MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife 16 yıldır üye olduğunu, tüm ödemeleri yapmış olmasına rağmen konutunun eksik olarak kendisine teslim edildiğini, arkasından da 29.06.2002 tarihli karar ile üyelikten ihraç edildiğini, müvekkilinin açtığı dava sonucunda ihraç kararının ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/227 Esas sayılı dosyası ile iptal edildiğini, fakat kooperatifin 2. kez 16.07.2005 tarihli karar ile müvekkilini tekrar ihraç ettiğini, ayrıca müvekkiline karşı ... Asliye Hukuk Mahkemesinde 2012/204 Esas sayılı dava ile tapu iptali ve tescil davası açtığını, bu kararın Dairemizin 2011/3408 Esas sayılı kararı ile, ihraç kararındaki tebliğler nedeniyle müvekkili lehine bozulduğunu ve yerel mahkemelerce iş bu davayı açmak üzere kendilerine süre verildiğini ileri sürerek, 16.07.2005 tarihli ortaklıktan ihraca ilişkin kararın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının kooperatife karşı parasal sorumluluklarını yerine getirmediği için üyelikten ihraç edildiğini, ihraç kararından davacının haberdar olduğunu, 2007/226 Esas sayılı...ı ile davacıya tebliğ edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; üyelikten ihraç edildikten sonra davacıya, daireyi 15 içinde boşaltması konusundaki 01.11.2005 tarihli ihtarın, 11.11.2005 tarihinde tebliğ edildiği, sonra da 26.12.2005 tarihli ihtarname ile ihraç kararının 20.01.2006 tarihinde tebliğ edildiği, her iki ihtarın da noter kanalı ile yapıldığı, kaldı ki davacının 09.04.2007 tarihinde davalı kooperatif ile dava dışı ... aleyhine.... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtığı 2007/226 Esas sayılı tapu iptali ve tescil talebine ilişkin dava dosyasında, davalıların davaya cevap vermeleri ve dilekçelerine ihraç kararı ile ihtarları eklemiş olmaları üzerine 2007 yılı Mayıs ayı içinde hakkındaki ihraç kararını tüm unsurları itibariyle öğrenmiş olduğu, buna rağmen ihraç kararına karşı itiraz ya da iptal davası açma yoluna gitmeyerek 05.12.2013 tarihine kadar 6,5 yıl bekledikten sonra bu davayı açtığı, davacının ihraç kararından noter tebliği ile 20.01.2006 tarihinde haberdar olduğu, dolayısıyla 1163 sayılı Kanun'un 16. maddesine göre 3 aylık hak düşürücü süre içinde davanın açılmamış olduğu, ihraç kararının tebliği usülsüzlük nedeniyle geçersiz olsa bile davacının ihraç kararının içeriğine tüm unsurları itibariyle 2007 yılında vakıf olduğu, ihraç kararını bizzat açtığı dava dosyasına sunulmakla görmüş bulunduğu halde 6,5 yıl dava .../...açmayarak bekledikten sonra, geçersiz tebliğe sığınılarak davanın açılmış olmasının TMK'nın 2. maddesine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca ihraç kararının tebliğinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir.İptal davası süresinin başlaması için, kararın ortağa usulüne uygun tebliği zorunludur. Ortağın ihraç kararını haricen öğrenmesi sonuca etkili değildir.Ne var ki, aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte, ortağın uzun süre kooperatife uğramaması, aidat borcu bulunup bulunmadığını takip etmemesi üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı anlamına gelir. Böyle bir ortağın açtığı davanın TMK'nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğü ilke olarak kabul edilmelidir.Mahkemece, davacı ortağın ihraç kararını öğrenmesine sonuç bağlanarak, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı kooperatifin aidat toplayan bir kooperatif olup olmadığı hususu dosyadaki delil ve belgelerden anlaşılamamaktadır.Bu durumda mahkemece, davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde defter ve kayıtların incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise anasözleşmenin 40. maddesi uyarınca, Ticaret Sicil Memurluğu'ndan, mümkün olmazsa anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden kooperatifin bilançosu, gelir gider cetvelleri, yönetim ve denetim raporları, genel kurul tutanakları, ortaklık cetvelleri celbedilip kooperatif uygulamaları konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak, genel kurullarda aidat alınmasına ilişkin karar alınıp alınmadığı, üyelerin kooperatifin varsa banka hesabına aidat yatırıp yatırmadıkları, diğer anlatımla kooperatifin aidat toplayan bir kooperatif olup olmadığı, davacının varsa ödeme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, davalının davacıyı genel kurul toplantılarına çağırıp çağırmadığı, hazirun listelerinde isminin yer alıp almadığı, davacının yaptığı son ödemeden itibaren işbu dava tarihine kadar anılan şekillerde kooperatif ile ilişkisini devam ettirip ettirmediği hususunda rapor alınıp, anasözleşme ya da alınan bir genel kurul kararı uyarınca ortağın kooperatifine uğramasını zorunlu kılan başka bir yükümlülüğü varsa, bunun üzerinde de durularak, sonuç olarak son ödeme tarihi ile dava tarihi arasında geçen süre itibariyle davacının talebinin TMK'nın 2. maddesine uygun olup olmadığının ve davanın bu nedenle reddi gerekip gerekmediğinin yeterince tartışılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeye ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır.Öte yandan, dava tarihinden önce tasfiye haline giren kooperatifin unvanına dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 533/son fıkrası uyarınca eklenmesi gereken "Tasfiye Halinde" ibaresinin, gerekçeli karar başlığında eklenmemesi de HMK'nın 297/1-b maddesi hükmüne uygun düşmemiştir.2-Kabule göre, mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiğine göre, davanın hak düşürücü süre içinde açılmasının, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 16/3 ve anasözleşmenin 14/5. maddelerinde aranan dava şartından olduğu .../...gerekçesiyle HMK'nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.