Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3107 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 530 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/09/2013NUMARASI : 2012/294-2013/446Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı A.. B.. Mirasçıları vekilince duruşmalı, diğer davacı S.. B.. ve davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı A.. B.. Mirasçıları vekili Av. S.. K.. ile davalı vekili Av. M.. T..'ın gelmiş başka gelen olmadığından onun yokluğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili, arsa maliki müvekkili ile davalı yüklenici kooperatif arasında 24.10.1994 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve sonrasında tadil sözleşmeleri düzenlendiğini, inşaatın öngörülen sürede tamamlanmadığını, imalatın teknik şartnameye uygun yapılmadığını, eksik ve kusurlu imalat bulunduğunu ileri sürerek, her bir bağımsız bölüm için değer kaybı için 15.000,00 TL’den 1.305.000,00 TL, geç teslim nedeniyle kira kaybı için 85.500,00 TL, kusurlu ve eksik işler için 439.156,00 TL olmak üzere toplam 1.826.656,00 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 21.06.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 2010/1046 esas, 2011/1129 karar sayılı ve 07.04.2011 tarihli ilamıyla tarafların yararına bozulmasına karar verilmiş; bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş, benimsenen 05.03.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre, ek sözleşme gereği yapı kullanma izin belgesinin işin bitim tarihi olan 30.05.2006 tarihi itibariyle alınması gerektiği, ancak bu belgenin 26.12.2008 tarihinde alınmış olması nedeniyle işin bitmesi gereken tarih ile dava tarihi arasında 8,5 aylık bir gecikme söz konusu olduğu, davacı arsa sahibinin gecikme nedeniyle uğradığı zararların, işin bitim tarihi itibariyle satmayıp uhdesinde bulunan daireleri teslim alamamasından dolayı bu dairelerdeki eksik ve kusurlu imalatlar ile bu dairelere ait kira kaybına ilişkin bedellerden oluştuğu, eksik ve kusurlu imalatlar bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile eksik ve kusurlu işler için 13.983,00 TL, gecikme tazminatı için 59.280,00 TL olmak üzere toplam 73.263,00 TL’nin ihtarın tebliğ tarihi 21.06.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.2) Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece uyulmasına karar verilen Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 2010/1046 esas, 2011/1129 karar sayılı ve 07.04.2011 tarihli bozma ilamında, diğer hususlar yanında, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile davaya dayanak yapılan 2006/813 değişik iş sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporu arasındaki eksik ve kusurlu işlerin giderilme bedeli hususunda oluşan çelişki giderilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı sonucuna varılmış ve bu çelişkinin giderilmesi istenilmiştir. Ne var ki, mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen belirtilen bu husus üzerinde durulmamış, alınan 01.03.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, 17.03.2009 tarihli bilirkişi tespit raporunda tarafların hazır olduğu bir ortamda teknik şartname dikkate alınarak tespitlerin yapıldığı ifade edilerek, bu rapora itibar edilmesi gerektiği kanaatine vardıklarını bildirmeleri üzerine, yine bozma öncesi hükümde yer alan miktar aynen kabul edilmiştir. Oysa, davalı vekilinin temyiz dilekçesin 2. bendinde belirtildiği üzere 06.12.2005’te taraflarca eksikliklerin belirlendiği ve bu eksikliklerin 30.05.2006’ya kadar giderilmesi konusunda anlaşma yapıldığı, anılan tarih itibariyle de yüklenicinin bu işleri tamamladığı kabul ve beyan edilmiştir. Ancak 09.11.2006’da yani yüklenicinin eksiklikleri tamamladığını bildirdiği tarihten takriben 6 ay sonra arsa sahibince yaptırılan Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/813 değişik iş sayılı dosyasından yaptırılan tespitte, birçok eksik ve kusurlu iş bulunduğu, giderilme bedelinin 439.156,00 TL olarak hesaplandığı tespit edilmiştir. Ne var ki, yanlar arasında düzenlenen 06.12.2005 tarihli ek sözleşmede belirlenen bazı hususlar dışında taraflar birbirlerini açıkça ibra etmişlerdir. İstisnaen ise anılan sözleşme ekinde bulunan “ EK 1 ” başlıklı belgede arsa sahibine ait bloklarda tespit edilen eksiklikler kayıt altına alınmış ve sözleşmenin 2. maddesinde doğalgaz, su ve pis su tesisatı, elektrik, telefon ve kalorifer testlerinin yeniden yapılması, çim yapılması ve EK1’de belirtilen eksikliklerin 30 gün içinde tamamlanacağı kararlaştırılmıştır. Bu durumda, taraflarca yapılan ibra da nazara alınarak ek sözleşmenin ekindeki EK1’de yazılı işler yönünden 28.12.2006 tarihli tespit raporunda eksikliği saptanan işler varsa bu eksik ve ayıplar yönünden hesap yapılarak, belirlenecek bedelin hüküm altına alınması gerekmektedir. Bunun yanında, davacı yanca binanın tesliminden bir süre sonra bloktaki sıcak su tesisatlarında çıkan sorunlar nedeniyle kombi sistemine dönüş yapılmak zorunda kalındığı iddia edilerek, buna ilişkin masraflar da tespit raporu kapsamında dava konusu yapılmıştır. Ancak mahkemece davacı tarafın ileri sürdüğü bu hususun mahiyeti araştırılmamış, ibradan sonra ortaya çıkan gizli ayıp niteliği taşıyıp taşımadığı değerlendirilmemiş ve buna göre de TBK’nun 477. ( 818 sayılı BK’nun 362.) maddesi kapsamında talep edilip edilemeyeceği, sözleşme kapsamında böyle bir yükümlülüğün olup olmadığı, varsa gizli ayıp olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği de hükümde tartışılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, bilirkişi kurulunun mücerret 01.03.2013 tarihli raporundaki benimsemeyi kabulle, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, taraflar yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin birbirlerinden alınarak yekdiğerine verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.