MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasında görülen itirazın iptali davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 25.12.2013 gün ve 7142 Esas, 8330 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:- KARAR -Davacı vekili, taraflar arasındaki anlaşma gereğince davalının reklamlarının müvekkili tarafından ... kanalında ... programlarında yayınlandığını, bakiye fatura alacağına dayanılarak girişilen ilamsız icra takibinin, davalının haksız itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, ... başlamadan önce müvekkili için ...'nda davacı tarafça yapılan reklam yayın bedellerinin ödendiğini, diğer edimlerin ifasının imkânsız hale geldiğini, davacının vermediği ve veremeyeceği hizmet bedellerini isteyemeyeceğini, takibe dayanak faturaların müvekkilinin kayıtlarında bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacı şirketin, davalı firmaya ait “...” isimli şans oyunları sitesinin reklamlarının yayınlanmasını üstlendiği, 2010 yılında düzenlenen ve ... kanalında dünya kupası maçlarında bu reklamların yayımlandığı, yanlar arasında yazılı bir sözleşme olmayıp, ticari ilişkinin, taraflar arasında yapılan elektronik posta yazışmaları sonucu tespit edildiği, davacının 06.05.2010 tarihli e-posta mesajından dünya kupası spor reklamı, ... gol sponsorluğu ve 2011 – 2012 yılı ... programları bant reklamları hizmetlerini kapsayan bir paket teklifi yapıldığı, paket teklifinde tüm hizmetler için 6.784 saniyelik 432 adet reklam için 750.000,00 TL fiyat teklifinde bulunulduğu ve bu paket üzerinde anlaşma yapıldığı, dünya kupası reklam hizmetlerinin yerine getirildiği konusunda uyuşmazlığın bulunmadığı, ... gol sponsorluğuna ilişkin hizmetin yerine getirilmediği, 2010 – 2011 yılı ... programı bant reklamları hizmetinin ise, bir kısmının yerine getirildiği aşamada sözleşmenin sona erdiği, davacı tarafından verilen 3.840 saniyelik hizmetin, paketteki toplam süreye oranına göre yapılan hesaplamayla, bulunan 500.910,00 TL hizmet bedelinden, ödenen 48.380,00 TL'nin tenkisi ile bakiye 432.530,00 TL borç olduğu, davacının keşide ettiği ihtarnamede verilen süreye ve tebliğ tarihine göre davalının 02.11.2011 tarihinde temerrüde düştüğü, bu tarih ile takip tarihi arasındaki faiz tutarında 100.545,33 TL olduğu, davacının takip tarihi itibariyle toplam 553.075,33 TL alacaklı bulunduğu gerekçesi ile, davanın kısmen kabulü ile, İİK'nın 67. maddesi uyarınca davacı yararına % 40 oranında 221.230,13 TL icra inkâr tazminatının ödenmesine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 25.12.2013 tarih ve 7142 Esas, 8330 Karar sayılı ilamıyla, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle, davacı vekilinin takip talebinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz oranlarındaki artıştan doğan hakları saklı kalmak üzere % 17.75 oranında yıllık faiz uygulanmasını talep ettiği, böylece kendisini sabit faiz oranı ile bağlamadığı ve takip tarihi itibari ile reeskont faiz oranının % 17.75 olduğu dikkate alındığında, davacının talebinin takip tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont faizinin uygulanması olduğu anlaşıldığından hükmün mahkemece yazılı şekilde takip tarihinden itibaren % 17.75 oranını geçmemek üzere yasal faize hükmedilmesinin doğru olmadığı belirtilerek davacı yararına, asıl alacak üzerinden İİK'nın 67. maddesi uyarınca tazminata hükmedilmesi gerekirken, tüm bedel üzerinden tazminata karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, davalı yararına bozulması gerektiği, ancak bu yanlışlıkların yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği belirtilerek, HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek, onanmıştır.Davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.1-Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallere uymayan davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.2- YHGK'nın 17.10.2012 tarih ve 9-838 E, 715 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; genel bir kavram olarak “likid (liqiude)” alacak, tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez (YHGK'nın 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 Esas 397 K. sayılı ilamı). Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip bilirkişi vasıtasıyla belirleneceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır. (Kuru, Arslan, Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası, s. 737, 740). Somut olayda, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine ilişkin paket teklifinde her bir kalem reklam hizmetiyle ilgili ayrı fiyatlandırma yapılmamış olup, bilirkişi kurulunca paket teklifindeki dünya kupası reklam süresinin toplam reklam süresine oranından hareketle toplam hizmet bedeli ile üzerinden verilen hizmetin bedeline ulaşılmış, mahkemece, kalemler arası fiyat farkı kabul edilmeden saniyelerin oranlamasına göre verilen hizmetin bedelinin hesaplanması yönteminin, TMK'nın 2 ve 3. maddelerindeki hak ve nesafet kurallarına uygun olduğu kabul edilerek benimsenmiştir. Bu durumda Dairemizce bozma ilamının 3. bendi ile, mahkemece itirazın haksızlığı belirlenen alacağın davalı-borçlu tarafından önceden bilinebilir, belirlenebilir, hesaplanabilir, diğer bir anlatımla likit nitelikte olmadığının kabulü ile davacının icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulması gerekirken, yanılgılı olarak alacak likit kabul edilip, ''asıl alacak üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekirken, tüm bedel üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığı'' belirtilerek hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile, Dairemizin düzeltilerek onama kararının ve Dairemizin ilamının 3. bendindeki bozma gerekçesinin kaldırılmasına, yerine 3. bende yukarıdaki bozma gerekçesinin yazılmasına, "Sonuç" bölümünün aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 25.12.2013 tarih ve 7142 Esas, 8330 Karar sayılı ilamının (3) nolu bendindeki açıklamaların tümü kaldırılarak, yerine yukarıda (2) numaralı bentteki bozma gerekçesinin yazılmasına, "Sonuç" bölümünün 3. satırındaki "temyiz itirazlarının kabulü ile" ibaresinden sonra gelen ve 8. satırındaki "onanmasına" kelimesinin sonuna kadarki kısım çıkarılıp, yerine "mahkeme hükmünün adı geçen taraflar yararına BOZULMASINA" ibaresinin yazılması suretiyle yerel mahkeme kararının değişik gerekçe ile BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 5,20 TL harç ve takdiren 251,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyen davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.