Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 236 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6405 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkili kooperatifin ortağı olan davalının verdiği taahhütname uyarınca hakkında aidat ve şerefiye bedelinin tahsili için icra takibi yapıldığını, ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin peşin ödemeli şartlı ortak olduğunu, talep edilen borçtan sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalının davacı kooperatif ortağı olduğu döneme ilişkin olarak şerefiye bedeli, kanal bedeli ve aidatlar olmak üzere taleple bağlılık gereğince 4.499,24 TL anapara, 250,90 TL işlemiş faiz borcundan sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile bu miktar üzerinden itirazın iptaline, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, davacı kooperatifçe eski ortağı olan davalının verdiği taahhüde dayalı olarak ortaklığı devretmeden önceki döneme ilişkin aidat ve şerefiye borcunun tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürülükte olan HUMK’nın 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan Kanunun 8. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesi'nde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hâkimlerini görevlendirdiği dava ve işlere Sulh Hukuk Mahkemesi'nce bakılacağı öngörülmüştür. Buna göre, bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir Somut olayda ise, davalı ödeme ve benzeri nedenlere dayanarak değil, davacı kooperatife tercihli üye olduğunu ve bu sebeple genel giderler dışında kalan inşaat finansman giderine ilişkin olarak kararlaştırılan aidat bedellerinden ve şerefiye bedelinden sorumlu olmayacağını savunarak takibe ve açılan davaya itiraz ettiğine göre, davalının peşin bedel ödeyerek ortak olduğu, diğer anlatımla normal statüde ortak olmadığı savunması bakımından hukuki bir durumun belirlenmesine yönelik bu dava malvarlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceğinden görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, kooperatif ortaklığı statüsünün belirlenmesi hadisesinin çözümüne ilişkin davanın Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.2- Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.