Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2360 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5145 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin Mahkeme'nin 2007/88 Esas sayılı davası ile davalının teslim etmeyi vaadettiği konutun tamamlanarak teslimi, bu mümkün olmazsa, davalının kusuru ile teslim edemediği konutun rayiç değerinin tespiti ve davalıdan tahsili ya da davacının peşin ödediği bedelden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.200,00 TL'nin davalıya ödenen tarihten itibaren faiziyle davalıdan tahsili, uğradığı zararın geri ödenmesi için talepte bulunduğunu, müvekkili lehine 1.200,00 TL'nin ödenmesine dair verilen kararın temyizi üzerine müvekkilin temyiz isteminin süreden, davalı temyiz isteminin miktardan red edildiğini, bu davada müvekkilinin kooperatif üyesi olduğunun ve ortaklık ilişkisinin devam ettiğinin tespit edildiğini, 1.200,00 TL dışında kalan zarara ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, davalının kendi kusuru ile teslim etmediği dairenin rayiç bedelini teslim etmesi gerektiğini ileri sürerek, davalının müvekkiline teslim etmeyi vaadettiği konutun tamamlanarak teslimini, bu mümkün olmazsa davalının kusuru ile teslim edemediği konutun rayiç değerinin tespiti ve davalıdan tahsilini, davacının peşin ödediği bedelin güncellenerek değerinin davalıya ödenen tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, dava değerini 18.000,00 TL olarak göstermiştir.Davalı vekili, davacının kooperatiften 2001 yılında istifa ederek ayrıldığını, çıkma payı alacağının beş yıllık zamanaşımına uğradığını, Mahkeme'nin 2007/88 E. sayılı dosyası nedeniyle kesin hüküm bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin sabit ve peşin bedelli üyesi olan davacının kendisine konut tahsisi yapılamayan ortak konumunda olduğu, davacıya kooperatif uhdesinde verilebilecek başka bir üyeye tahsis edilmemiş konut bulunmadığı, bu durumda tazminat istemekte haklı olduğu, davacının isteyebileceği tazminat miktarının Mahkeme'nin 2007/88E., 2009/54 K. sayılı dosyasında alınan 16.02.2009 tarihli bilirkişi ek raporu ile 14.365,47 TL olarak belirlendiği ve bu rapor esas alınarak davacının 1.200,00 TL tazminat isteminin kabulüne dair verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu durumda davacının isteyebileceği tazminatın üst sınırının bu miktar olup davacı yararına hükme bağlanan bu miktarın tenzilinden sonra 13.165,47 TL isteyebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile bu miktarın 19.09.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle kesin hükmün kısmi dava konusu miktar için oluşmasına, ek dava konusu miktar için kesin hüküm bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Dava, kendisine konut tahsis edilemeyen üyenin tazminat istemine ilişkindir.Yargıtay 11. H.D.'nin 02.10.1997 tarih ve 3788 E., 6483 K; 23.11.2000 tarih ve 7946 E., 9237 K; 15.02.2001 tarih ve 2000/10078 E., 2001/1244 K; Dairemizin 27.03.2014 tarih ve 2013/7673 E., 2014/2353 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, hukuki ilişkinin varlığı, husumet gibi bazı hususlar bakımından kısmi davada verilen hüküm sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturulabilirse de, kısmi davada zararın bir kısmı dava edildiği için tüm zarar tutarı değil, sadece dava edilen zarar tutarı kesinleşir.Ancak, kısmi davada mahkeme itirazları dikkate alıp gerçek zararı saptamış,Yargıtay, hükmün temyizi üzerine kısmi davada alınan raporu irdelemiş ve benimsemiş ise, bu durumda kısmi davadaki raporun ek davada tarafları ve hakimi bağlayacağı benimsenebilir. (YHGK'nın 23.02.2000 tarih ve 1195-135 sayılı ilamı)Mahkeme'nin 2007/88 E., 2009/54 K. sayılı dosyasında davacı tarafça 1.200,00 TL dava değeri gösterilerek öncelikle tahsis edilen dairenin tespiti, mümkün olmazsa dava tarihi itibariyle değerinin tespit edilerek tahsili istenmiştir. Anılan dosyada, mahkemece, kendisine konut tahsis edilemeyen kooperatif ortağı için belirlenecek tazminatın hesaplanmasına ilişkin formüle göre hesaplama yapan ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna dayalı olarak davacının 14.365,47 TL isteyebileceği belirtilmiş, ancak taleple bağlı kalınarak 1.200,00 TL'ye hükmedilmiş olup hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizce, davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden, davalı vekilinin temyiz isteminin ise miktar itibariyle kesin nitelikte bulunması nedeniyle reddine karar verilmiş, temyiz itirazlarının esasına girilememiş, davacının üyeliğinin sona ermediği, 1.200,00 TL'nin zamanaşımına uğramadığı hususları ile bu miktar davalı aleyhine kesinleşmiştir.Buna göre, anılan dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporunun işbu ek dava konusu talep miktarı bakımından yeterli olup olmadığı, tarafların iddia ve savunmaları ile itirazlarını karşılayıp karşılamadığı, hakkın tamamının 14.365,47 TL olup olmadığı, diğer anlatımla davacının işbu ek dava konusu bakiye alacağını hak edip etmediği hususları Yargıtay denetiminden geçmemiş olup, mahkemece, işbu ek dava konusu hakkın tamamı yönünden yukarıda açıklanan hususlarla ilgili inceleme ve araştırma yapılması gerekirken, işbu ek dava konusu hakkın tamamının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğinin kabulü ile eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.