MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak ve tazminat davalarının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin üyesi olduğu kooperatifçe, müvekkiline ait konutun inşaatında eksik ve hatalı imalat yapıldığını, dairenin bir bölümüne projeye aykırı olarak kapıcı dairesi olduğu gerekçesiyle müdahale edildiğini, genel kurul kararına rağmen şerefiye bedelinin ödenmediğini, ferdi mülkiyete geçilmemiş ise de konutun geç teslimi nedeniyle kira bedeli hak edildiğini ileri sürerek, müdahalenin önlenmesini, şerefiye farkı olarak şimdilik 100,00 TL; kira kaybı olarak 100,00 TL; eksik ve ayıplı yapımdan dolayı 2.800,00 TL olmak üzere toplam 3.000,00 TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, (asıl davaya ilişkin 20.04.2006 tarihli bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında verilen) 08.03.2007 tarihli ıslah dilekçesiyle kira kaybı alacağını 3.240,00 TL olarak artırmış, (29.03.2012 tarihli bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sırasında verilen) 13.11.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle bu kez eksik ve ayıplı iş bedeli talebini 4.509,50 TL olarak artırmıştır.Asıl davada davalı vekili, yapılan işler ve alınan kararların, belediyenin ıslah projesi ve kooperatif genel kurul kararlarına uygun olduğunu, hatalı imalat için yüklenici firmaya dava açtıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, asıl davanın reddine dair verilen ilk kararın, davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 20.04.2006 tarih ve 2005/4399 E, 2006/4406 K. sayılı ilamıyla, diğer temyiz itirazlarının reddiyle, mahkemece eşitlik ilkesi gereğince tüm konutların aynı şekilde eksik ve hatalı imalatlı olarak teslim edilip edilmediğinin araştırılması gerektiği, eksik ve hatalı imalat yönünden kooperatif üyeleri arasında bir eşitlik yok ise, davalı kooperatifin dava dışı yüklenici firmaya dava açmış olmasının bu talebin esastan incelenmesine engel olmayacağı, üyeler arasında anılan hususta eşitlik bulunsa bile bu durumda da diğer dava beklenip, sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekli olduğu belirtilerek, bozulmasına karar verilmiştir.../..S.2.Bozma kararından sonra 15.06.2007 tarihinde açıldıktan sonra asıl dava ile birleşen davada davacı vekili, asıl davada davanın reddine ilişkin kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nce lehlerine bozulduğunu ileri sürerek, 13.06.2002 olan asıl dava tarihinden itibaren, birleşen dava tarihine kadar 60 aylık kira kaybının faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, asıl davaya ilişkin olan bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra yapılan yargılama sonucunda, asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen ikinci karar, Dairemiz'in 29.03.2012 tarih ve 2011/2639 E, 2012/2488 K. sayılı ilamıyla, diğer temyiz itirazlarının reddiyle, eksik imalatlarla ilgili davalı kooperatif tarafından yüklenici aleyhine açılan alacak davasının Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/576 Esas, 2010/742 Karar sayılı kararıyla sonuçlandığı ve eksik imalat bedeli olarak davalı kooperatife 219.303,30 TL' nin ödenmesine ilişkin kararın kesinleştiği, davalı kooperatifin kazandığı bu miktarın içinde davacı ve diğer ortakların dairelerinde yapılan eksik imalat bedelinin bulunduğu, bu durumda, mahkemece bilirkişiden, alınan tazminattan davacının payına düşecek miktarı belirtir rapor alınarak, bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; reddedilen birleşen davadaki kira alacağı talebinin ve şerefiye farkı talebinin bozmaya konu edilmediği, davacının konutuna düşen eksik ve hatalı iş bedelinin 2.725,80 TL olarak tespit edildiği, 27.02.2013 tarihli celsede davacı vekilince bu miktarın imzalı beyanı ile kabul edildiği, bu davada da faiz istenmesine göre bilirkişice dava tarihi itibariyle henüz tahsil edilmemiş bedelin güncellenmesinin hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile 2.725,80 TL' nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline, ıslah ile talep edilen kısmın ve diğer taleplerin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, asıl davada davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2)Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;Birleşen davada mahkemenin davanın reddine ilişkin kararı, Dairemiz'in 29.03.2012 tarih ve 2011/2639 E, 2012/2488 K. sayılı ilamı ile bozma kapsamı dışında bırakılarak temyiz itirazları reddedilmiştir. Birleşen dava yönünden mahkemece, davalı lehine bozma kapsamı dışında kalması nedeniyle usuli kazanılmış hak oluştuğundan birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, davanın reddine ve fer'ilere ilişkin ayrıca hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, hüküm fıkrasında asıl davada temerrüt faizinin başlangıcı olarak belirtilen "dava tarihinden" ibaresinin karşılığı gerekçeli karar başlığında 13.06.2002 tarihi yerine, davacının aleyhine 12.11.2012 olarak yazılmış olması da hatalı olmuş ise de, hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması, gerekçeli karar başlığındaki dava tarihinin aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilmesi gerekmiştir. ../..S.3.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın hüküm fıkrasının 1-A bendinde yer alan "dava" ibaresinden hemen önce gelmek üzere "13.06.2002" ibaresinin eklenmesi; hüküm fıkrasından 2. bendinin A,B,C fıkralarıyla birlikte çıkarılarak, yerine 2. bent olarak " Birleşen Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2007/350 Esas sayılı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" ibarelerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, gerekçeli karar başlığındaki asıl dava tarihinin 13.06.2002 olarak düzeltilmesine, asıl ve birleşen dava yönünden peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.