Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2715 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4058 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali, tapu iptali ve tescil davalarının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, asıl ve birleşen davada müvekkili kooperatifin eski yöneticisi olan davalıların görev yaptığı dönemde kasada para olmasına rağmen, vergi borçlarını zamanında ödemeyerek, sebep oldukları 24.207,99 TL zararın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek, itirazların iptaline, takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile 23.765,62 TL üzerinden takibin devamına dair verilen kararın, Dairemizin 04.06.2012 gün ve 2782 E., 3899 K. sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozmaya uyularak, yönetim kurulu karar defterlerinden 2001 yılından 2006 yılına kadar kooperatif genel kurulunun düzenli olarak toplandığı, gündem maddeleri içerisinde yönetim kurulunun faaliyet raporunun okunması ve ibra edilmesi ile ilgili madde olduğu, dosya içesinde söz konusu yıllardan 2006 yılı hariç diğer yıllara ilişkin genel kurul kararları ibraz edilmemiş ise de, davacı tarafından verilen yönetim kurulu karar defterinden bu durumun açıkça anlaşıldığı, en son 25.06.2006 tarihli genel kurulda yönetim kurulu faaliyet raporunun oybirliği ile kabul edildiği, davalıların ibra edilmiş olmaları nedeni ile reddi gerektiği, davalı Abdi Alp için açılan davanın yukarıdaki nedenlerle reddi gerektiği gibi, davacının 09.02.2007 yılında davayı sona erdiren taraf işlemi olan feragati sebebi ile de reddi gerektiği, birleşen davanın ise HMK'nın 114/1-ı maddesi gereği aynı konuda devam eden dava olması sebebi ile reddinin gerektiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, kooperatif eski yöneticilerinin kooperatifi zarara uğrattığı iddiasına dayalı olarak tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, 15.06.2010 tarihinde verilen davanın kabulüne dair kararın...Bunun yanında, davacı vekilinin davalılardan...aki beyanının bozma öncesi verilen kararda davanın geri alınması olarak kabul edilmesi, Dairemizin anılan kararında bozma sebepleri arasında görülmemiştir. Hâl böyle olmakla, adı geçen davalı yönünden feragat bulunmadığından davanın esasının incelenmesi gerektiği ortadayken, bu yönden dahi davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin, davalı ...daki davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kabule göre de davanın hem feragat hem de esas yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Diğer yandan, mahkemece, davalıların genel kurullarda ibra edilmeleri nedeniyle yönetici olduğu dönemlerdeki iş ve işlemlerinden sorumlu olmayacakları sonucuna varılmıştır. Bu kabul, soyut olarak, yönetim kurulu raporlarının genel kurullarda okunması olgusuna dayandırılmıştır. Ne var ki, 2006 dışındaki diğer yıllara ait genel kurul tutanakları ve okunup, kabul edilen faaliyet raporları getirtilip, incelenmiş değildir. Gerçekten Yargıtay'ın istikrar kazanmış uygulamasıyla da benimsendiği üzere genel bir ibra, dava konusu eylemler yönünden de davalıların ibra edildiğini kabule yeterli değildir. Davalıların sorumluluktan bu şekilde kurtulabilmesi için kooperatif genel kurul evrakında bu hususun açıkça yazılı olmasına ve üyelerin bilgilendirilmesine bağlıdır. Şu halde, mahkemece, davalıların yönetimde bulundukları kooperatif genel kurul tutanakları, eki faaliyet raporları ve bilançolar getirtilerek, az yukarıda belirtilen şekilde bir ibra olup, olmadığı, gerektiğinde kooperatif ve muhasebe konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp, yargılama yapılması gerekirken, eksik incelemeye dayalı ve yanılgılı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.