MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, müvekkilinin 26.11.2010 tarihinde davalı kooperatiften istifa ettiğini, istifa talebinin 30.11.2010 tarihli yönetim kurulu toplantısında kabul edildiğini, ancak sermaya katılım payının iade edilmediğini ileri sürerek, müvekkillerinin davalı kooperatife üye olduğu süre boyunca ödediği 3.500,00 TL'nin 30.11.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili, davacının davalı müvekkilinin eski üyesi olduğunu, davacının kendi talebi üzerine üyelikten çıkarıldığını, kooperatife 3.183,06 TL borunun bulunduğunu, davanın hukukî dayanaktan yoksun bıraktığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin 31.12.2010 tarihli bilanço hesaplarına göre net varlığının 21.882,01 TL ve davacının istifa ettiği hesap yılındaki kayıtlı ortak sayısının 29 olduğu, bu durumda herbir ortağa 754,55 TL sermaye payı düştüğü, davalı kooperatifçe 2010 yılı öncesindeki yıllarda yıl sonu zarar miktarlarının ortaklara payları oranından hesaplanıp dağıtıldığı, bu nedenle tekrar aktif toplamından düşülemeyeceği gerekçesiyle, 3.500,00 TL'nin, 2010 yılı bilançosunun görüşüldüğü tarihten 1 ay sonrası olan 19.07.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.2) Dava, çıkma payı alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira, davacılar çıkma payı alacağı talep ettiğine göre, ayrılan üyenin kooperatifin varlığı üzerindeki haklarını düzenleyen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 17/1. maddesi ve kooperatif anasözlşemesi'nin 15. maddesi gereğince, kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidattan ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan genel giderlere ilişkin masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hakkı talep edebilecektir. Bu düzenlemenin aksine uygulamanın diğer ortakların aleyhine olacağı, davacının genel giderlere katılmamasının, davacının nedensiz zenginleşmesine yol açacağı açıktır. Buna göre, mahkemece, tüm kooperatif malvarlığı, aktif ve pasifi göz önüne alınarak, adeta tasfiye payı niteliğinde bir hesaplama biçimiyle kooperatif öz varlığından pay verilmesi sonucunu doğuracak şekilde bilanço aktifler toplamının üye sayısına bölümünden elde edilen meblağ belirlenerek davalının sorumluluğuna karar verilmesi Kooperatifler Kanunu ve kooperatif anasözleşmesi hükümlerine aykırı olduğundan; yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, kooperatifler konusunda uzman bir bilirkişiden açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak, oluşacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.