MAHKEMESİ : Sincan 5. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/07/2013NUMARASI : 2012/71-2013/238Taraflar arasındaki asıl tapu iptali ve tescil, birleşen sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde asıl davada davacılar vekilince duruşmasız, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, dosya içerisinde tebligat için mürafaa pulu bulunmadığından duruşma isteminin red edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacılar vekili, yüklenici müvekkilleri ile arsa sahibi davalılar arasında imzalanan 17.05.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşaat seviyesi itibariyle müvekkilinin hak ettiği bağımsız bölümlerin ihtara rağmen verilmediğini, komşu taşınmazın inşaatın yapılacağı taşınmaza tecavüzde bulunduğunun çap ve aplikasyon çalışmalarında ortaya çıkması üzerine ihtara rağmen arsa sahiplerinin sorunu çözmediğinden gecikme yaşandığını ileri sürerek, 6, 7, 8, 9 ve 11 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile müvekkilleri adına tesciline, bağımsız bölümlerin devrinin verilmemesi ve arsanın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan zararlar için şimdilik 1.000,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl davada davalı H.. A.. vekili ve davalı O.. K.., davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin, yüklenicilerin zorlamasıyla ve okuma yazma bilmemesi fırsat bilinerek, yüklenici A.. K..'in kardeşi O.. K..'e 17.05.2010 tarihli çok geniş yetkileri içeren vekaletnameyi verdiğini, müvekkilinin, noterdeyken sözleşmeyi imzalama fırsatı varken, vekaletnameye dayanılarak, dairelerin paylaşımında ciddi oransızlık yapılıp imzalandığını, 52 m² arsa sahibi O.. K..'e 0,5 bağımsız bölüm verilirken, 482 m² arsası olan müvekkiline 2,5 bağımsız bölüm verildiğini, gabin olduğundan müvekkilinin akit ile bağlı olmadığını, diğer davalı Osman'ın, yükleniciler ile işbirliği yaparak, temsil yetkisini kötüye kullanıp, müvekkilinin çıkarlarına sözleşme yaptığını, adı geçenin, 19.06.2012 tarihli azilname ile vekillik görevine son verildiğini ileri sürerek, sözleşmenin iptaline, olmadığı takdirde, daire paylaşımının müvekkili lehine düzenlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davalılar S.. Ö.. ve A.. K.. vekili ve davalı O.. K.., davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; arsa sahibi H.. A.. ve O.. K.. ile yükleniciler A.. K.. ve S.. Ö.. arasında 45619 ada 2 parselde bina yapımına ilişkin Sincan ... Noterliği'nin 17.05.2010 tarih ve 14725 yevmiye nolu düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesinin akdedildiği, gabin şartlarının oluşmadığı, davacı yüklenicilerin inşaatın geldiği aşama ve sözleşmede öngörülen aşamalı satış yetkisine göre dava konusu yapılan bağımsız bölümlere hak kazandığı, davacı aynen ifayı talep ettiğinden yoksun kalınan kârı talep edemeyeceği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, 6, 7, 8, 9 ve 11 numaralı bağımsız bölümlere ait tapu kayıtlarının iptaliyle, davacılar adına eşit paylarla tesciline, tazminat talebinin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl davada davalı–birleşen davada davacı H.. A.. vekili ve katılma yoluyla asıl davada davacılar A.. K.. ve S.. Ö.. vekili temyiz etmiştir.1-Asıl davada davacılar vekilinin temyiz istemi yönünden;Asıl davada davalı-birleşen davada davacı H.. A.. vekilinin temyiz dilekçesi, asıl davada davacılar A.. K.. ve S.. Ö.. vekiline 12.09.2013 günü tebliğ edilmiş olup, hüküm anılan vekil tarafından HUMK'nın 433. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra, 24.09.2013 günü harcı yatırılıp, temyiz kaydı yapılarak, katılma yolu ile temyiz edilmiştir.01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas,1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında, bu gibi hallerde Yargıtay tarafından da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden, asıl davada davacılar A.. K.. ve S.. Ö.. vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.2-Asıl davada davalı – birleşen davada davacı H.. A.. vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Birleşen davada, arsa sahibi H.. A.. tarafından gabinin varlığı ileri sürülerek, 17.05.2010 tarihli sözleşmenin iptali, mümkün olmazsa hakimin müdahalesi talep edilmişse de sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 21. madde hükmü uyarınca sözleşme tarihinden itibaren işlemeye başlayan bir yıllık hak düşürücü süre, 6098 sayılı TBK'nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce dolduğundan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 5/1. madde hükmü gözetilerek, birleşen davanın ve asıl davada davalı H.. A.. vekilinin aynı yöndeki savunmasının bu gerekçeyle reddi gerekirken, işin esasına girilerek, gabin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle birleşen davanın ve asıl davada davalı H.. A.. vekilinin gabin savunmasının reddi isabetsiz ise de, sonucu itibariyle isabetli görülen kararın, HUMK'nın 438/son maddesi hükmü uyarınca, gerekçesi asıl dava yönünden kısmen, birleşen dava yönünden tamamen değiştirilmek suretiyle onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, asıl davada davacılar A.. K.. ve S.. Ö.. vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin süre yönünden reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı – birleşen davada davacı H.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi asıl dava yönünden kısmen, birleşen dava yönünden tamamen değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, asıl davada davacılardan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.