MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ... ile davacı vekili Av. ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Davacı vekili, A Blok 6 no'lu daire ve 6 no'lu dükkana tekabül eden kooperatif hissesinin davalı tarafından 28.01.2003 tarihli sözleşmeyle müvekkiline devredilmesine rağmen, davalı ve dava dışı S.S. Ilgaz Konut Yapı Kooperatifçe ortaklıklığın, üye kaydı talebinin reddedildiğini ileri sürerek, anılan bağımsız bölümlerin dava tarihi itibariyle rayiç değerinin şimdilik 7.100,00 TL'sinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davaya konu hisse devir sözleşmesi olarak sunulan müvekkilinin imzasını taşıyan belgenin bir başka ilişki nedeniyle boş olarak verildiğini, hisse devri yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, devir tarihinde davalının taşınmaz maliki ve kooperatif ortağı olmadığından sözleşmenin geçersiz olduğu, davalı tarafından belgenin içeriğine ve tanzim şekline itiraz edilmesi sebebiyle, davacı tarafça daire ve dükkan satmadığı ve herhangi bir bedel alınmadığı yönünde teklif edilen yeminin davalı tarafından eda edildiği, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine dair kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 11.07.2012 tarih ve 2994 Esas, 4811 Karar sayılı ilamıyla devir sözleşmesi altındaki imzaların kendisine ait olduğu davalı tarafından kabul edildiğine göre, boş olarak verdiğini savunduğu bu belgelerin rızası hilafına doldurulduğu iddiasını ispat yükü davalıda olduğu halde mahkemece ispat yükü yanlış değerlendirilerek, davacının teklif ettiği yemine dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmadığından öncelikle davalı tarafa, üyelik devri ile sözleşmenin kendi rızası dışında doldurulduğu iddiasına yönelik yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, davacı tarafça yemin edilmesi halinde ise taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alabileceklerinden davacıdan devir bedeli olarak ne kadar ödediği sorulup, bu ödeme miktarı ile ilgili ispat yükünün davacıya düştüğü gözönünde bulundurularak, bu defa davacıya ödediği miktar yönünden yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulması üzerine yapılan yargılama sonucunda mahkemece, kooperatif üyeliğinin devrine ilişkin 28.01.2013 tarihli belgenin rızası hilafına doldurulduğu hususundaki ispat yükü kendisinde olan davalının karşı tarafa yemin teklif ettiği, davacının usulüne uygun şekilde yemin ettiği, bu durumda tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alabilecekleri, devir bedeli olarak 30.000,00 TL ödediğini beyan eden davacının da bu iddiasını ispat etmesi gerektiği ancak bu hususta ispat yükü kendisine düşen davacının karşı tarafa yemin teklif etmediği ve iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddin karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine işbu karar bu kez, Dairemizin 13.03.2013 tarih ve 1169 Esas, 1500 Karar sayılı ilamıyla devir tarihi olan 28.01.2003 tarihi itibari ile devre konu 6 no'lu daire ve dükkanın hisse devir bedelinin ne olabileceği belirlenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiğinden bahisle bozulmuş ve Mahkemece, bozmaya uyularak, davacı vekilinin ıslah dilekçesiyle alacak talebini 56.988,33 TL'ye arttırdığı, kooperatif üyeliğinin devrine ilişkin 28.01.2003 tarihli sözleşmenin davalı tarafça yerine getirilmediğinden tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alabilecekleri, davacının davalıya 28.01.2003 tarihinde 30.000,00 TL ödediği, 28.05.2009 (dava) tarihine kadar denkleştirici adalet ilkeleri doğrultusunda güncellenmesi sonucunda ulaşacağı değerin 56.988,33 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, 56.988,33 TL'nin 7.100,00 TL'lık kısmının dava; 49.888,33 TL'lik kısmının ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, kooperatif ortaklığının gerçekleşmemesinden dolayı hisse devir sözleşmesi ile ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. Kural olarak, ıslahın 1086 sayılı HUMK'nın 84. maddesi uyarınca yargılama bitinceye kadar yapılması, 6100 sayılı HMK'nın 177. maddesi gereğince de tahkikatın sona ermesine kadar yapılması mümkün olup, Yargıtay’ın 04.02.1948 tarihli 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre ise, bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Buna göre, mahkemece dava dilekçesinde yer alan talep nazara alınarak değerlendirme yapılması gerekirken, davacı vekili tarafından bozma sonrası 03.07.2014 tarihinde yargılama aşamasında yapılan ve davalı tarafça da muvafakat edilmeyen ıslah işlemine dayalı olarak ve davalı vekilinin ıslah sonrası yapılan itirazları karşılanmadan karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.