Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2854 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5988 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalıların belirli aralıklarla davacı kooperatifte yönetim kurulu üyesi olarak çalıştıklarını, 09.05.1999 tarihinde yapılan olağan genel kurulda davalılardan oluşan yönetim ve denetim kurullarının sorumluluğu altındaki ve 1998 ve daha önceki yıllar hesaplarının incelenmesinin kararlaştırıldığını ve bu amaçla bir hesap tetkik komisyonu kurulduğunu, 08.08.1999 tarihli olağan üstü genel kurulda raporda belirtilen hususlar ile tekliflerin aynen benimsenerek sorumlular hakkında ceza davaları ile tazminat ve alacak davalarının açılmasına karar verildiği, davalılar sorumlu oldukları dönemlerde, İnşaat Mühendisi ... mukavele imzalandığını, müvekkil kooperatif kasasından bu mukavele uyarınca çoğu kez mukavele dışındaki sebeplerle ... adına banka hesabına nakit havaleler yapıldığını ve makbuz düzenlendiğini, toplamda 6.517.843.660 TL ödeme yapıldığını, bu nedenlerle şimdilik 15.284.928.698 TL'lik müvekkil kooperatif zararının tespiti ile dava tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont faizi oranındaki temerrüt faizi ile birlikte davalılara mütesilsilen ödettirilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalılar ... ve ... vekili ve bir kısım davalılar vekili davanın öncelikle dava açmaya yetkili kişiler tarafından açılmadığını, bu nedenle reddinin gerektiğini, kooperatifte yapılan tüm harcamaların belgeye dayandığını, kooperatif kurulduğundan bu yana yıllık olağan ve olağanüstü genel kurul toplantıları ile denetlenmiş, yönetim kurulu ile denetleme kurulları çalışmaları sebebiyle genel kurulca aklandıklarını, yeni yönetimi devralan kişilerin eski yönetimi karalamaya çalıştıklarını, müvekkillerinin tüm mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir konulmasının ticari faaliyetlerini ve bankalarla olan kredilerini olumsuz etkilediğini, bu nedenlerle müvekkillerinin aleyhlerine açılan bu davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre kooperatifçe davalıların ibra edildiği, ibra müessesesinin ceza sorumluluğunun ortadan kaldırmasa dahi hukuk sorumluluğunun ortadan kaldıran bir irade beyanı ve hukuki işlem olduğu, bu nedenle davalı eski yönetici ve denetçilerin hukuki sorumluluğunu gerektiren bir durum ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin sorumluluğuna yönelik tazminat istemine ilişkindir. Dosyada alınan bilirkişi raporlarından 1. bilirkişi raporu ile 2. bilirkişi raporlarının birbiriyle çelişkili olduğu, bu çelişkinin 8.04.2002 tarihli ek raporla da giderilemediği tespit edilmiştir. Bu durumda mahkemece konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak her iki raporun içeriği ile ilgili çelişkinin giderilerek ve tarafların rapora itirazların da karşılayacak şekilde açıklamalı gerekçeli denetime elverişli rapor alınıp oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.Ayrıca 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 380. maddesi “ Bilançonun tasdikine dair olan umumi heyet kararı, aksine sarahat olmadığı takdirde, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıpların ibrasını tazammun eder. Bununla beraber bilançoda bazı hususlar belirtilmemekte veyahut bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine mani yanlış bir takım hususları ihtiva etmekte ise, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıplar, bilançonun tasdikiyle ibra edilmiş olmazlar.” hükmünü içermektedir. Buna göre ibra, kooperatifin gerçek durumunu yansıtmalıdır. Bilanço ve gelir gider tablosu tüm ayrıntıları ile açıklanıp irdelenmişse, genel kurulca verilen ibra kararı, gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliğini taşır. İbra, sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içerir. Açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlayamayacağı konularda ibra yok sayılır. Dosya kapsamında kooperatif genel kurullarında alınan ibranın hangi konuda olduğunun açık ve seçik olarak belirlenmediği, özel olarak alınmış bir ibra olmadığı halde 1994 yılı faaliyetinin ibrası için 03.06.1995 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan genel ibraya itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması uygun görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, anılan davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.