MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki haksız işgal tazminatı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davada davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davacı kooperatif vekili avukat ... gelmiş, başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR - Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin imal ettiği konutu davalı ...'nın haksız yere 2008 yılı Ağustos ayında işgal ettiğini ileri sürerek, muarazanın men’i ile davalının meskenden tahliyesine, şimdilik 500,00 TL haksız işgal tazminatının haksız işgal tarihi olan 15.08.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin imal ettiği konutu davalı ... ....'ın haksız yere 2008 yılı Ağustos ayında işgal ettiğini ileri sürerek, muarazanın men’i ile davalının meskenden tahliyesine, şimdilik 10.000,00 TL haksız işgal tazminatının haksız işgal tarihi olan 15.08.2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla haksız işgal tazminatı istemini, 14.256,00 TL'ye çıkartmıştır. Asıl davada davalı ..., daireyi ....'dan kiraladığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davalı ...., davaya konu edilen meskeni dava dışı olan ve davacı kooperatifin yüklenicisi bulunan ... Ltd. Şti.’den satın aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; birleşen davada davalı ... ....'ın davacı kooperatifin ortağı olduğu ve haksız müdahalesinin söz konusu olmadığı, asıl dava davalı ...'nın ise kiracı olduğu ve dava tarihinden önce kiralananı tahliye ettiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.1-Asıl ve birleşen dava, kooperatifler hukukuna dayalı muarazanın men’i, davacı kooperatifin ürettiği konuttan tahliye (men’i müdahale) ve işgal tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 297/1-c maddesinde, "Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri." düzenlemesine, 2. bendinde ise, "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda, mahkemece, asıl ve birleşen davalar açısından ayrı ayrı hüküm tesis edilmeyerek tek bir hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Karar, bu hâliyle yukarıda yazılı HMK'nın 297/2. (HUMK’nın m. 389. ) maddesine aykırı olup, hükmün re'sen bozulması gerekmiştir. 2-Asıl ve birleşen dosyalar kapsamından; asıl davada davalı ...'nın kooperatif ortağı olmadığı, birleşen davada davalı ...'ın kooperatif ortağı olduğu, asıl davada davalı ...'ın kiracı, ....'nın ise kooperatif ortağı olduğu anlaşılmıştır. Her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceği muhakkaktır. Dosya kapsamından, asıl davanın açıldığı 06.10.2010 tarihine kadar kur’a çekiminin yapılmadığı gibi, birleşen davada davalı ... adına daire de tahsis edilmediği sabittir. Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesine göre, ortaklar… hak ve vecibelerde eşittirler. Tip anasözleşmenin 62. maddesine göre, imal edilen konutlar, ortakların katılımı ile noter önünde çekilecek kur’a ile dağıtılır. Yine, davacı kooperatifin ortak sayısı ile imal ettiği konut sayısı arasında fark olduğu da dosya kapsamı ile sabittir. Öte yandan, asıl davada davalı ...'ın davacı kooperatifin ortağı olmadığı, birleşen davada davalı ...'nın kooperatif ortağı olduğu ve Mustafa ile Hasan arasındaki kira sözleşmesine göre asıl davada davalı ...'ın kiracı olarak oturduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, mahkemece, dava tarihi itibariyle davacı kooperatifin imal ettiği konutlara ilişkin kur’a çekilmediği, birleşen davada davalı ... adına tahsis kararı bulunmadığı, üretilen konut ile ortak sayısı arasında fark bulunduğu, eşitlik kuralı çerçevesinde kur’a ile kooperatif ortağına konut tahsis edilmedikçe, ortağın yada ortağın hakkına dayalı olarak üçüncü kişilerin konuta yerleşip kullanamayacağı nazara alınarak, taraflar arasında doğan muarazanın, asıl ve birleşen davalarda davalıların davaya konu konuta ilişkin müdahalesinin tahliye edilmesi suretiyle önlenmesine, birleşen davada davalı ... adına tahsis olmadan, anılan anasözleşme hükmüne dayalı kur'a işlemi yapılmadan, kooperatifin bekçisinden temin edilen anahtarla konuta yerleşilmesi iyiniyetli olmadığından ecrimisil tazminatının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın asıl ve birleşen davalarda davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.