MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili ile asli müdahale talep edenler ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında davalıların maliki bulunduğu taşınmaz üzerinde bir ticaret merkezi ve konut inşa edilmesi için arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalılara isabet eden ticaret merkezinin anlaşma şartlarına göre müvekkilince bitirildiğini, müvekkilinin edimlerini yerine getirmesine rağmen davalıların müvekkiline isabet eden konutlara isabet eden kat irtifaklı tapularını devretmediğini, tadilat projesi ile ilk projede bulunmayan bölmelerin ilave edildiği ve taraflar arasındaki sözleşmeden doğmayan ve tamamen davalıların isteğine göre yapılan 65.294.000.000,00TL tutarında fazladan imalat meydana geldiğini ileri sürerek, müvekkiline isabet eden meskenlerin davalılar adına olan tapuların iptali ile müvekkili adına tesciline, davalıların isteklerine göre verilen tadilat projesi ile anlaşma projesi arasındaki fark ile sözleşme dışı yapılan fazla imalat bedelinin tahsilini talep ve dava etmiştir.Asıl davada davalılar vekili, davanın reddini istemiş, karşılık davada ise; sözleşme uyarınca 09.08.1998 tarihinde anahtar teslimi olarak teslimi gerekirken davacının sadece kendi dairelerini tamalandığını, iş merkezinde 40 kadar iş yerinin bitirilmediğini, boş beklediğini, sözleşmeye aykırı imalatlar olup nesafet farkı gerektiğini eksikliklerin ikmali, kalitesi işlerin projeye ve sözleşmeye uygun hale getirilmesi mahrum kalınan kira bedeli olarak şimdilik 20.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Asli müdahale talep eden ... vekili, müvekkilinin kooperatif ortağı olduğunu, davalı arsa sahiplerinin kendi yükümlülüklerini öne sürerek devir borcunu ikmal etmeyip, müvekkili hissesine isabet eden daire ve dükkanın tapularını müvekkilinin adına tescil ettirmediklerini ileri sürerek, A blok 4. bölüm 77, 3 no'lu dairenin ve tadilat projesi ile anlaşma projesi arasındaki fark nedeniyle sözleşme dışı kazanılan fazlaya ilişkin bağımsız bölümlerde paylaşım oranında dükkanın davalı arsa sahipleri adına olan tapularının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.../..S.2.Asli müdahale talep edenler ... ve ..., aynı şekilde ortağı olduğu kooperatifin yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek A blok 81 no'lu dairenin ... adına ve 82 no'lu dairenin ... adına, tadilat projesi ile anlaşma projesi arasındaki fark nedeniyle sözleşme dışı kazanılan fazlaya ilişkin bağımsız bölümlerde paylaşım oranında dükkanların davalı arsa sahipleri adına olan tapularının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesi talep ve dava etmişlerdir.Mahkemece iddia, savunma, tüm dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; ... ve ... tarafından asli müdahale talebinde bulunulmuş ise de 12.09.2013 günlü ara kararı ile müdahale talebi yönünden uyuşmazlığın kooperatif üyeliğine dayandığı müdahale talep tarihi itibariyle 6102 sayılı TTK'nın yürürlüğe girdiği Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisinin görev ilişkisine dönüştüğü, asli müdahale talep edenin davasında görevli olunması halinde müdahillik talebinin kabul edilebileceğini bu nedenle asli müdahale taleplerinin reddine karar verildiği, davacı tarafın 36 adet daire tapusunun yükleniciye devri için ön koşulun yapı kullanma izninin alınmış olması olup inşaat tamamlanıp yapı kullanma izni alınmamış olduğundan davacı tarafın tapu iptali ve tescil talebinde bulunamayacağı, davacı tarafın fazla iş bedeli yönünden davacının davalı tarafı bağlayıcı nitelikte toplu fatura bedeli içinde fazla iş bedelinin bulunduğu hususunu kanıtlayamadığı diğer taraftan davacının dava konusu sözleşme kapsamında ve eki teknik şartnameye uygun olarak yapılması gereken bir takım imalatların usulüne uygun yapılmamış olduğu, bunların bedelinin 149.371,00 TL olduğu, yüklenici tarafından yapılması gereken bir takım imalatlarında arsa sahibi davalı-karsı davacı tarafından yapılmış olduğu, bunlarında bedelinin 40.716,18 TL olduğu, arsa sahiplerinin buna göre davacı kooperatiften 190.087,18 TL isteyebilecekleri, arsa sahibi ... vekilinin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki dava nedeni ile kira kaybına ilişkin taleplerinden vazgeçmiş olduğu, diğer davacı ... yönünden ise kira kaybına ilişkin herhangi bir vazgeçme bulunmadığı halde Mahkemece bu hususun atlandığı ve ek rapor alınmadığı, ancak bu hususun temyiz edildiği taktirde bozma nedeni olabileceği diğer taraftan karşı davacı-davalı vekillerinin 20.8. 2007 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 190.087,18 YTL olarak ıslah ettikleri buna göre bu bedelin içinde olmayan mahrum kalınan kiraların talebi yönünden zımnen vazgeçilmiş olduğu gerekçesiyle, davacının tapu iptali ve tescil davası isteminin reddine, fazla imalat bedeli yönünden kanıtlanamayan davanın reddine, 190.087,18TL eksik işler bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı – davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.Kararı, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili ile asli müdahale talep edenler ..., ... ve ... temyiz etmiştir.1-Asıl davada davacı-karşı davada davalı kooperatif vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz itirazları yönünden;a-Dosya temyiz aşamasında iken davacı vekili 25.11.2015 havale tarihli dilekçe ile temyizden feragat ettiğini beyan etmiş ise de, kooperatif temsilcileri imzasıyla verilen 23.10.2015 tarihli dilekçede davadan ve temyizden feragat edildiği bildirilmiş olup dilekçenin kooperatifi temsile yetkili kişiler tarafından sunulup sunulmadığı anlaşılamadığı gibi imza sahiplerinin kimlik tespiti de yapılmamıştır.../..S.3.Hüküm verildikten sonra davadan feragat edilmesi veya davanın kabul edilmesi halinde yerel mahkemenin davadan feragat veya kabul hakkında bir karar verebilmesi uygulaması hakkında 1086 sayılı HUMK’ta bir düzenleme bulunmamakta olup, 11.04.