Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2349 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8368 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 16/07/2013NUMARASI : 2013/383-2013/358Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R-Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete proje danışmanlık hizmeti verdiğini, hizmet bedelini ödemeyen davalı hakkında alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı aleyhine delil teşkil eden defter kayıtlarının davacı defterleriyle uyumlu olduğu, davacının davalıdan bakiye 17.572,18 TL asıl ve 160,32 TL işlemiş faiz alacağı olduğu, her ne kadar asıl alacak 17.572,18 TL olması gerekirken kısa kararda 15.572,18 TL olarak yazılmışsa da, açık maddi hata olduğu belirlenmekle, gerekçeli kararda bu hatanın düzeltilerek, hüküm fıkrasının doğru olarak yazılmasının sağlandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile itirazın 17.572,18 TL asıl alacak ve 160,32 TL işlemiş faiz üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek olan avans faiz oranları uygulanmak suretiyle takibin devamına, alacak likit olduğundan toplam alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK'nın 298/3. (HUMK'nın 388.) maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK'nın 294/3. (HUMK'nın 389.) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK'nın 294/4. (HUMK'nın 381/son) maddesi hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.İşte bu gibi hallerde, HMK'nın 294/3. (HUMK'nın 389.) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK'nın 298/2. maddesi uyarınca, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması, yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa'nın 141. maddesi ile HMK'nın ve HUMK'nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz.Somut olayda, kısa kararda "davanın kısmen kabulüne,davalının Kadıköy 6. İcra Müdürlüğü'nün 2012/23682 sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin; 15.572,18 TL asıl alacak 160,32 TL işlemiş faiz üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek olan avans faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına" karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda "davanın kısmen kabulüne, davalının Kadıköy 6. İcra Müdürlüğü'nün 2012/23682 sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin; 17.572,18 TL asıl alacak 160,32 TL işlemiş faiz üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek olan avans faiz oranları uygulanmak suretiyle devamına" karar verilmiş olup, kısa ve gerekçeli karar arasında farklılık ve çelişki yaratılmıştır. Bu durumda, 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde, mahkemece, kısa karar ile bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.2- Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) no'lu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.