Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2597 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 1376 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki asıl ve birleşen tapu iptali ve tescil davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, 1994 yılında dava dışı ... adında bir kooperatif kurulduğunu ve kooperatif adına ...Şubesinde 5511 nolu hesap açıldığını, bu kooperatifin üyesi olan müvekkillerinin aidatlarını anılan hesaba yatırdıklarını, ancak kooperatif yöneticilerinin hesapta biriken paranın bir kısmını zimmetlerine geçirdiklerini, kalan paranın ise davalı kooperatif tarafından yapılan inşaatların finansmanında kullanıldığını, zira dava dışı...nin o dönemdeki başkanı tarafından banka şubesine yazılan 14.08.1997 tarihli yazı ile dava dışı ...ı Kooperatifi hesabında bulunan paranın davalı kooperatif hesabına aktarılmasının istenildiğini ve akabinde bu paranın davalı kooperatifin başkanı ... tarafından hesaptan çekildiğini, böylelikle davalı kooperatifin üyesi haline gelen müvekkillerine, aidatlarını tamamen yatırdıkları ve kooperatif ortaklığından çıkarılmadıkları halde, dükkan tahsis edilmediğini ileri sürerek, davalının imal ettiği dükkanlardan birer adedinin davacılar adına tescili ile teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında istemini dükkanların tahsisine yönelik 26.09.1998 tarihli kur'anın iptali ile tescile karar verilmesi olarak değiştirmiştir. Asıl ve birleşen davada davalı kooperatif temsilcisi, davacıların muhatabının dava dışı S.S. Yeşilkent Toplu Konut Yapı Kooperatifi olduğunu, banka hesabına yatırılan paraların bu kooperatifin başkanı tarafından çekildiğini, temsilcisi olduğu davalı kooperatifin .../...söz konusu hesaptan para çekmediğini, davacıların davalı kooperatife üye olmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, banka hesabına dava dışı kooperatif adına davacılar tarafından yatırılan paranın davalı kooperatifçe çekildiği, davacıların böylelikle davalı kooperatifin üyesi konumuna geçtikleri gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 26.09.1998 tarihli kur'anın iptaline, tescil talebinin reddine dair verilen karar, davalı kooperatif temsilcisinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 07.07.2011 tarih ve 78 E, 8 K sayılı ilamıyla, davacılar ile davalı kooperatif arasında kooperatif üyeliği ilişkisi bulunmadığı, davacıların tamamının dava dışı ...Kooperatifi'nin üyesi oldukları ve yaptıkları ödemelerin bu kooperatifin ... Şubesinin 5511 nolu hesabına yapıldığı, davalı kooperatif başkan...97 tarihinde anılan banka şubesine hitaben yazdığı dilekçeler üzerine davacıların üyesi oldukları...Konut Yapı Kooperatifi'ne yaptıkları ödemelerin davalı ... İşyeri Kooperatifi hesabına aktarılması olgusundan yola çıkarılarak, davacıların zımni olarak davalı kooperatifin üyesi oldukları sonucuna varılmasının eksik incelemeye dayalı bulunduğu, zımni olarak üyeliğin oluşması için aktarılan paranın kooperatifçe benimsenip, inşaatların yapımında kullanılması, üyenin genel kurul toplantılarına çağrılması, konut tahsis edilmesi gibi güçlü bir takım delillerin bulunması gerektiği, öte yandan, davacının, ıslah dilekçesi kaleme almadan tescil isteminin sadece dayanağını değiştirerek, davanın açıldığı 07.09.1998 tarihinden sonra 26.09.1998 tarihinde yapılan kur'anın iptalini talep etmesi ve mahkemece de bu kur'anın iptaline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacıların yatırdıkları aidatlar davalı kooperatife aktarılsa dahi aralarında üyelik ilişkisi bulunmadığı, davacıların kooperatif genel kurullarına katılmadıkları, kendilerine konut tahsis edilmediği, aidatların kooperatif inşaatlarında kullanıldığının ispat edilemediği, bu haliyle kooperatif üyesi sıfatı kazandıklarının kabul edilemeyeceği, ödedikleri aidatları, koşullarının oluşması halinde sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsil