Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2103 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2741 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiDavacının açmış olduğu asıl ve birleşen iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada müdahil Maliye Bakanlığı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacı vekili, müvekkil şirket tarafından açılan... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 09.02.2010 tarih ve 2009/245 E., 2010/41 K. sayılı dosyasında iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesine, mahkemenin 2011/112 E., 2012/426 K. sayılı dosyasında iflas erteleme süresinin 1 yıl süre ile uzatılmasına karar verildiğini ve bu süre içinde şirketin borçlarını ödeyerek iyileştirme projesine uygun davrandığını ileri sürerek, 09.02.2012 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile ertelemenin 2. kez uzatılmasını talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, 09.02.2013 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile ertelemenin 3. kez uzatılmasını talep ve dava etmiştir.Müdahiller vekilleri, ayrı ayrı asıl ve birleşen davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi ve kayyım raporları ile dosya kapsamına göre; davacı şirket sermayesinin 10.000.000,00 TL olup ödenmemiş sermayesinin bulunmadığı, borca batıklık durumunun halen sürmekte olduğu, şirketin iyileşme ümidinin korunmakta olduğu, sunulan revize proje ile birlikte iflasın ertelenme süresinin uzatılması için gerekli maddi koşulların sağlandığı gerekçesiyle, iflas erteleme süresinin 2. kez uzatılmasına ilişkin asıl davanın ve 3. kez uzatılmasına ilişkin birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, asıl ve birleşen davada müdahil Maliye Bakanlığı vekili temyiz etmiştir.1-Asıl ve birleşen dava, iflas erteleme süresinin uzatılması istemine ilişkindir. Mahkeme'nin 2011/112 E., 2012/426 K. sayılı kararıyla davacı şirketin erteleme süresinin 09.02.2011 tarihinden itibaren başlamak üzere 1 yıl süreyle uzatılmasına karar verilmiştir. Davacı tarafça, mahkemece uzatılan iflas erteleme süresinin dolduğu 09.02.2012 tarihinden sonra 05.04.2012 tarihinde açılan asıl davada iflas erteleme süresinin 09.02.2012 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle uzatılmasının istendiği, yine uzatılan iflas erteleme süresinin dolduğu 09.02.2013 tarihinden sonra 11.02.2013 tarihinde açılan birleşen 2013/639 E. sayılı davada ise, iflas erteleme süresinin 3. kez uzatılmasının istendiği ve davanın asıl dava ile birleştirildiği anlaşılmıştır. İİK'nın 179/b-4 maddesine göre, "Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı geçemez." hükmünü içermektedir.İflas ertelenmesi kararı ve uzatma kararlarının tarihleri İİK'nın 179/b-4 maddesi hükmüne göre birbirini takip etmelidir. İflasın ertelenmesine ya da uzatılmasına ilişkin karar şekli anlamda kesinleşmeden erteleme süresinin bir kez daha uzatılmasına karar verilemez. Diğer anlatımla, kesinleşmiş bir erteleme ya da ertelemenin uzatılması kararı olmadan ertelemenin bir kez daha uzatılması söz konusu edilemez.Somut olayda, gerek asıl dava, gerekse birleşen dava, iflas erteleme sürelerinin dolduğu tarihten sonra açılmış olup, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 17.11.2005 tarih ve 8275 E., 11316 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; iflas erteleme süresinin uzatılması talebi iflas erteleme süresi dolmadan yapılmalıdır.Bu durumda mahkemece, iflas erteleme süreleri dolduktan sonra açıldığı anlaşılan asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde uyuşmazlığın esasına ilişkin hüküm kurulması doğru olmamıştır.2-Bozma nedenine göre, asıl ve birleşen davada müdahil Maliye Bakanlığı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.3-Kabule göre; mahkemece, iflas erteleme süresinin 3. kez uzatılmasına ilişkin birleşen 2013/639 E. sayılı dava tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydı ile iflasın ertelenmesinin 2. kez uzatılmasına ilişkin açılan 2013/339 E. sayılı asıl davanın kesinleşmesinin beklenilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, asıl dava ile birleştirilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 15.12.2005 tarih ve 8068 E., 12544 K.; 27.01.2006 tarih ve 2005/11486 E., 2006/590 K; Dairemizin 24.02.2012 tarih ve 670 E., 1352 K; 05.02.2014 tarih ve 5344 E., 744 K; 31.10.2014 tarih ve 4506 E., 6820 K; 20.11.2014 tarih ve 4343 E., 7447 K. sayılı ilamları bu yöndedir.)SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada verilen hükmün re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada müdahil ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.