Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3137 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5573 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : .. Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı N.. D.. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davacı banka tarafından davalı T.. A..'a ihtiyaç (tüketici) kredi sözleşmesi uyarınca 30.000,00 TL kredi kullandırıldığı ve kredi kartı üyelik sözleşmesi uyarınca da kredi kartının verildiğini, davalı T.. A..'ın borçlarını vadesinde ödememesi üzerine hesabı kat edilerek 21.07.2014 tarihinde kredi borcu için 01.08.2014 tarihinde ise kredi kartı borcu için hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini, davalı T.. A..'ın hesap kat ihtarına rağmen borcunu ödemediğinden dolayı icra takibine başlanıldığını, davalı T.. A..'ın diğer davalı N.. D.. ile muvazaalı olarak bir borçlanma oluşturup kendisi hakkında icra takibi başlattığını, maaşına, almakta olduğu ikramiyelerinin tamamına ve işten ayrılması veya emekli olması halinde alacağı tüm tazminatlara haciz koydurarak gerçek anlamda müvekkili ve benzeri alacaklıları ızrar ettiğini, 1. sırada yer alan .... Müdürlüğü'nün ... sayılı icra dosyasının sırasının iptali ile müvekkili bankaya ait....Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasının 1. sıraya, .... Müdürlüğü'nün ... E. sayılı icra dosyasının 2. sıraya alınmasını, ...İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı icra dosyası üzerinden davalı T.. A..'ın maaşından ve ikramiyelerinden kesilip diğer davalı N.. D..'a ödenen toplam 2.581,00 TL'nin davalılardan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı N.. D.. vekili, müvekkilinin davalı borçlu ile muvazaalı icra takibi yapmadığını, müvekkilinin yasal olarak kanun ve yasaların öngördüğü üzere her bir bireyin hakkını aradığı gibi hakkını aradığını ve alacağını tahsil etmeye çalıştığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın süresi içinde açıldığı, ispat yükünün davalı alacaklıda olduğu ve davalının alacağının kaynağının muvazaalı olmadığını ispata yarar delil sunmadığı ve taraflar arasındaki borç ilişkisinin muvazaalı olmadığını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı N.. D.. vekili temyiz etmiştir. Dosya kapsamına göre, borçlunun maaşının üzerine konulan muhtelif hacizler, borçlunun çalıştığı kurum tarafından sıraya konulmuş olup, davacı tarafça, bu sıralamada yer verilen davalıların alacaklarının muvazaalı olduğu iddiasıyla dava açıldığı anlaşılmıştır. İİK'nın 140/1. maddesinde İcra Müdürlüğünce hangi hallerde haciz sıra cetveli düzenleneceği belirtilmiştir. Maddeye göre haciz sıra cetvelinin düzenlenebilmesi için satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi gerekir. Bu madde uyarınca düzenlenen bir sıra cetvelinde, hacizlere ilişkin takip dosyası (takip tarihi, haciz tarihi, alacak miktarı gibi) bilgilerine, ipotek veya hapis hakları varsa bu hakların tesis edildiği tarihlere ve dayanak bilgilerine yer verilmesi gerekir. Somut olayda, icra dosyasına intikal etmiş bir para bulunmamaktadır. İİK'nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunlar İcra Müdürlüğü'nce sıraya konur ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez. Açıklanan bu durum karşısında İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine davacının çalıştığı kurum tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez. Dairemizin ...tarih ve ... E., ...K. sayılı ilamı bu yöndedir.Bu durumda mahkemenin, yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarınca İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek, aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarındaki ilkelere göre uyuşmazlığın çözümlenmesi doğru olmamıştır. Zira, 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HMK'nın 24/1, 25, 26, 30 ve 33. (HUMK'nın 74,75 ve 76.) maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. Bu durumda mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 19. (818 sayılı BK'nın 18 ) maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile bu madde kapsamındaki genel ilkelere ve ispat usulüne uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, davanın tavsifinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.Kabule göre de İİK'nın 140. maddesine göre düzenlenen bir sıra cetveli bulunmadığı halde varmış gibi icra dosyasındaki sıra cetvelinde mevcut sıraların değiştirilmesine yönelik hüküm tesisi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.