edebilecekleri gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir. Asıl ve birleşen dava, kooperatif üyeliğine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece dairemiz bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma ilamı doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın davalı kooperatif ile yazışma yapılmasıyla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Dairemiz bozma ilamından önce alınan bilirkişi raporunda; asıl davada davacılardan ...,...11.05.1999 tarihinde davalı kooperatife üyelik başvurusunda bulundukları ve yönetim kurulunun 05.06.1999 tarihli kararıyla üyeliğe kabul edildikleri, birleşen davada davacı ... Karakurt'un ise 21.08.1997 tarihinde 10,00 TL, 22.09.1997 tarihinde 10,00 TL olmak üzere, davalı kooperatife toplam 20,00 TL ödeme yaptığı, bu ödemelerin kooperatif hesabına geçtiği açıklanmış, asıl ve birleşen davada diğer davacıların davalı kooperatife üyelik başvurusunda bulunmadıkları, kooperatif nam ve hesabına herhangi bir ödeme yapmadıkları, kooperatif genel kurullarına çağrılmadıkları ve hazirun cetvellerinde isimlerinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin verilmesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. Öte yandan, kural olarak, kooperatif ortağının tapu iptali ve tescil talebinde bulunabilmesi için davaya konu edilen taşınmaza yönelik olarak davalı kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olduğunu, hiçbir ediminin kalmadığını, diğer üyelerle eşit durumda olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ayrıca 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit olup, kooperatif aynı durumdaki ortaklarına eşit işlem yapmak zorunda olduğundan, davacı ile aynı durumda olan birçok ortağa borca rağmen tapularının verilip verilmediğinin belirlenmesi gerekir. Bozma ilamından önce dosyaya talimat yoluyla rapor sunan bilirkişi kurulunca, kooperatif ticaret sicil dosyası, üye kayıt defterleri ve yönetim kurulu kararları incelenmiş ise de kooperatifin diğer defter, kayıt ve belgeleri incelenmemiştir. Bu durumda mahkemece, asıl davada davacılar ..., ...n davalı kooperatifçe üyeliğe kabul edildikleri, ihraçlarına ilişkin herhangi bir karar bulunmadığı, dolayısıyla adı geçenlerin davalı kooperatifin üyesi oldukları, birleşen davada davacı ....'un üyeliğinin de, davalı kooperatife başlangıçta yaptığı ödemenin kabul edilmesiyle zımnen gerçekleştiğinin kabulü ile, kooperatifin diğer defter, kayıt ve belgeleri de temin edilerek, kooperatif uygulamaları konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile incelenerek, yukarıda açıklandığı şekilde, adı geçen davacıların dava tarihi itibariyle tapu ve tescil talebinde bulunabilmek için, kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirip getirmedikleri, aynı durumda olan diğer üyelere tapularının verilip verilmediği, kooperatife herhangi bir borçlarının bulunup bulunmadığı ya da borcu bulunmasına rağmen diğer bir kısım üyelere tapularının verildiğinin tespit halinde, adı geçen davacılara tapusu devredilebilecek işyeri bulunup bulunmadığı, asıl ve birleşen davada diğer davacılar yönünden ise, davalı kooperatifin bu kişiler ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapıp yapmadığı, üyeliklerinin zımnen gerçekleştiğine ilişkin somut ilişkiler bulunup bulunmadığı araştırılıp, üyeliklerinin zımnen gerçekleştiğinin tespiti halinde, az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bu kişilerin de tapu iptali ve tescil talebinde bulunma koşullarına sahip olup olmadıkları hususlarında, gerekçeli, açıklayıcı, denetime elverişli, rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Gerekçeli karar başlığında asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı gösterilmemesi de HMK'nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl ve birleşen davada davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.