Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2458 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 298 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat ve alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkillerinin arsa sahipleri olarak davalı yüklenici firma ile anlaştıklarını ve noterden 30.06.2004 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye göre davalı yüklenici firmanın müvekkillerine teslim ettikleri arsa karşılığında 3 adet 175 m² alanlı daireleri ruhsat tarihinden itibaren 40 ay sonra eksiksiz olarak teslim edeceğini, ancak davalının sözleşme ile üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek, 3 adet dairenin metrekarelerinin bilirkişi marifetiyle ölçümünün yapılmasını ve eksik metrekare için oluşacak fiyat farkının sözleşmeye göre muacceliyet tarihinden itibaren şimdilik 5.000,00 TL'nin işleyecek ticari faiziyle ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla, süresinde teslim edilmeyen daireleri için gecikmeden kaynaklanan kira alacağının bilirkişi marifetiyle hesaplanarak sözleşmeye göre vade tarihinden itibaren şimdilik 2.000,00 TL'nin işleyecek ticari faiziyle ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla, taahhüdünü yerine getirmeyen yüklenici firmadan 30.000 Euro ( bugün itibarı ile 85.140,00 TL) cezai şartın sözleşme ifa tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutulması kaydıyla, yüklenici firmanın müvekkillerine 3 daire vermeyi taahhüt ettiğini, ancak 2 dairenin tapusunu müvekkilleri adına çıkarttığını, eksik olan 1 dairenin tescilinin müvekkili adına yapılması yönünde karar verilmesini, eğer yüklenici firma bu edimini yerine getirmeyecekse şimdilik 50.000,00 TL'nin sözleşme ifa tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla tahsilini, sözleşmeye aykırı olarak yapılan binalarda dairelerde oluşan cephe kaybı farkının bilirkişi tarafından hesaplanarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00'TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre; uyuşmazlığa bakmala görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliği ile davanın HMK'nın 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yönünden usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun'un 3. maddesi (I) bendinde "gerçek veya tüzel kişilerle tüketiciler arasında kurulan eser sözleşmelerini tüketici işlemi kapsamına almıştır. Kanun'un 73/1. maddesi ise tüketici işlemlerinden doğan davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiştir.6502 sayılı Kanun'un 3. maddesi gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile .../... S.2tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı BK'nın 155 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanunu'nda 3/k. maddesindeki tüketici tanımına uymadığı anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç kullanmak için konut edinmek değil arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı Yasa'da tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında 6502 sayılı Kanun da kanun koyucunun salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir. Ayrıca, 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değiştirilen 6102 sayılı TTK'nın 5. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi bulunduğu takdirde, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde bulunan ve anılan Yasa'nın 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ve özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı da hüküm altına alınmıştır. Somut olayda uyuşmazlık, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 470. vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan “arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi” ne dayalı olup, anılan bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir sıfatı bulunmadığından, diğer anlatımla her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu gözönünde bulundurulup 6100 sayılı HMK'nın 114/c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu şeklindeki hüküm tesisi doğru olmamıştır.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.04 2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.