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde hükümden sonra ortaya çıkan ve esas hükmün temyiz yoluyla incelenmesine engel bir durum karşısında, feragatın veya kabulün mahkemesince incelemesinin ve bu konuda bir karar verilebilmesinin sağlanabilmesi için kararın bozulması yoluna gidilmiş, uygulama bu şekilde yerleşmiştir. (YHGK'nın 16.11.1966 gün ve 1438 E., 290 K.; 27.05.1992 gün ve 2-250 E., 364 K.; 29.09.1993 gün ve 2-49 E., 543 K. sayılı ilamları bu yöndedir.) 6100 sayılı HMK’da bu konuda açık bir düzenleme yapılmamış, ancak bu kanuna dayanılarak çıkarılan ve yeni yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 06.08.2015 tarihine kadar yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin “Karar verilmiş dosyalara ilişkin işlemler” başlıklı 57. maddesinde “Hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hâkim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez.” düzenlemesi getirilmiştir. 06.08.2015 tarihinde yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 215. maddesi de, aynı düzenlemeyi içermektedir. HMK'nın 5. kısım 3. bölümünde yer alan ve davaya son veren taraf işlemlerinden olan feragat, 6100 sayılı HMK'nın 311/1. maddesi hükmü uyarınca, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, aynı Kanun'un 309/2. maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı Kanun'un 310/1. maddesi uyarınca davadan feragat kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Mahkeme davadan el çektiğinden, karar ortada durduğu müddetçe, davayı yeniden ele alıp, feragat nedeniyle bir karar veremez. (11.04.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İBK ile YHGK'nın 21.11.1981 gün ve 2 E., 551 K. sayılı ilamı bu yöndedir.) YHGK'nın 19.12.2012 gün ve 13-1369 E., 1221 K. sayılı ilamı ile Dairemizin 06.12.2013 tarih ve 5603 E., 7763 K; 29.09.2014 tarih ve 2028 E; 6027 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; 6100 sayılı HMK'da açık bir hüküm bulunmayan ve İçtihadı Birleştirme Kararı ile yöntemi belirlenmiş bir konuda, yönetmelik hükmüne dayalı olarak, hükümden sonra davanın ele alınması suretiyle ek karar tesis edilmesi doğru değildir.Bu durumda mahkemece, 23.10.2015 tarihli dilekçenin kooperatifi temsile yetkili kişiler tarafından verildiğinin belirlenmesi ve kimlik tespitlerinin yapılması halinde asıl davadan feragat nedeniyle mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.b-Bozma nedenine göre, asıl davada davacı-karşı davada davalı kooperatif vekilinin asıl davada temyiz ve temyizden feragat isteminin şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.2-Asıl davada davacı-karşı davada davalı kooperatif vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazları yönünden;Asıl davada davacı-karşı davada davalı kooperatif vekili, kararı süresi içerisinde temyiz etmiş ise de, daha sonra temyiz isteminden feragat etmiş olup, feragate yetkili olduğu vekâletnamesinden de anlaşılmaktadır. Bu itibarla, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.../..S.4.3-Asıl davada müdahale talebinde bulunan ...'nun temyiz itirazları yönünden;a- Asıl davada müdahale talebinde bulunan ...'nun 19.10.2015 havale tarihli dilekçeyle davadan ve temyizden feragat ettiği, dilekçe ekinde kimlik tespiti yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.Bu itibarla, 1-a bendinde açıklanan gerekçelerle davadan feragat nedeniyle mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir. b-Bozma nedenine göre, asıl davada müdahale talebinde bulunan ...'nun temyiz ve temyizden feragat isteminin şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.4-a-Asıl davada müdahale talebinde bulunan ... ve ...'nun müdahale taleplerine ilişkin temyiz itirazları yönünden;6100 sayılı HMK'nın 65. maddesi “(1) Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir.(2) Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.” hükmünü içermektedir.Bu durumda mahkemece, HMK'nın 65. maddesi uyarınca asli müdahale yoluyla açılmış davanın varlığı kabul edilip, davalı kooperatifin asıl davadan feragat etmediği tespit edilir ise bu davanın asıl yargılama ile birlikte yürütülmesi ve karara bağlanması, davalı kooperatifin davadan feragat ettiği tespit edilirse 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz işbu davada Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğu gözetilerek asli müdahale yoluyla açılmış davanın tefrikine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak asli müdahale taleplerinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. b- Bozma nedenine göre, asıl davada müdahale talebinde bulunan ... ve ...'nun esasa ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1-a), (2) ve (3-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, (1-b) ve (3-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili ile asıl davada müdahale talebinde bulunan ...'nun temyiz ve temyizden feragat istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, (4-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada müdahale talebinde bulunan ... ve ...'nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, anılan taraflar yararına BOZULMASINA, (4-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada müdahale talebinde bulunan ... ve ...'nun esasa ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.