MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 30.06.2007 tarihinde imzalanan "Sistem Kullanım Anlaşması"nın 30.06.2010 tarihinde revize edildiğini, bunun yanında 23.06.2008 tarihli "Bağlantı Anlaşması"da bulunduğunu, davalı şirketin müvekkiline 29.04.2013 tarihli faturaya konu 2012 Eylül dönemi sistem kullanım cezası açıklaması ile 10.053,97 TL bedelli ceza faturası gönderdiğini, davalıya ihtarname ile fatura bedelinin kabul edilmediği bildirilerek fatura aslının iade edildiğini, davalının da cevabi ihtarname ile fatura aslını müvekkiline iade ettiğini, 2012 yılına ait bir cezanın 2013 tarihli faturaya konu edilmesi nedeniyle zamanaşımına uğradığını, fatura ve muhteviyat çizelgesinde belirtilen ihlâlin aylık periyotlar dikkate alındığında gerçekleşmediğini, ihlâlin ne şekilde tespit edildiğinin belirsiz olduğunu ve bu konuda kendilerine bir belge tebliğ edilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca herhangi bir ihlâl sebebiyle cezai şart uygulanabilmesi için kullanıcıya yazılı bir uyarıda bulunulması ve bu uyarıda ihlâlin ortadan kaldırılması için kullanıcıya makul bir süre tanınmasının zorunlu olduğunu, bu hususun yerine getirilmemesi nedeniyle ceza faturasının esas ve usule aykırı olduğunu, bunun yanında ceza miktarının da fahiş olduğunu ileri sürerek, davaya konu faturadan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, borçlu olduğu kanaatine varılır ise fahiş ceza faturasının tenkisini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre oluşan ihlâl nedeniyle yapılan hesaplamanın mevzuata uygun olduğunu, Sistem Kullanım Anlaşması'nın 10. maddesinde düzenlenen bazı ihlâllerin süreklilik arzeden ve dolayısıyla düzeltilebilecek ihlâller olmadığını, gerçekleştiği anda sona eren ihlâller olduğundan somut olay yönünden önceden uyarı yapılmasının sonuca etkili olmadığını, sözleşme nedeniyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmediğini, sayaç okumaları için herhangi bir “sayaç okuma tutanağı” düzenlenmesine mevzuat ve uygulamalar dikkate alındığından gerek olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı şirket tarafından sözleşmede düzenlenen ihlâlin gerçekleştiği saptanmış ise de; gerek enerji mevzuatında yapılan değişiklikler gözetilerek davacıya işletmesinde gerekli teknik değişiklikleri yapması için uygulama öncesi bir süre verilmesinin teknik bir gereklilik olması, gerekse de akdedilen Bağlantı Anlaşması'nın 16. maddesi ve Sistem Kullanım Anlaşması'nın 10. maddesi uyarınca ihlâl halinde ceza uygulanabilmesi için davalı tarafça uyarı yapılması ve ihlâlin ortadan kaldırılması için süre verilmesinin ön şart olduğu, ancak davalının davacıya herhangi bir uyarıda bulunmadığı ve süre vermediği, dolayısıyla ceza faturası düzenlenmesi için gerekli ön şartın yerine getirilmediği, bu nedenle davalının dava konusu fatura nedeni ile herhangi bir borcunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davaya konu faturadan dolayı davacının davalıya borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Dava, taraflar arasındaki Sistem Kullanım Anlaşmasına dayalı olarak 2012 Eylül dönemi için düzenlenen sistem kullanım cezası faturasından dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.07.06.2012 tarihinde taraflar arasında revize edilmiş Sistem Kullanım Anlaşması temyiz aşamasında sunulmuş ve temyize cevapta varlığı inkâr edilmemiş olup, bu anlaşmanın 9. maddesinde “Kullanıcının ilgili mevzuat, taraflar arasında imzalanan bağlantı anlaşması ve bu anlaşma hükümlerinin herhangi birini ihlal etmesi durumunda, ..., aşağıda belirlenen cezai şartları uygulayacaktır. ...'ın uğradığı zararlar ayrıca tazmin edilir.” hükmüne yer verilmiş, ihlâller ve uygulanacak cezalar şema halinde düzenlenmiştir. Revize edilen sistem kulanım anlaşmasında, uyarı koşulu yer almamaktadır. Mahkemece, davalının ihlâllerin neler olduğuna, niteliğine ve öngörülen cezalara ilişkin itirazları üzerine ek rapor alınmaksızın, ihlâlin gerçekleştiğinin sabit olduğu, ancak sözleşmenin revize edilmeden önceki 10. maddesi ile Bağlantı Anlaşması'nın 16. maddesinde uyarı koşulu bulunduğu ve bu hususun teknik gereklilik olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Uyarı koşulu arayan Bağlantı Anlaşması ile bu koşulu aramayan 07.06.2012 tarihli anlaşmanın hangisinin ihlâl edildiğinin tespiti, davanın sonucunu doğrudan etkilemektedir. Mahkemece temyize ekli revize edilen sözleşme ve hangi sözleşmenin ihlâl edildiği üzerinde durulması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, davalının teknik nitelikteki itirazlarını karşılayan, taraflar arasındaki Bağlantı Anlaşması ve revize edilmiş 07.06.2012 tarihli Sistem Kullanım Anlaşması hükümlerini değerlendiren ve dava konusu ceza faturasında düzenlenen ihlâlin niteliği, hangi sözleşme hükümlerinin ihlâl edildiği, buna göre uyarı koşulunun gerekip gerekmediği hususlarında görüş içeren; ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli ek ya da yeni bir bilirkişi raporu alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.