Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3281 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8083 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... ile davalı vekili avukat ...'nün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, kendisine konut tahsis edildiğini ancak yazlık konutun denize doğru eğilmesi nedeniyle oturulmasının mümkün olmadığını, binanın oturulabilir hale getirilmesinin de mümkün bulunmadığını, bu durumun mahkeme kararı ile tespit edildiğini ve davalıya ihtarname keşide edildiğini ayrıca binada birçok eksikliğinde bulunduğunu ileri sürerek, müvekkiline yeni bir konut tahsis edilmesi bunun mümkün olmaması halinde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 80.000,00 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif vekili, 21.12.2010 havale tarihli dilekçesinde müvekkili kooperatif tarafından üyelerine 1996 yılında evlerin teslim edildiğini, 1997 yılı yazında tüm üyelerin evlerine taşındığını, davacının da 5-6 yıl konutu kullandıktan sonra, konutu ile ilgilenmediğini, bakım ve tamirini yaptırmadığını, davacının müvekkiline süresi içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece Dairemizin 29.06.2012 gün ve 1379 E., 4501 K. sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın ilk açıldığı ... Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı kooperatife yapılan tebligattaki adresin ticaret sicilindeki adresten farklı olduğu Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine uygun tebliği olmadığı, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı savunmasında bulunduğu, aynı savunmayı ıslah yoluyla tekrar ettiği, dava konusu konutun davacıya 1996 yılında teslim edildiği, davacının 2009 yılında tespit yaptırıp bu davayı açtığı, aradan 10 yılı aşkın zaman geçtiği ve genel zamanaşımı süresinin dolduğu, olayda kooperatifler kanununda öngörülen 5 yıllık zamanaşımının uygulanamayacağı, 12 yıllık kullanım ya da teslim sonrası süre sonucunda oluştuğu söylenilen, deprem yaşamış taşınmazda mevcut olduğu tespit edilen durumdan davalının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Mahkeme gerekçesinde davanın hem zamanaşımı yönünden hemde esastan reddine karar verilmiştir. 09.10.1946 tarihli İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği gibi bir davada ileri sürülen sebeplerin mahiyetine göre zamanaşımı veya hak düşürücü sürelere dayanarak savunma taraf hakkıdır. Bu yolda bir savunmayı hakimin öncelikle incelemesi 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 77 ve 221. maddeleri gereğidir. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu mad. 143)Bu durumda mahkemece öncelikle zamanaşımı yönünden değerlendirme yapılarak uygun sonuç dairesince bir karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı yanında davanın esasının da incelenerek her iki yönden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.