Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2769 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7248 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, yazlık evinde bulunmadığı sırada kooperatif görevlilerinin duvar ve demir parmaklıklarla çevrili, bahçe kapısı kilitli bahçesine girerek dokuz adet fıstık çamı ağacının ana yan dallarını kes..Davalı vekili, müvekkili kooperatifçe her yıl periyodik şekilde kendisine verilen görev ve yetkiye istinaden üyelerinin taşınmazlarında yer alan ağaçların uzayan dallarının elektrik tellerine yakınlaşması nedeniyle herhangi bir tehlikeye meydan vermemek için rutin şekilde kesildiğini, davacının da ağacının bu şekilde budandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamına göre; davacının yokluğunda fıstık çam ağacının budandığı, budamanın yanlış yapıldığı, yan komşunun bahçesindeki fıstık çamının aynı şekilde budamaya tabi tutulmadığı, maddi zarar tutarının davacının bilirkişi ücretini kesin süre içinde yatırmaması sebebiyle tespit edilemediği, ancak davacının bu şekilde usulsüz ve yanlış budamadan dolayı budamanın yapıldığı dallardan tekrar fıstık alınması mümkün olmadığı dikkate alınarak üzüntü duymasının doğal olduğu gerekçesiyle, davacının maddi tazminat talebinin usulden reddine, manevi tazminat talebinin kabulü ile takdiren 3.000,00 TL'nin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile tespit masrafının kabul oranına göre 115,95 TL'sinin tahsiline karar verilmiş, hükmün taraflar vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 04.03.2013 tarihli, 2013/76 E., 2013/1248 K. sayılı ilamı ile mahkemece istenen 320,00 TL'nin ne kadarının gider avansı ne kadarının bilirkişi ücreti olduğu belirtilmeden dava tarihi itibariyle yatırılması gerekmeyen gider avansı ve henüz inceleme aşamasına gelinmemiş ve bilirkişi incelemesi ile ilgili ara kararı kurulmamış olduğu halde HMK'nın 324. maddesi anlamındaki bilirkişi ücretinin gider avansı kapsamında istenmesi ve sonuç olarak maddi tazminata ilişkin talebin usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılamada, davacının davalı kooperatif bünyesinde olup kendisine ait evin bahçesindeki fıstık çamının (pinus -pinae) kooperatif çalışanları tarafından elektrik tellerine yakınlaşması nedeni ile budandığı savunmasının, davacının yaptırdığı delil tespiti dava dosyası ve sunulan fotoğraflarda elektrik tellerinin fıstık çamına 2 metre mesafede olması ve davacının komşusuna ait bitişik bahçedeki benzeri ağaçların ise elektrik kablolarına çok daha yakın olmasına rağmen budanmamış olması nedeniyle yerinde olmadığı, dolayısıyla ağaç değeri olan 1.250,00 TL ile peyzaj değeri, başka bir ifade ile davacının yazlık evine kattığı değerin ağacın kesilmesi nedeni ile kayıp değeri olan 1.500,00 TL olmak üzere toplam 2.750,00 TL maddi tazminat isteminin yerinde olduğu, bununla birlikte hatalı olarak budanan fıstık çamını 16 yıl önce davacı tarafından dikilip büyük bir zevkle yetiştirildiği, çamın bu şekilde budanmasının evin mütemim cüzi ve zenginliği olması nedeni ile bir kayıp olduğu ve bundan davacının büyük üzüntü duyduğu, bu surette 3.000,00 TL manevi tazminatın da davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Dava, kooperatif çalışanlarının haksız eylemi nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, olayın sabit olduğu ve davacının bu olay nedeniyle yaşamış olduğu elem ve kedere bir nebze karşılık olmak üzere davanın kabulü gerektiğinden bahisle 3.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa'nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Dava konusu olayda; olayın gelişimi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu ile yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.