Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2977 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8832 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davada davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ... ile asıl ve birleşen davada davacı vekili...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Asıl davada davacı vekili, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08.11.2002 tarih ve 2002/518 E., 2002/921 K. sayılı karar ile müvekkili yüklenici ile davalı arsa sahibi arasında imzalanan 12.12.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiğini, fesih sırasında karşılıklı görüşmelerin devam ettiğini ve davalının, müvekkiline karar verilmiş olsa bile sözleşme hükümlerine göre işi tamamlaması halinde sözleşmenin geçerli olacağını ifade ettiğini, müvekkilinin iyiniyetli olarak davalıya verilecek dairelerden iki tanesini tamamen bir tanesini de kısmen sözleşmeye uygun olarak tamamladığını, kısmen eksikliğin tamamlanamamasının davalının engellenmesinden kaynaklandığını, gerek anılan davanın karar aşamasında bilirkişi incelemesinden sonra gerekse karardan sonra davalının rızası ile müvekkilim iyiniyetli olarak mal sahibine verilmesi gerekli dairelerin sözleşme hükümlerine göre ikisinin tamamen, birinin ise büyük ölçüde tamamlandığından sözleşme hükümlerine göre yapılan işlerin karşılığında müvekkiline verilmesi gerekli dairelerden ikisinin davalı tarafından üçüncü kişilere satıldığını, davalının, eksiklikleri müvekkiline tamamlatarak ve müvekkiline ait bağımsız bölümleri satarak sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, 633 ada 10 parsel sayılı gayrimenkulde feshedilen sözleşmede belirtilen oranların üzerinde davalı dairelerinde eksikliklerin davalının rızası ile bitirilmesi nedeniyle şimdilik (sözleşmenin feshinden sonra, müvekkili tarafından tamamlanan ve yapılan kısımların maddi değerlerinin tespiti için yasal yollara başvurulmuş olup, tespit edilecek değere göre, fazlaya dair talep haklarını saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL sebepsiz zenginleşme nedeniyle doğan alacağın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, asıl davada sunduğu dava dilekçesindeki açıklamaları tekrarlayarak, asıl dava ile işbu davanın birleştirilmesine, feshedilmesine rağmen, zımnen taraflar arasında aynen kabul edilen sözleşme şartlarına göre davalının rızası ile davalıya ait iki dairenin tamamen, bir dairenin ise kısmen müvekkilince tamamlandığından sebepsiz zenginleşme nedeniyle şimdilik 66.000,00 TL alacağın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/518-921 E-K sayılı ilamı ile taraflar arasında imzalanan 12.12.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine karar verildiği, davacının, aynı nitelikte sebepsiz zenginleşmeye dayalı,... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/588 Esas sayılı dosyasında açtığı davanın işbu dosya ile birleştirildiği, 12.02.2002 tarihli tespit raporuna göre inşaatın % 54,29 unun tamamlandığı, ...'nin 18.02.2014 tarihli yazısında inşaatın tamamı için 24.06.1999 tarihli yapı tatil tutanağı düzenlendiği, 01.07.1999 tarihinde yıkım kararı alındığı, binada ruhsat eki ve projesine aykırı olarak çatı piyesinin büyütülüp yükseltilerek, 4. normal kat yapıldığı göründüğünden yeniden yapı tatil tutanağı tanzim edildiği ve encümen kararı alınarak yasal işlemlerin devam ettiğinin bildirildiği, şu halde dava konusu taşınmazın imara aykırılığının giderilmediği, yıkım kararı alındığı, tadilat projesi ile dahi aykırılığın giderilemeyeceğinin ortaya çıktığı, ancak binada oturulduğu ve bir kısım dairelerin satıldığı, sözleşme feshedilmiş ve binanın yıkıma konu edilmiş olmasına göre hukuki bir değerinin bulunmaması ortaya çıkmışsa da, uzun süredir daire satışı ve kullanımı suretiyle davalının inşaattan yararlandığı ve lehine aşırı yarar doğduğu, bu durumun, TMK'nın 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davacının, sözleşmeye aykırı hareket ederek, sözleşmenin feshine neden olup, kusurlu olduğu, taraflar arasında oluşan hukuki olgular, hak ve fedakarlığın denkleştirilmesi, hakkaniyet, TMK'nın 2. maddesindeki dürüstlük ilkesi birlikte değerlendirilerek, davacının edimine göre tamamladığı inşaatın oranına düşen asgari levazım değerinin davalıdan tahsilini isteyebileceği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile, 15.560,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile, 66.000,00 T' nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir....Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 08.11.2002 tarih ve 518 E., 921 K. sayılı karar ile davacı ile davalı arasında imzalanan 12.12.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiği uyuşmazlık dışıdır. Mahkemece, yapılan inceleme ve araştırma ile varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Asıl ve birleşen davada davacı tarafça, feshedilen sözleşmedeki şartların taraflar arasında aynen kabul edilerek, davalıya ait iki dairenin tamamen, bir dairenin ise kısmen tamamlandığı iddia edilmiştir. Uyuşmazlık konusu işin mevzuata uygun olması ve davacı tarafından yapılmış olması halinde davalının faydalanabileceği kısımlara ilişkin olmak üzere dava tarihindeki rayiç bedeli üzerinden inşaat bedelini, davacı talep edebilir, imara aykırı inşaat için ise davacı bir hak iddia edemez. Bu durumda, mahkemece, öncelikle uyuşmazlık konusu işin davacı tarafından yapılıp, yapılmadığı tarafların iddia ve savunmaları ile sundukları delillere göre tespit edildikten sonra, yeni bir bilirkişi kurulundan yukarıdaki açıklamalara uygun olarak, davacı tarafça yapılan işlerin mevzuata uygun olan ve davalının faydalanabileceği bölümlerdeki inşaatın dava tarihindeki rayiç bedeli konusunda bir rapor alınıp, müktesep hakların korunarak, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir. Bu açıklamalara uymadan yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı, yanılgılı gerekçelerle hüküm tesisi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davacıdan alınarak asıl ve birleşen davada davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.