MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki asıl ve birleşen genel kurul kararının iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, dosya içerisinde tebligat için mürafaa pulu bulunmadığından duruşma isteminin red edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Asıl davada davacılar vekili, davalı kooperatifin 12.06.2005 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında konut yapı kooperatifinin işletme kooperatifine dönüştürülmesi kararı alındığını, söz konusu kararın usulsüz olduğunu, davalı kooperatifin 1987 yılında ferdi mülkiyete geçerek, konutları ortaklar adına tescil ettirdiğini, amacına ulaşan kooperatifin dağıldığını, dağılan kooperatifin işletme kooperatifine dönüşemeyeceğini, işletme kooperatifine dönüşmenin tüm üyelerin çıkarına olmadığını, azınlıkta olan ve çok katlı binalarda oturan ortakların çıkarlarının işletme kooperatifinde çoğunluğu elinde bulunduran müstakil konut maliklerince ihlâl edildiğini, birleşen davada ise 07.03.2010 tarihli genel kurulda usulüne uygun olarak teklif edilmiş olmasına rağmen kooperatifin feshinin görüşülmesi istemli teklifin gündeme alınmadığını ileri sürerek, asıl davada, işletme kooperatifine dönüşmeye ilişkin genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun, kooperatifin amacının gerçekleştiğinin ve dağılmış olduğunun tespitine, feshine, tasfiye memuru atanmasına; birleşen davada ise, teklifin gündeme alınmaması kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, konut yapı kooperatifinden işletme kooperatifine geçişin son tapunun verildiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde usulüne uygun olarak gerçekleştiğini, 12.06.2005 tarihli genel kurulda işletme kooperatifine geçiş hususunda alınan kararın bozulması ve kooperatifin tasfiyesi talebiyle açılan davanın reddedildiğini, çok katlı binalarda oturan üyelerin azınlıkta kaldığı ve haklarının ihlâl edildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir. Mahkemece; asıl davada, kooperatifin 1987 yılında ferdi mülkiyete geçtiği, ortaklardan birinin tapusunun 18 yıl sonra 2005 yılında tescil edildiği, kooperatifin uhdesinde arsa ve işyeri tapuları olduğu halde 12.06.2005 tarihli genel kurulda kanuna karşı hile yoluyla kooperatifin amacının değiştirilerek işletme kooperatifine dönüştürüldüğü, 1987 yılından itibaren çok katlı konut sahibi ortaklar ile villa sahibi ortaklar arasında anlaşmazlıklar yaşandığı, azınlıkta kalan çok katlı konut sahiplerinin diğer ortakların rızası hilafına genel kurulda karar alamadıkları, birleşen davada ise gündeme madde ilavesinin noter tebligatı ile yapılmadığı, 1163 sayılı Kanun'un 46. maddesinde hangi konuların sonradan gündeme alınacağının düzenlendiği bunlar arasında kooperatifin feshinin bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, kooperatifin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru tayinine, birleşen davanın reddine karar verilmiş, kararın asıl dava yönünden davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 04.12.2012 tarih ve 2012/5635 E., 2012/7140 K. sayılı ilamıyla 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 81. maddesinde "Konut yapı kooperatifleri, anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır. Ancak tescil tarihinden itibaren 6 ay içerisinde usulune uygun şekilde anasözleşme değişikliği yapılarak kooperatifin amacının değiştirilmesi halinde dağılmaya ilişkin hüküm uygulanmaz." hükmüne yer verildiği, somut olayda, dosyada bulunan tapu kaydından anlaşıldığı üzere 22.04.2005 tarihinde ferdileşme sebebiyle tapu kaydı tesis edilmiş ve 12.06.2005 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında konut yapı kooperatifinin işletme kooperatifine dönüştürülmesi kararı alındığı, davalı kooperatif anasözleşmesinin 6. maddesinde kooperatifin amaç ve faaliyetleri düzenlenmiş, anılan madde de kooperatifin amacı ve faaliyet konuları arasında, kooperatifçe yaptırılan konutların mülkiyetinin ortaklara aktarılması sayıldığı, bunun yanı sıra mahkemece de kabul edildiği üzere kooperatif bünyesinde 13 işyeri ile bazı arsalar bulunduğu, kooperatifin feshine karar verebilmek için ferdi mülkiyete geçilmesinin yanı sıra anasözleşmede gösterilen işlerin de tamamlanması koperatif üzerine kayıtlı işyeri ve arsaların tasfiyesinin gerektiği, davalı kooperatif bakımından, 22.04.2005 tarihinde ferdileşmeye dayalı olarak tapu kaydı tesis edildiği ve anasözleşmede belirtilen tüm işlerin tamamlanmadığının anlaşılmasına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına bozulmasına karar verilmiş, davacılar vekilinin karar düzeltme istemi de Dairemizin 14.11.2013 tarih ve 2013/3749 E., 2013/7097 K. sayılı ilamıyla reddedilmiştir.Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre, dosyada bulunan kayıtlara göre kooperatif bünyesinde 13 iş yeri ile bir kısım arsalar bulunduğu, kooperatifin feshine karar verebilmek için ferdi mülkiyete geçilmesinin yanı sıra ana sözleşmede belirtilen tüm işlemlerin tamamlanması, bu kapsamda kooperatif üzerine kayıtlı işyeri ve arsaların tasfiyesi gerektiği, davalı kooperatifin 22.04.2005 tarihinde ferdileşmeye dayalı tapu kaydı tesis etmesine rağmen anasözleşmede belirtilen tüm işlemleri tamamlamadığı gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen dosya da mahkemece verilen 22.02.2012 tarihli karar temyiz edilmeyip kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.Kararı, asıl ve birleşen dosyada davacılar vekili asıl dava yönünden temyiz etmiştir.Asıl dava, kooperatifin tasfiyesi, birleşen dava genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.