MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki asıl ve birleşen elatmanın önlenmesi, alacak davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. ... ile asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ...'nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR -Asıl davada davacı vekili, davalı arsa sahibi ile dava dışı . arasında 22.10.1996 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, dava dışı yüklenici şirketin bu sözleşmeden doğan hak ve yükümlülükleri, yine dava dışı...ne devrettiğini, adı geçen kooperatifin de daha sonra müvekkili kooperatife devrettiğini, müvekkilinin inşaatı belirli bir seviyeye getirdiğini, ancak, davalının 2005 Yılı Eylül ayında müvekkilini inşaata sokmadığını ve yapılan imalat ile inşaat malzemelerine el koyduğunu ileri sürerek, davalının inşaata yönelik haksız müdahelesinin önlenmesini, bu istemin kabul edilmemesi halinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, parsel üzerindeki imalat bedeli için 15.000,00 TL, kar kaybından kaynaklanan zararları için 1.000,00 TL, inşaat malzemesi bedeli için 1.000,00 TL, davalı adına üst birlik kooperatifine yapılan ödeme için 1.653,00 TL olmak üzere toplam 18.653,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin mahkemece feshedildiğini, taraflar arasında hukuki ilişki bulunmadığını, davanın süresinde açılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalı arsa sahibinin davacıya yapılan devirlerden haberdar olmadığı, öte yandan, davalı arsa sahibi ile yüklenici dava dışı . arasında imzalanan 22.10.1996 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin mahkeme kararıyla feshedildiği, bu nedenle davacının arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak davalıdan hak talep edemeyeceği gerekçesiyle, asıl davanın reddine dair verilen 29.04.2008 tarihli karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 18.12.2009 tarih ve 2008/7753 E., 2009/6902 K. sayılı ilamıyla, 22.10.1996 tarihli sözleşme .../...S.2mahkemece feshedilmiş olduğundan davacının men’i müdahale isteminin reddine karar verilmesinin doğru olduğu, ancak, sözleşmede devir yasağı bulunmaması nedeniyle devir sözleşmelerinde davalı arsa sahibinin imzasının bulunması halinde davacının, önceki yüklenicinin sözleşmeden doğan haklarına halef olacağı ve bu arada sözleşme feshedilmiş bulunduğundan imalât bedeli, malzeme bedeli gibi alacaklarını arsa sahibinden talep edebileceği, bu durumda, devir sözleşmeleri ve eklerindeki krokilerde yer alan imzaların davalı arsa sahibine ait olup olmadığı hususlarında bilirkişi incelemesi yaptırılması, imzanın davalıya ait olduğunun belirlenememesi durumunda davalı akdî ilişkinin tarafı olmayacağı ve davacının yaptığı imalât bedelini sözleşmenin tarafı olan ve devir işlemini yapan dava dışı ...diki gibi reddine, imzanın davalıya ait olduğunun kanıtlanması halinde davacının sözleşmeden doğan haklara halef olduğu kabul edilerek işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamından sonra, eldeki dava ile birleşen davada, davacı vekili, asıl davada öne sürdüğü hususları tekrar ederek, asıl davayı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açtığından bahisle, parsel üzerindeki imalat bedeli için 700.000,00 TL, inşaat malzemesi bedeli için 18.101,19 TL olmak üzere 718.101,19 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, devir protokülündeki imza kendisine ait olduğu anlaşılan davalı arsa sahibinin devre muvafakat verdiği, bu haliyle, davacının aradaki devirler nedeniyle ilk yüklenici şirketin halefi olarak, sözleşme feshedilmiş olduğundan, imalat bedelinin tahsilini talep edebileceği gerekçesiyle, 522.595,72 TL imalat bedeli alacağının, 15.000,00 TL'sinin asıl dava tarihten itibaren, 507.595,72 TL'sinin birleşen dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, asıl ve birleşen davalarda davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 16.12.2013 tarih ve 7240 E., 8056 K. sayılı ilamıyla, birleşen davanın 08.10.2010 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinin davalıya 19.01.2011 tarihinde tebliğ edildiği, davalının, esasa cevap süresi geçtikten sonra 07.02.2011 tarihli dilekçesinde zamanaşımı def'ini ileri sürdüğü, davacı tarafın buna karşı savunmanın değiştirilmesi yada genişletilmesi itirazında bulunmadığı, bu durumda, birleşen dava yönünden zamanaşımı def'i incelenerek bu konuda bir karar verilmesi gerekirken, olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmeden sonuca gidilmesinin doğru olmadığı belirtilerek bozulmuştur.Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı arsa sahibi ile dava dışı . arasında 22.10.2006 tarihinde imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan hak ve yetkilerin, sözleşmedeki devir yetkisine dayalı olarak, davalı arsa sahibinin de muvafakati ile önce dava dışı ...ne, ondan da davacı kooperatife devredildiği, ancak, anılan sözleşmenin ...ahkemesi'nin 1999/1868 E, 2002/2478 K. sayılı ilamıyla geriye etkili olarak feshedildiği ve bu kararın 09.06.2003 tarihinde kesinleştiği, bu durumda tarafların birbirlerine verdiklerini iade ile yükümlü oldukları, yapılan imalatın 2002 yılı birim fiyatlarına göre 91.420,00 TL, 2006 yılı birim fiyatlarına göre 522.595,72 TL değerinde .../...olduğu, davacının asıl davada imalat bedeli yönünden 15.000,00 TL talepte bulunduğu, bu istem yönünden talebinin haklı olduğu, sözleşme geriye etkili olarak feshedildiğinden, davacının mahrum kalınan kar talebinde bulunamayacağı, davalının yedinde kaldığı malzeme bedeline ilişkin zararını ispat edemediğinden buna ilişkin isteminin de reddi gerektiği, yine kooperatifler birliğine ödediğini öne sürdüğü bedelin de davalı ile bir ilgisinin bulunmadığı, taraflar arasındaki eser sözleşmesinin 09.06.2003 tarihi itibariyle feshedildiği, birleşen davanın bu tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 08.10.2010 tarihinde açıldığı, her ne kadar davalı vekili süresi geçtikten sonra zamanaşımı def'inde bulunmuş ise de, davacı tarafın buna karşı savunmanın değiştirilmesi ya da genişletilmesi itirazında bulunmadığı, bu haliyle birleşen davanın da zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği sonucuna varılarak, asıl davanın kısmen kabulü ile 15.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, asıl davadaki diğer istemlerin reddine, birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl davada davalı, birleşen davada taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl davada davalı vekili ile birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Birleşen dava, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi nedeniyle yüklenici tarafından yapıldığı ileri sürülen imalatın bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilen birleşen davada, davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin karar esastan verilmiş bir ret kararı niteliğinde olduğundan, yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirmiş davalı yararına hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti verilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekili ile birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, birleşen davada davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı harçların temyiz edenlerden alınmasına, birleşen dava yönünden peşin alınan harcın istek halinde asıl ve birleşen davada davalı vekiline iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan birleşen davada davalı yararına takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak birleşen davada davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.