Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2220 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9161 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilleri ile davalı arasında 04.08.2010 tarihli anlaşma imzalandığı, bu anlaşmaya göre ...da yapılan ihalenin takip edileceğini, müvekkillerinin davalıyı proje ile ilgili olarak teknik ve idari anlamda bilgilendireceğini, istekleri üzerine 09.08.2010 tarihinde Afganistan'da yapılan ihaleye katılmalarının sağlandığını,...Enerji Bakanlığı'nın ihaleden sonra davalıya sözleşmenin imzalanması için süre vermesine rağmen davalının sözleşmeyi imzalamadığını, bunun üzerine Bakanlığın davalının 163.000,00 USD'lik teminat mektubunu mevzuat gereği irat kaydettiğini, davalının bu davranışlarıyla müvekkillerinin Afganistan'daki itibarının zedelediği gibi danışmanlık ücretini de ödenmediğini ileri sürerek, 50.000,00 USD hizmet bedeli ile şimdilik 10.000,00 USD cezai şartın tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının ...'un 32. maddesi uyarınca teminat göstermekle yükümlü olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin emredici hükümlere aykırılık nedeniyle geçersiz olduğunu, hukuki niteliğinin ise tellallık sözleşmesi olduğunu, aracılık edildiği ileri sürülen işin sözleşmeye bağlanmaması sebebiyle davacının ücrete hak kazanamadığını, müvekkili şirketin ihaleye katıldığını ve ihalenin de üzerinde kaldığını, ancak ihale sonrası henüz sözleşme imzalanmadan önce işveren idarece işin ifası için gerekli güvenliğin sağlanacağının taahhüt edilmemesi nedeniyle müvekkili şirketin riskli gördüğü sözleşmeyi imzalamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki anlaşmanın TTK'da düzenlenen ticaret işleri tellallığına isabet ettiği, tellallık ücretinin tellallık sözleşmesi kurulması ile değil, esas sözleşmenin kurulması ile istenebileceği, tellalın çabalarına rağmen sözleşmenin kurulmaması veya şarta bağlı işlemlerde şartın gerçekleşmemesi halinde ücret isteme hakkına sahip olunamayacağı, taraflar arasındaki sözleşmede bu hususun aksinin kararlaştırılmadığı gibi sözleşmenin 3.2. maddesinin de kanun hükümleri ile aynı doğrultuda olduğu, cezai şart talebinin ise sözleşme gereği ifaya bağlı cezai şart niteliğinde olduğu, ödenmesi gereken ücretin ödenmemesi halinde ödenebileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, taraflar arasındaki "Danışmanlık Anlaşması"na dayalı alacak istemine ilişkindir.04.08.2010 tarihli sözleşmenin varlığı ve kapsamı hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Anılan sözleşme konusu iş, 6762 sayılı TTK'nın 100. maddesinde düzenlenen ticari tellallık niteliğindedir. Sözleşmenin 3.1. maddesi uyarınca danışmanlık ücreti, yapılmasına aracılık edilen sözleşme bedelinin %3'ü olarak kararlaştırılmış; 2.9. maddesinde ise danışmanlık ücretinin ödenmemesi halinde cezai şart ödenmesi kabul edilmiştir. Kararlaştırılan cezai şart, TBK'nın 179/1. maddesinde (BK 158/1 maddesi) düzenlenen seçimlik cezai şarttır. Bu tür cezai şartın kararlaştırılması halinde, taraflarca aksi öngörülmemişse, alacaklı, ya borcun ifasını ya da kararlaştırılan cezanın ödenmesini isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta, sözleşmede aksi kararlaştırılmadığından, davacı tarafça sözleşme bedeli yani ifa da istenmekle, artık TBK'nın 179/1. maddesi uyarınca cezai şartın istenmesi mümkün bulunmamaktadır.Yapılan iş bedeli yönünden ise; dosya kapsamındaki bilgi, belge ve elektronik posta yazışmalarından, davalının ihaleye girmesinin sağlandığı ve ihalenin davalı üzerine kaldığı ancak, davacının davetine rağmen davalının sözleşmeyi imzalamaktan kaçındığı sabittir. Bu durumda, sözleşmenin imzalanmaması hususunda davacı yana yüklenecek bir kusur söz konusu olmayıp; TTK 106. maddede yazılı ücret isteme hakkı koşullarının oluşmasını engelleyen davalının, ücretten sorumlu tutulması gerekmektedir.Davalı her ne kadar elektronik posta yazışmalarında,...n güvenlik sorunları nedeniyle sözleşmeyi imzalamaya gelemeyeceklerini bildirmişse de; davalının tacir olması nedeniyle TTK'nın 18. maddesi uyarınca basiretli davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Zira, davacı ile danışmanlık konusunda sözleşme tanzim edildiği tarihte de ...'daki olaylar tüm kamuoyunca bilinebilir durumda olduğundan, davalı yönünden sonradan ortaya çıkmış veya öğrenilen bir durum söz konusu değildir. Bu nedenle, davalının bu mazeretinin geçerli sayılması mümkün ve hakkaniyete uygun bulunmamaktadır. Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar gereği, mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesi uyarınca, taraf delillerinin toplanması ve gerek görüldüğünde bilirkişi raporu alınarak, davacının ücrete ilişkin talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.