MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalının, kooperatif üyes... mirasçılarından bir bağımsız bölüm aldığını, davalının başvurmaması nedeniyle üyelik devrinin yapılmamasına rağmen toplam 7.046,00 TL aidat borcu olduğunu ileri sürerek, 7.046,00 TL'nin gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, arsayı satın aldığını, kooperatif üyesi olmadığını, taşınmaz satışının ortaklık payının devri anlamına gelmediğini, aidat borcundan da sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının taşınmazı, 02.07.1996 yılında satın aldığı, taşınmazın tescilinin yapılmasına karşın davalı adına kooperatif üyeliğinin devrinin yapılmadığı, bu nedenle davalının sadece faydalandığı hizmetlerden ötürü sorumlu olduğu, dava konusu taşınmaz ise henüz boş arsa vasfında olduğundan davalının herhangi bir hizmetten faydalanamayacağı, bu nedenle kendisinden aidat ta istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, davacı kooperatife üye olduğu iddia edilen davalının, ödemediği aidat borcunun tahsili istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK'nın 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan kanunun 8. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesinde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hakimlerini görevlendirdiği dava ve işlere de Sulh Hukuk Mahkemesince bakılacağı öngörülmüştür. Buna göre, bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir.Somut olayda ise, davalı salt ödeme ve benzeri nedenlerle borçlu olmadığını değil, davacı kooperatife üye olmadığını ve bu sebeple aidat bedellerinden sorumlu olmayacağını savunduğuna göre, davalının borçlu olup olmadığı ve borcun miktarı kooperatif üyesi olup olmadığının tespitine bağlıdır. Üye olup olmadığı çekişmeli olan davalının hukuki durumunun belirlenmesine yönelik bu dava, salt malvarlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceğinden, görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, kooperatif ortağı olunup olunmadığının belirlenmesine bağlı bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, somut olayda, salt mal varlığı hukukuna dayalı olmayan (davalının üye olup olmadığı hususunda çekişme bulunan) işbu davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle, kararın BOZULMASINA, (2) no'lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 03.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.