Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2707 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2614 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Sincan İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 23/07/2013NUMARASI : 2013/501-2013/520Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Şikayetçi vekili, müvekkilinin müflis kooperatiften alacağını tahsil edemediğini, alacağın iflas masasına kaydı için yaptıkları başvurunun, iflas idaresi tarafından gerekçesiz ve Yasa'ya aykırı olarak reddedildiğini, oysa müvekkiliyle aynı konumda olan bir başka alacaklının kayıt talebinin kabul edilerek alacaklılar arasında eşit davranılmadığını ileri sürerek, iflas sıra cetvelinin iptali ile yeniden düzenlenmesini talep ve şikayet etmiştir.Mahkemece, taraflara tebligat çıkartılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 11.06.2013 tarihli sıra cetveline alınmayan şikayetçinin alacağının gerçek bir borç ilişkisine dayanıp dayanmadığının uyuşmazlık konusu olduğu, şikayetçinin iddiasının alacağın esasına ilişkin olduğu, davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle, şikayetin görev yönünden reddine karar verilmiştir.Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.1-Şikayet, iflas sıra cetveline ilişkindir. İflas idaresinin, sıra cetvelini düzenlerken uyması gereken iflas hukuku kurallarına aykırı hareket ettiği veya yaptığı bir işlemin hadiseye uygun olmadığı iddia edilirse, bu halde sıra cetveline karşı şikayet yoluna başvurulur (İİK'nın m.227; m.16). Şikayet sebeplerinden en önemlisi, bir alacaklının kendisine verilen sıraya itiraz etmesidir (m. 235, IV). Buna göre, alacağı sıra cetveline kabul edilen bir alacaklı, alacağının esas ve miktarına değil de, yalnız alacağına verilen sıraya itiraz ediyorsa, bunu şikayet yolu ile icra mahkemesine bildirir. Diğer şikayet sebeplerine örnek olarak; sıra cetvelinin açık olmaması, bu husustaki kanun hükümlerine (İİK'nın m.233-234) uyulmamış olması, sıra cetvelinin ilan edilmemiş olması, masaya yazdırılmış olan bir alacağın unutulmuş olması, masa alacaklarının da sıra cetvelinde gösterilmiş olması, reddedilen bir alacağın neden dolayı reddedildiğinin, yani red sebeplerinin gösterilmemiş olması gösterilebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, 2. Baskı, 2013, Ankara, sh 1329)Somut olayda, şikayetçi iflas sıra cetvelinde başka bir alacaklının kabul edilen miktar kadar alacağı bulunmadığına ya da sırasına yönelik bir şikayette bulunmayıp, İİK'nın 233. maddesi hükmüne aykırı olduğu iddiasıyla iflas idaresinin, şikayetçinin alacağının gerekçe gösterilmeden reddine dair 11.06.2013 tarihli işleminin ve buna dayanarak hazırlanan sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir. Bir alacaklı, kendi sırasına veya iflâs hukuku kurallarının yanlış uygulandığına (şikayet) değil, kendi alacağı hakkında verilen ve nedenleri gösterilerek verilen red veya kısmen kabul kararının esasına (kayıt ve kabul davası açarak) veya bir başka alacaklının alacağına veya onun sırasına (kayıt terkin davası açarak) itiraz ediyorsa ticaret mahkemesine dava açmalıdır. İİK'nın 233. maddesine göre sıra cetvelinde, kabul edilmeyen alacaklar red sebepleri ile birlikte gösterilir. İİK'nın 235/1. maddesi uyarınca iflas sıra cetveline yönelik itirazlar (kayıt kabul ve kayıt terkin davaları) kural olarak genel mahkemelerde (Asliye Ticaret Mahkemesinde) görülür. Şikayetçi sadece kendi sırasına yönelik itirazlarını, husumet iflas idaresine yöneltilerek İİK'nın 235/son maddeleri uyarınca icra mahkemesinde ileri sürmelidir. İflas sıra cetvelinde başka bir alacaklının kabul edilen miktar kadar alacağı bulunmadığına ya da sırasına yönelik itiraz, o alacağın sıradan terkin edilmesi talebini içerdiğinden, şikayet olarak icra mahkemesinde değil, İİK'nın 235/2'nci maddesi uyarınca sırasına itiraz edilen alacaklıya husumet yöneltilerek dava yolu ile genel mahkemede (Asliye Ticaret Mahkemesinde) ileri sürülmelidir.Öte yandan, Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa'nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6., 1982 Anayasası'nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 27. maddesinde, adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş, bu hakkın, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği belirtilmiştir.İİK'nın 18/3. maddesinde "Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir." hükmüne yer verilmiştir. Kanunda açıklık bulunmayan hallerde, duruşma yapılıp yapılmayacağı hakimin takdirine bırakılmış ise de; öngörülen takdir hakkı mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre değerlendirilmesi gereken bir takdir hakkıdır. Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılması kanunun amacına uygun düşer. Mahkemenin takdirine göre duruşma açılmasının gerekli görüldüğü hallerde ilgililerin duruşmaya çağrılması yasal bir gerekliliktir. Bu durumda, mahkemece, şikayet olunan iflas idaresine şikayet dilekçesi tebliğ edilerek, şikayet tarihinde yürürlükte olan HMK'nın basit yargılama usulüne ilişkin 316. vd. madde hükümleri uyarınca yargılamanın yürütülmesi, taraf teşkilinin sağlanması, İİK'nın 18. maddesi uyarınca duruşma açılması, tahkikatın duruşmalı olarak yapılması, mahkemece alacağın esası ile ilgili bir ihtilaf bulunmadığı, diğer anlatımla kayıt ve kabul isteminde bulunulmadığı, şikayetin sıra cetveline yönelik ve görevli mahkemenin İcra Mahkemesi olduğu gözetilerek, şikayete konu işlemin İİK'nın 233. maddesi hükmüne uygun olup olmadığı yönünden şikayetin incelenmesi, gerektiğinde ilgili tüm icra dosyaları istenildikten sonra tarafların delilleri toplanıp değerlendirilerek, şikayetin esasıyla ilgili hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde dosya üzerinden inceleme yapılmak suretiyle karar verilmesi doğru olmamıştır.2-Kabule göre; karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu durumda mahkemece, HMK'nın 114/1-c madde hükmü uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın anılan 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, karar tarihinde yürürlükte olmayan ve göreve ilişkin dava şartı öngörmeyen HUMK'nın göreve ilişkin 7 ve 27. madde hükümlerine uygun olarak gerekçede ve hüküm fıkrasında "davanın görev yönünden reddine," ibarelerine yer verilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.