışı hususunda davacı tarafa yetki verdikleri savunulmuş olup, .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/67 E. sayılı davasında sunulan 24.11.2011 havale tarihli dilekçenin, davacı vekiline 08.12.2011 tarihli duruşmada tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, tapusunun iptali ile tesciline karar verilen daireler yönünden, davalıların özetlenen savunma ve delilleri tartışılıp değerlendirilerek, davalıların dava açılmasına sebebiyet verip vermedikleri belirlenip, tapu iptal ve tescile yönelik istemle ilgili yargılama giderlerine buna göre hükmedilmesi gerekirken, bu inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın davalıların yargılama giderlerinden sorumlu tutulması bozmayı gerektirmiştir. 4-Kabule göre, davacı tarafça, dava değeri 220.000,00 TL gösterilerek, 6 adet bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescili ve 100.000,00 TL tazminatın tahsili istenilmiş olup, mahkemece harcı yatırılan dava değerinin 100.000,00 TL'sinin tazminata ilişkin olduğu gözardı edilerek, dava değerinin tamamı üzerinden oranlama yapılmak suretiyle harç ve vekalet ücreti hesaplanması da isabetsiz olmuştur. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, (2b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.